BÜYÜK DEVLET VE SİYASET ADAMI İSMET PAŞA…

Ne yazık ki, genç nesil ve hatta orta yaş grubu insanlarımız, KURTULUŞ MÜCADELE ve ZAFER'İNİN gerçeğini gereği gibi okuyamadan gereği gibi okuyarak öğrenemeden günümüze gelindi… Hatta, o işgal yıllarıyla başlayan eşsiz kahraman ve gerçekten VATAN'ın kurtuluşu için Asker'lik de dahi, savaşta gerçek böğrendikleriniir kahraman ilim-irfan ve Devlet ve Uluslar arası ilişki de muhteşem bir siyasetçi, MUSTAFA KEMAL ATATÜK'Ü dahi ne yazık ki, okuyarak ve öğrenerek bu nesillerin, tam ve her yönüyle kavradıklarını sanmıyorum…
Evet, tarih ve bizler ULU ÖNDERİMİZİ unutmamızı asla düşünemeyiz. O, kesinlikle yok edilmek istenen bir MİLLET ve VATAN'I, bir avuç dava arkadaşıyla ve Milletin tüm desteği ve güvenini alarak, yüce önderliğiyle kazandı… Bu günleri, ULU ÖNDER ve DAVA arkadaşlarıyla, yok- luk ve sefalete mahkum edilmiş, ancak tarihten gelen Vatan ve Hürriyet aşkını meşale ve onur bilen Milletiyle, her türlü zorluğu ve zor günleri yenerek bu günlere gelindi…
İşte, Ulu Önder'in en yakın dava arkadaşı, tam güvenini kazananların başın da, çok genç yaşta "Garp Cephesi Kumandanlığını" verdiği ve layık gördüğü paşa, İSMET İNÖNÜ'dür…
ATATÜRK'ÜN, İsmet Paşa hakkın da yaptığı ve tarihe geçen beyanları, birer tarihi anıttır…
Ne yazık ki, ULU ÖNDER 57 yaş gibi çok genç bir çağ da ve bir ömre sığması mümkün olmayan durum ve olayları tarihe mal ederek, 10 Kasım 1938 de ebedi aleme göç ederken, TBMM si, hiç tereddüt etmeden, İSMET İNÖNÜ'yü, TÜRKİYE CUMHURİYET'inin ikinci Cumhur Başkanı ilan etmiştir…

***


Bu daracık satırlar için de, İSMET PAŞA'NIN bu devlete verdiklerini asla anlatamayız. Ve ne yazık ki, seçim propagandası yaparak O'nun devrin de "nüfus Cüzdanlarına " işlenen ekmek karne damgalarının öykülerini bugün çoğul bilmez ki…
Kurtuluş savaşımız ve az öncesi birinci dünya savaşı sona ereli 15 yıl kadar geçmiş, 1939 yılın da, yani İsmet Paşa'nın Cumhurbaşkanlığını henüz bir yılını doldurmadan, İKİNCİ CİHAN savaşı ne yazık ki patlak vermiş ve sınırlarımıza kadar dayanmıştır…

***


İşte o günler bilinmeden, yeryüzünü kaplayan ateş çemberi burnumuzun dibine kadar gelişi bilinmeden, İSMET PAŞA'NIN o dönem de taviz vermeden ancak siyaset sahnesin de müthiş bir bilinç ve direnişle, O kanlı savaşa Ülkemizi bulaştırmadan koskoca BEŞ seneyi tüm savaş ve seferberlik hazırlıkları yapılmasına karşın öylesi bir MACERAYA bulaştırmaması, İSMET PAŞA'nın tartışılmaz zaferidir… O gerçekler bilinmeden, bazı konuların seçim propagandası yapılarak kulla- nılması, yaşanan maziye, burnu dahi kanamayan Millete tersinin aktarılmasının vefa taktiri yine yüce Milletimize aittir…

***


Sadece, bazı gerçekleri mutlaka bilmek, bilinmiyorsa yakın tarihi okumak, öğrenmek ve sağ duyuyla yorumlamak, vijdani borçtur…
Kısaca, birkaç olayı hatırlamak dahi yeterli, şu an !
- Almanlar, Avrupa'yı bir silindir gibi geçmiş, Yunanistan'ı işgal etmiş, sınırımıza dayandığı günler… Alman ordu'ları, Moskova yakınlarına kadar işgal etmiş…
Almanlar'ın, petrol Ülkelerine yaklaşımından gördükleri tehlike ve endişelerle, başta Çörçil ve müttefikleri'nin Türkiye'yi  savaşa sokma, Almanları durdurma gayretlerine, bizzat İsmet Paşa'nın manevraları ve üstesinden gelinemeyecek koşulları ileri sürerek zaman kazanma taktikleri
Tarihe geçen büyük bir, usta siyasetçi taktiğidir…  DEVLET ADAMLIĞI'NIN, şaheser örneğidir, yaşanarak öğrenilen, ATATÜRK gibi bir dahi'nin güvenini kazanmış bir insanın, Milletini, büyük ve güçlü olarak geçinen Ülkelere verdiği tarihi siyaset dersleriyle, "MİLLİ ŞEF" sıfatını hak etmiş olma- lıdır, rahmetli İsmet Paşa, yani İSMET İNÖNÜ…  O, ikinci dünya Savaşı olarak bilinen ve adlandırılan kan revan için de, evet kemerler sıkılmış, gaz lambası altın da  kalınmış, ancak Milleti'nin burnu dahi kanamamıştır… Bu tarihi gerçekler unutulur veya topluma unutturulursa, tarihi vefasızlık olmaz mı!..
Ülke düzlüğe çıkınca da, 1950 ler de, çok partili demokrasi'yi, bazı telkinlere karşın, biraz daha toplum olgunlaşsın, duraksama yapılsın yaklaşımlarına aldırış etmeden, DEMOKRATİK SEÇİMLERİ uygulamaya koyan yine O değimlidir…
ATATÜRK gibi dahi bir şahsiyet ve kişiliğin yanın da, yetişmek erişilmez devrimlere birlik de karar vermek ve hepsinden öte, M.Kemal Atatürk'ün en üst seviyede güvenini kazanmak, İsmet Paşa'nın en büyük referansı olmuştur, arta kalan ömrün de…
Onları, rahmet ve saygıyla anıyoruz…

***


Devlet adamlığı ve özellikle de Siyaset ada mı olmak, bu kısa geçmiş akla gelirken  tarafsız insanı çok düşüncelere daldırıyor…
Son manzaralara dalıp giderken, kör şeytan neler anımsatıyor insana…
Aman Tanrım!
İsmet Paşa'nın, devrin de siyaset sahnesin de ki iç ve dış olaylar ve davranımlar, hatırlanmalı ve o doğru doğruların izi sürülmelidir… Hiç zararlı da çıkmayız… Varsın dünya, değiştiği kadar değişsin… Biz barışla, "muasır medeniyet seviyelerini aşmalıyız…". Ezmeden ve ezilmeden…

Yazarın Diğer Yazıları