Büyük sürpriz!

Milletçe nefeslerimizi tutarak bekliyorduk; nihayet, hayret; Fransızcası  “sürpriz” , Sarkozy’nin yakın milletvekili Cezayirli baba ve Tunuslu annenin, Fransızların Cezayir’de yaptıklarını utanmadan inkâr eden devşirme kızı tarafından sunulan  “Ermeni Soykırımı olmamıştır”  diyeni hapis ve para cezasına mahkûm edecek yasa tasarısı 577 üyeli Fransız Meclisinde ancak 50 milletvekilinin oyu ile kabul edildi. Tasarı Senatoda da kabul edilirse kanunlaşacak!..
Bu hiç  “sürpriz”  olmadı; ama haber üzerine ilk tepkim, güya hürriyetlerin vatanı olan Fransa’da  “söz ve ifade hürriyeti yok”  demek oldu... Sonra da düşündüm: Bunu dünya kamuoyu önünde kanıtlamak için hemen işin Fransa’ya, Paris’e AirFrance ile değil, THY ile gidip Paris’in, Fransız İhtilalinde, giyotinlerin  kurulduğu Concorde meydanında dünya medyasının ve TV kameraları karşısında desem ki:  Ey Sarkozy ve hempaları  “Ermeni Soykırımı diye bir şey olmamıştır... Ama Fransa tarihinde Cezayir’de Ruanda’da yapılan soykırımlar... Ve Türkiye’de Birinci Dünya Savaşı’nda işgalci Fransızların, Ermenilerin birlikte yaptıkları mezalimler vardır!..”
Keşke yaşım ve sağlığım müsait olsaydı da milletime bu son vazifemi yapabilseydim!.. Ama onlar gene utanmazlardı!..

***


Bu vesileyle neler neler hatırladım... Babamın anlattıklarını... Müfrezesi ile Ayıntap-Maraş yolu üzerindeki bir camiye varmışlar. Camiden dumanlar yükseliyor... Fransız üniforması giymiş Ermeni lejyonerler caminin içine kadınları, çocukları, bebeleri doldurup ateşe vermişler!.. Babam bunları anlatırken gözleri yaşlı: “Bebelerin derileri elimde kaldı”  derdi.
Ve gene onun anılarından: ABD Senatosu Amerikan Generali James Harbord’u, yanında Ermeni subaylar da olduğu hâlde Ermenilerin Türkiye topraklarında Ermenistan kurma taleplerini gerçekleştirmek için Türkiye’ye gönderir... (Not: Amerika’dan gelmiş Ermeni asıllı ve özel görevli kimselerheyete kasıtlı olarak sızdırılır. Bu durum ortaya çıkınca da Harbord, Türkiye’deki temaslarında tarafsızlığı sağlamak için, heyetine yerleştirilmiş Ermenileri çevresinden uzaklaştırır, gerçeklerin değiştirilmesine fırsat vermemek için tedbir alır.) İstanbul’da Halide Edip ve diğer vatanseverler ona gerçekleri anlatırlar; ama asıl Sivas’a gidip Mustafa Kemal Paşa ile konuşmasını isterler...
Amerikalı general bir şekilde Sivas’ta Paşanın huzuruna götürülür. O da Amerikalı generale hakikatleri, Ermeni mezalimini, Türkiye’nin asla bölünemeyeceğini anlatır... Ve Harbord’u, babamı, Hüsrev Gerede’nin yanına koyarak Kazım Karabekir Paşanın yanına, Kars’a gönderir... Hüsrev Bey’le babam yolda generale Ermeni mezaliminin taze dumanları tüten izlerini gösterirler... Karabekir Paşa da Harbord’a gerçekleri anlatır... Harbord neticede Kongreye  “Hakikatleri gördüm; ikna oldum”  diye raporunu verir.
Belleğimde bu konuda daha yakın anılar var: Mesela bize misafir gelen Erzurumlu hısımımız bir yaşlı hanımın, geceleri birden yataktan fırlayıp “Ermeniler geliyor” diye kaçması!..

***


Ve unuttular... Biz de unuttuk: Ermeni Terör Örgütü ASALA 1975’te Los Angeles Başkonsolosu, okul arkadaşım Mehmet Baydur’dan başlayarak Paris’te Büyükelçimiz İsmail Erez ve başka ülkelerde  altmışa yakın kıymetli insanımızı, diplomatımızı kahpece şehit etti...  Daha önce de Taşnak terör örgütü Berlin’de Talat Paşa’yı, İttihat ve Terakki ileri gelenlerinden Dr. Bahattin Şakir’i 1922 yılında, Ermeni iddialarının savunucusu Hasan Cemal’in dedesi Cemal Paşa’yı aynı yıl  Tiflis’te alçakça şehit etmişlerdi...
 Şehitlerimizin ruhları şad olsun.
ASALA, 15 Temmuz 1983’te Türk Hava Yolları’nın Paris Orly havaalanındaki bürosuna saldırdı... Olayda patlatılan bomba ile 2’si Türk, 4’ü Fransız, 1’i Amerikalı, 1’i de İsveçli olmak üzere 8 kişi ölmüş; 28’i Türk, 55 kişi de yaralanmıştı... Bu olay dünya kamuoyunda tel’in edildi ama bu da sonra unutuldu... Ancak  Orly katliamından sonra ASALA ve cinayetleri  mafya tarafından veya devletin istihbarat örgütü tarafından değil, milliyetçiler tarafından bir süre için bitirildi... Yiğitlere vururken haklarını verelim!

***


Evet Ankara’da son diplomat ve Nisan şehitleri adına bir park, bir anıt yok!.. Bu vesileyle zamanın Paris Büyükelçisi rahmetli Hasan Esat Işık’ı anıyorum. Marsilya’da bir Ermeni anıtı dikilince, bu gerçekten değerli devlet adamımız, merkeze haber vermeden, Ankara’dan talimat almadan Fransa’yı terk etmiş; yurda dönmüştü... ASALA bunun da öcünü Paris Büyükelçimiz İsmail Erez’i katlederek aldı...

Yazarın Diğer Yazıları