Bütün kabahat Baas rejiminde!

Aslında; gerek Irak’ın, gerek Suriye’nin kuzeyinde, yakın zamana kadar yaşayan Türkmenler’e ilk baskıların Baas rejimi sırasında yapıldığı pek dillendirilmiyor.

Gerçekten de, özellikle Irak’ta Saddam Hüseyin, Suriye’de ise, baba Hafız Esad’ın soydaşlarımız Türkmenler’e çektirdikleri cefanın, yapılan infazların pek hesabı sorulmuyor.

Ne var ki, bu dönemde de peşmerge gibi IŞİD gibi, PYD gibi örgütlerin, terörüne maruz kalan Türkmenler’in çektiği acıyı şimdi de AKP iktidarının görmezlikten gelmesi trajedinin en derin yerini oluşturuyor.

Dünkü yazımızda ele aldığımız Türkmenlerin Suriye’deki trajedilerinin ikinci bölümünü de, özellikle duyarsız Türklere ithaf etmek gerekiyor:

 “Suriye Türkmenlerinin büyük çoğunluğu, her türlü baskı ve asimilasyon uygulamalarına rağmen yaşadıkları toprakları terk etmeseler de Lazkiye bölgesinde bulunan ve sayıları 100 binin üzerinde olan Bayır-Bucak aşiretine mensup Türkler, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Hatay bölgesine sınırlı sayıda da olsa göç etmişlerdi.

Arap Baharı’nın ve Büyük Orta Doğu Projesi’nin önemli bir halkası olan Suriye’de ortaya çıkan gelişmelerin düşündürdüğü husus, Beşar Esad sonrası dönemin nasıl şekilleneceğiydi.

Saldırılar hep Türkmenlere

Suriye’de meydana gelen olayları, Araplar kenardan sessizce ve asla müdahil olmadan halen seyrediyor.

Suriye iç savaşındaki en yoğun çatışmalar Türkmenlerin yoğunluklu olarak yaşadıkları yerleşim birimlerinde meydana geliyor. 

Bu bağlamda özellikle Hama-Humus, Lazkiye ve Halep bölgesinde binlerce Türkmen hayatını kaybetmiş ve on binlercesi de başta Türkiye olmak üzere diğer komşu ülkelere sığınmak zorunda kalıyor.

Suriye’de yaşamaya devam edenler ise sürekli olarak hayati tehlikelerle karşılaşıyor.

Ne yazık ki Türkmenler, doğru dürüst bir yardım ve destek alamadıklarından seslerini dünyaya duyuramıyor.

Türkmen varlığının geleceğine yönelik alınacak kararlar ve atılacak adımlar büyük önem arz ediyor.

Şayet Suriye yeniden yapılanırsa, gerek Türkiye ve gerekse de diğer komşu ülkelere sığınmış Türkmenler, kurucu unsur olarak yeni oluşum içerisinde yerlerini mutlaka almayı istiyor ve bekliyor.

Suriye’nin yeniden yapılandırma çalışmalarında Türkmenlerin, kurucu unsur olarak temsil edilmeleri, gelecekleri için çok büyük önem taşıyor.

Türkmenler bin yıldan beri

Bunun için de Ankara, bin yıldan beri bu topraklarda yaşayan Suriye Türkmenlerinin sorunlarıyla yakından ilgilenmeli.

Suriye Türkmenlerinin de devamlılıkları için Türkiye’nin yardımlarına çok ihtiyaçları oldukları biliniyor. 

İstikbalin Suriye’sinde; bölgede yaşayan Türkmen varlığının geleceği göz önüne alınarak soydaşlarımızın yoğunluklu olarak yaşadıkları yerlere Türk-Türkmen kültürünü oluşturacak ve yaşatacak kültür merkezleri inşa edilmeli, Türkmen gençlerinin Türkiye’deki okullarda eğitim görebilmelerine imkân sağlanmalı ve hatta Suriye’de Türkçe eğitim yapabilmelerinin önü açılmalıdır.

Kültürel faaliyetlere önem verilerek sivil toplum örgütleri kurulmalıdır.

Ayrıca Türkmenlere ait gerek yazılı basın, gerekse görsel basın kurulması ile ilgili altyapının oluşturulması gereklidir. 

Kürdistan haritası için

Zira bir insan topluluğunu millet yapan en önemli unsur dildir.

Gerçi, bütün bu istekler uzun yıllar sadece düşünce bazında kalacağı da sanılıyor.

Ne var ki “insan hayal ettiği sürece yaşıyor.”

Ankara’nın 2011 yılında Suriye’de başlayan kaos ile ilgili başından beri izlediği politikalar Türkiye’yi çıkmaza sokmuştur. 

Günümüze gelince, özellikle Suriye’nin kuzeyinde büyük curcuna kopuyor.

Kimin galip, kimin mağlup olduğu kesin bir şekilde anlaşılmıyor.

Üstelik, Türkmen soydaşlarımızın durumu hiç de iyiye gitmiyor.

Nitekim Suriye’de, Türkmen Ulusal Hareketi sözcüleri, YPG militanlarının Tel Abyad beldesine bağlı dört Türkmen köyünü; Sir, Bilalçete, Babilhava ve Dedeler’i kontrolleri altına aldıklarını açıklıyor.

Petrolün, Kerkük-Ceyhan Boru Hattı ile Erbil’den gelen boru hattının birleştiği Fişhabur’dan Akdeniz’e ulaşması amaçlanıyor. 

Böylece, Irak ve Suriye’nin bölünmesiyle Kürdistan haritası için defacto durum yaratılmış olunuyor.

Yazarın Diğer Yazıları