Son günlerde, sanırım gündem değiştirme amaçlı  “Dersim” beyan ve gelişmeleri, beklenmedik bir anda gündeme oturdu... Halbuki, Van depremi ve ardından artçı depremin verdiği acılar gündemin baş konusuydu! Dışta da, komşumuz Suriye ve Avrupa ülkelerini saran ve sarsan ekonomik çalkantı,  yine komşumuz Yunanlıları sıkıntılarda bırakmış, iflasın eşiğine getirmişti.

***

Dersim belgeleri ve karşıt gelişmeler, bugün için kamuoyumuzda olurundan fazla gündemi meşgul etmekte!..Tv tartışmaları, yazılı basında çok yönlü görüş ve yorumlar, o kadar değişik boyutlarda ele alınıyor ki, hayret etmemek mümkün değil!                                                      
Tartışmanın kökeninde, zamanlama faktörü çok önemli!
Gösterilen bir iki belgenin üzerinde yoğunlaşma görülüyor. Halbuki, gerçeği çözecek tarihçiler, konu uzmanı bilim kurulları, tarihi veri olarak arşivlerinde saklı sivil ve askeri bilgi ve belgeler şu an ortada yokken, hissi davranış yaklaşımları, düne de, bugüne de, yarına da zarar vericidir, bizce...Konu gündeme girdiği andan itibaren, yazılı ve görsel medyanın bu konudaki yayınlarını duyarlılıkla izleyip okumaktayız...
Yeniçağ gazetemize yazdığım için asla hissi değil, bizim bu sayfalarda konuyu her boyutuyla ele alan dostların, bugüne kadar bu konuya yaklaşım ve ele alışları gerçekten ayrıcalık gösterdiği gibi, böylesi hassas bir konuya çok boyutlu yaklaşımları da okuru ve izleyenleri doyurmuş olmalıdır. Hiç şüphe yok ki, Kurtuluş Savaşını kaybetmiş işgalcilerin, gizli servislerinin kalleş ve sinsi kışkırtma ve yardımlarının da izleri bu konuda göz ardı edilemez.
19 Mayıs 1919’dan itibaren, vatanın kurtuluşu için verilen savaşlarla, Türk anavatanı tekrar ebedi Türk anayurdu kalıyordu...
O günler, acı da olsa Türk tarihinin altın sayfalarıdır. Tüm olay ve savaşların seyri ve adeta yoklardan var edilen ordu ile inanılması güç yaşanmışlar, bütün dünyayı şaşkına çevirmiştir. Bu, kesinlikle bir Türk zaferidir..
Bu var oluşun en öndeki mimarı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Dava arkadaşları ve kanını canını esirgemeden bu kutsal vatan için veren, vatanın tüm evlatlarıdır...

***

Atatürk’ün işgal yıllarını, Kurtuluş Savaşı’nı, Cumhuriyet’in ilanını ve devrimleri anlatan eseri  “Büyük Nutuk”u, 15-20 Ekim 1927’de Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 2.Kurultayında bizzat kendilerince 36 saat 33 dakikada okunan, Türk askeri ve siyasi tarihinin de en önemli eseridir. Birçok yabancı dile de çevrilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın tüm bölümleri, savaşın kazanılması, Cumhuriyetin ilanıyla yeni ve medeni bir devletin kuruluş aşamaları, güçlükleri ve Atatürk’ün ünlü “Türk Gençliğine Hitabı” ile sona eren bu  yapıt, Türk tarihe armağan edilmiş ve her Türkün bilmesi gerekli kurtuluş belgeselidir...
O uğursuz işgal yıllarıyla başlayan, 19 Mayıs 1919’da Sam- sun’da doğan batmayan güneşle ulusun şahlanışı, savaşlar ve kesin zafer ve sonrasıyla yaşanan Cumhuriyet dönemi ve 10 Kasım 1938 tarihine kadarki dönem ve olayları ve inanılmaz mucize devrimlerle, medeniyetin bu kadar zaman içinde inanılması imkansız görülen devrimleri başarması, yeryüzünde herkesin gözlerini kamaştırmıştır...Çünkü o devrimler de; kılık kıyafetten harf devrimine, düşünce ufkundan medeni hukuka, 22 Şubat 1920’de Mustafa Kemal,  Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne gönderdiği genelgede, birlik ve beraberliğin sonuna kadar sürdürülmesini, özellikle istiyor ve bekliyordu...
Bunu yanılgısız anlamak için, Nutuk’a baş yapıt olarak bakmalı ve her fırsatta bir daha okunmalı ve okutulmalı. Çünkü, aradığın ve özlediğin katıksız birlik ve beraberlik inancı ve ilhamı burada var...