Bütün Türkiye'ye bayram sorusu!

Tayyip Erdoğan, kapalı toplantıda, partisinin "mahalle başkanları"na, "HDP'nin barajı aşmaması için çalışacağız. Böyle olursa, 40 milletvekili daha çıkarabiliriz. Siz mahalle bazında kimin ne olduğunu biliyorsunuz. Adam adama markaj yapacaksınız" dedi.

Mitinglerde ise Selahattin Demirtaş'ın terörü desteklediği için aday olamayacağını söylüyor!

Erdoğan ayrıca, sandıklar kurulurken parti müşahitlerinin erkenden orada olmasını istedi ve "Sandık kuruluna hâkim olursak başlamadan bu işi bitiririz" dedi.

***

Gazetecinin işi de bir çeşit adam adama markajdır! Bazen de tam saha pres!

6 Haziran'da "AKP, HDP'yi yüzde 10 barajının altında bırakmaya oynuyor. Böylece yüzde 40'ın altına düşmüş oylarından dolayı azalacak milletvekili açığını, Doğu ve Güneydoğu'dan gelecek milletvekilleri ile kapatacak." derken neye dayanıyordum? AKP'li bütün konuşmacıların, bu konuda talimat almış gibi davrandığı kabak gibi ortadaydı da ona dayanıyordum. Aslında Tayyip Erdoğan'ın da Cumhurbaşkanı olmak için gereken diploma şartını taşımadığı ileri sürülüyor. Bu konuda YSK'ya ve mahkemelere yapılan başvurular reddedildi ama konu sadece alay konusu gibi gündeme getiriliyor! İşi ciddiye alan aday yok! Varsa yoksa kek! AKP'nin CHP'yi "HDP ile birlikte yürümek"le suçlamasına da ciddi bir cevap verilebilmiş değil.

Erdoğan'ın "adam adama markaj"dan sadece siyasi telkini kastettiği söylenebilir ama uygulamada böyle olmuyor! Vatandaşa, kendisiyle ve ailesiyle ilgili her türlü şantaj ve tehdit yapılıyor zaten! Ve zaten kimini "maliye" ile kimini de "çocuğunu işten attırırız" diye korkutuyorlar.

Fakat "Seçimi sandık kurulunda, daha başlamadan bitirmek" niyetinin partililere açıklanması ve onlardan bu yönde çalışmalarının istenmesi açıkça "hukuku çiğneyin" çağrısı değil midir? YSK neden susuyor? Bu konuşmalar ve girişimler seçimlerin selametini etkilemiyor mu? Uluslararası gözlemciler, bu konuyu değerlendirmez mi sanıyorlar? Seçimlere sırf bu konuşma sebebiyle gölge düşmedi mi?

***

Enerji Bakanı Berat Albayrak ise Trakya Bölgesi'nde elektrik tüketiminin yüksek olduğunu belirterek 3'üncü nükleer santralın büyük ihtimalle bu bölgeye yapılacağını söyledi.

Albayrak, "Borda önümüzde süreçte organize sanayi bölgelerinin dışında önemli merkezler inşa edeceğiz. İkisi de komşu olacak borla nükleer..." dedi.

Elbette ülkeye enerji de lâzım ama yaşamak için önce gıda gerekir değil mi? Trakya toprağını nükleerle kirletmenin, Çukurova toprağını, Konya Ovası toprağını veya Erzurum yaylası toprağını kirletmekten hiçbir farkı yoktur. Zaten şeker fabrikaları da satıldı! Türk Milleti'ni açlığa mı mahkûm edeceksiniz?

***

Tayyip Erdoğan, "Fırat'ın doğusunda ABD'nin eğittiği 60 bin kişilik PKK/PYD ordusu ne olacak?" diye sorulduğu için, Menbiç uzlaşmasından sonra "Silâhların üzerindeki kendi seri numaralarıyla geri toplayacaklar, bunun sözünü verdiler. Bunu ben önemli bir gelişme olarak görüyorum" dedi. Buna kendisi de inanmıyor ama bir süre sonra "aldatıldık" diyemeyeceği bir konudur. Çünkü bedeli çok ağır olacaktır.

***

Fakat MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta, "Yeni sistemin bütün kurum ve kuralları ile ülkede yerleşmesi lazım. O yüzden milletimize taahhüdümüz, bu ittifakın en az 2023 yılına kadar sürecek olması" diyor.

"Hedef 2023" bu muydu? AKP'nin hedefi, 2023'te Türkiye'yi Türk devleti olmaktan çıkarmak, "Milleti İbrahim'in devleti" yapmak değil midir? MHP yönetimi, milletin buna mı oy vermesini istiyor? Bu iktidarla ve bu kafayla 2023'te Türkiye kalır mı? Seçmenin bayramda düşünmesi gereken soru budur?

Yazarın Diğer Yazıları