"Bunun adı Tosun"

"Dünyanın en eski mesleği" hangisi olduğu tartışmalıdır. Kimilerine göre "yatak sohbetleri" ilk sırayı alır. Bazılarına göre de "yalancılık". İkinci şık oldukça fazla dala ayrılır. Uzmanlara göre yalancıların çeşitleri boldur. "Doğruları söylememek"ten başlar, eksik bilgi vermeye kadar uzanır. Pek çoğunuzun bildiği gibi Beyaz ve Kara yalanları eklemeden olmaz.

Deniz Bayramoğlu, Gündem Özel'inde Çiftlikbank olayını işledi. Uzman dedikleriyle tartıştı. Anlı şanlı isimlerin "ben de dolandırıldım" itiraflarına tanık olduk. Örneğin son günlerin önemli ekran yüzü Özlem Denizmen kendisine oyuncak stereo'nun nasıl kakalandığını anlattı. Olay yeri de Amerika. Deniz Hanım, her şeyi bilen yazar Tevfik Uyar'dan 100 lira alıp "nasıl ikiye katlanacağını" gösterdi. Neticede kağıt parayı ortadan büküverdi. En çok kandırılanların "akıllı ve eğitimli insanlar" olduğunda fikir birliği sağlandı. Bir ara Prof. Dr. Canan Karatay'a "sızma zeytinyağı" yerine 10 Numara denilen araçları yakan yağı sokuşturduğumu hayal ettim. Hoca yutar mı? Hiç şüpheniz olmasın. Telefon dolandırıcılarına iyi para kaptırdığını unuttuk mu?

Örnekler dışarıdan

Gecenin yıldızı kesinlikle Oğuz Benlioğlu idi. En çok konuşan da oydu. Örnekleri hep dışarıdandı. Ünlü filozof Sokrates'le başladı filmlere konu olan Ponzi ve Şarbi'yi anlattı. Ponzi, 1882'de Parma'da doğmuş bir İtalyan. Önce ABD'ye göç ediyor. Daha sonra Kanada'ya geçiyor. Onun yarattığı dolandırıcılık sistemi hâlâ geçerli; "Bana paranı ver, 45 gün sonra yüzde elli kazan. İki ay sonra geri al, yüzde yüz kâr et". Sanki bizim Tosuncuk'un büyük büyük babası.

Şarbi olayında hedef zengin kadınlardı. "Bir kız çocuğuna otomla çarpıp sakat bıraktım. Ömür boyu bakmak zorundayım" masalıyla kalpleri kazanıyor. Bu formülle büyük paralar götürdü. Sonunda da figüran gibi kullandığı kız bütün hasılatı alıp kaçtı. Onunla ilgili filmleri izleyenleriniz vardır. Şarbi'nin çalışma alanı; Monaco kumarhaneleri. Seçim nasıl?

İnsanoğlunun yalancılığına örneklerden biri 3-5 yaşındaki çocuklara uygulanan testtir. Bu, oyuncak dolu odada ters çevrilmiş kovayı gösterip "sakın içine bakmayın" denen incelemedir. Üç yaşındakilerin yüzde 62'si yasağı ihlal ediyor. Sorulduğunda "bakmadım" diye inkar ediyorlar. Sıra beş yaşındakilere gelince tamamı kovayı açıp bakıyor. Hepsi "bakmadım" diye gerçeği saklıyorlar.

Bizden örnekler

Dolandırıcılığın ana unsurunun "ikna" olduğu kesin. Dolandırılmaya en müsait olanlarda önceliği "aç gözlüler" almakta. Bu da tamam. Programda verilen örneklere bakınca, hepsi dış kaynaklıydı. Katılımcıların tamamı bizden örneklere girmedi. Belki de bilgi sahibi değillerdi. Oysa, tarihimizde oldukça bol malzeme var. Ünlü paşaları iktidara kavuşturma -anlarsınız ya- bahanesiyle altınları götürenlere sıkça rastlarsınız. Ölümcül hastaları, katran kazanlarına sokanlar da hayli fazla.

Çok eskilere gitmeye gerek yok. "Banker faciaları dönemi"ni anımsamak yeterli. Kastelli'den başlayıp, bir sürü isimle paralarını batıranların çoğu hayatta. Rahmetli ağabeyim Cenk Koray da Banker Bako'nun kazığını yemişti. Reklam kampanyalarını yönetti. Medyaya olan ilan borcunun tamamını cebinden ödemek zorunda kaldı. Geriye sadece üstündeki ceketle çırak çıktı.

Bunlardan Banker Ayhan'ı bizim Hüseyin Movit çok iyi tanır. Kurbanlarını Sütlüce Mezbahası'na koyun getiren celeplerden seçerdi. Adamları vasıtasıyla, bunları Karaköy'deki muhteşem yazıhanesinde ağırlardı. Dolandıracaklarına uyguladığı metotlar ilginçti. Oturtacağı koltuğa önce ünlü Fransız parfümlerinden sıkardı. Sonrası mı? İşlem tamamdır.

Kişisel çalışanlar

Benim her zaman hayranlık duyduğum isim Sülün Osman. Düşünün, Taksim Meydanı'ndaki saati, rıhtımdaki bağlı gemiyi satardı. Bu da ayrı bir meziyet olsa gerek. Paralı ve saftirik avını nasıl seçerdi çözebilmiş değilim.

Dolandırıcılar Kralı derseniz Raki'yi -Güney Zobu- örnek verebilirim. En önemli artısı, kazıkladıklarını hep çok zengin tüccarlardan seçerdi. Genelde dövizle çalışırdı. Bunların tamamı gayrimüslimdi. Saçlarını başlarını kapalı kapılar ardında yolmakla kalırlardı. Raki'nin yakayı ele verdiği ender olaylardan birinden sonra söylediklerini gayet net hatırlıyorum; "Ben Köroğlu gibiyim. Zenginden alıp, fakirlere dağıtıyorum". Sade vatandaş, sırf bu sözleri yüzünden Güney Zobu'ya hep sempati beslemiştir.

İşte senaryo

Çiftlikbank, mizah alanında çalışanlara yeni malzeme. Detay hayli fazla. Daha patladığı an aklıma BKM geldi. Tabii onun ürettikleri. Mesela Güldür Güldür. İbrahim ve Şevket Abi'ye giydirilecek Tosuncuk tiplemesi müthiş olur.

Aylarca uyuyan, başta Gümrük ve Tekel Bakanlığı ele alınabilir. Bu skandal Fransa'da olsa bakan çoktan istifa etmişti. Yine görev sahalarına giren BDDK ve SPK da rahatlıkla hicvedilebilir. Öneri benden...

Yazarın Diğer Yazıları