BÜYÜK TAARRUZ ÖNCESİ ILGIN MANEVRASI – 2 –

BÜYÜK TAARRUZ ÖNCESİ ILGIN MANEVRASI – 2 –
Süvari birlikleri, ordunun asıl vurucu gücünü teşkil etmektedir

esat-atalay-001.jpg
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) hükûmetine bağlı düzenli ordu birliklerinin kuruluşunu takip eden süreçte Türk ordusu tarafından mevzii başarılar kazanılmış olsa da, daha sonra gerçekleştirilen stratejik geri çekilme ile Sakarya nehrinin doğusuna konuşlandırılan Türk orduları burada savunma tertibi almışlardır. Sakarya Zaferi’nden sonra Eskişehir-Afyon hattında tutulan Yunan ordusuna son darbeyi vurmak için Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığında Türk ordusunun her bakımdan hazır hale getirilmesi gerekiyordu. TBMM hükûmeti tarafından, Türk ordusunun 1921 yılı sonlarında teşkilât yapısında yeni bir takım düzenlemeler yapıldı ve 1922 yılı yaz aylarına kadar da iaşe ve ikmalini tamamlamak için büyük çabalar harcandı. Ordunun insan, silah, araç ve malzeme bakımından kuvvetlendirilmesi, eğitim durumunun yükseltilmesinin yanında moral değerlerinin de üst düzeye ulaştırılması, en önemlisi de psikolojik açıdan harbe hazır hale getirilmesi yani, maneviyatının yüksek tutulması gerekiyordu.  Büyük Taarruz’dan önce Türk ordusunun hazırlık durumunu yerinde incelemek üzere Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, zaman zaman cephe hattına gitmiş; gelişmeleri bizzat yerinde görmüştür. Türk ordusunun Yunan ordusuna karşı son darbeyi vurmak amacıyla yaptığı taarruz hazırlıklarını TBMM hükûmeti üyeleri ve mebuslar olduğu halde, 1922 yılı Mart ayından itibaren 26 Ağustos 1922 tarihine kadar üç defa teftiş eden Mustafa Kemal Paşa, bütün bu yapılan hazırlıkların son derece gizlilik prensibi içerisinde gerçekleştirilmesine büyük gayret harcadığı gibi son derecede önem vermiştir.

Sakarya zaferinden sonra 5’inci Süvari Kolordusu

Türk tarihinin en eski çağlarından XX. yüzyıla kadar uzanan tarih kesitine bakıldığında atlı unsurların yani süvari birliklerinin, ordunun asıl vurucu gücünü teşkil ettiği görülür. Bilinen en eski Türk devletini kuran Hun Türkleri, ehlileştirdikleri atın sür’atinden yararlanarak, fersahlar ötesine uzanarak devletlerini daha geniş sınırlara ulaştırmışlardı. Asya Hun Devletinden sonra kurulan Türk devletlerinde de atlı birlikler, askerî gücün neredeyse tamamını teşkil etmişlerdir. Diğer milletlere göre Türklerin askerî açıdan üstünlüğünü sağlayan süvariler, Türklerin geniş coğrafyalarda güçlü devletler kurmalarında da en büyük etken olmuştur. Hatta süvariler, yeni Türk devletinin kuruluş sürecinde de sahip oldukları sür’at ve manevra kabiliyeti ile büyük katkı sağlamışlardır. Mondros Mütarekesiyle orduları dağıtılan, stratejik kaynaklarına işgalciler tarafından el konulan Türk Milleti, TBMM hükûmetinin kuruluşundan sonra yaptığı yeni düzenleme ile ordusunu Anadolu merkezli olarak yapılandırarak yeniden teşkil etti. 1920 yılı Haziran ayından itibaren başlayan ve Kasım ayına doğru cephe taksimatına göre teşkil edilen birliklerle düzenli ordu kuruldu ve böylece ordu, belirgin bir güç haline getirildi. Düzenli ordu birliklerinin kuruluşunu takip eden dönemde piyade birliklerinin yanında kurulan üç süvari alayıyla Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı mücadele başlatıldı. Batı Cephesi Komutanlığının 15 Temmuz 1921 tarihli emri ile bir süvari kolordusunun kurulması gündeme getirildi. Bu maksatla henüz yeni teşkil edilmiş olan 2., 3. ve 14. Süvari Tümenlerinden müteşekkil bir Süvari Kolordusu teşkil edildi. Böylece kuruluş ve kadrosu tamamlandıktan sonra başına da Mirliva rütbesinde bulunan Fahrettin (Altay) Paşa tayin edilmiştir.