"Büyük" tur operatörlerinin savaşı

Gelişmekte olan bizim gibi ülkelerde kendilerine büyük imkanlar sağlandığı için kısa sürede uluslararası boyutta turizm sektörüne yön verme gücüne kavuşan, Alman ve İngiliz tur operatörlerinin son birkaç yıldır birbirlerini yok etmek için yaptıkları ve biz yaptığımızda çok büyük  “ticari ahlaksızlık”  sayılacak davranışları,  “reklam”  adı altında sergilediklerini görüyoruz.
Her yıl yaptıkları şirket evlilikleri ile veya sektörde biraz popüler hale gelen küçük tur operatörlerini satın alarak güçlerine güç katan bu turizm kartelleri, son dönemlerde birbirlerinin pazarlarına hakim olabilmek için akla hayale gelmeyecek işler çevirmeye başladılar. Hangisi yeni bir pazara girdiyse, diğeri de aynı pazara o pazardaki bir tur operatörünü satın alarak girdi. Burada adını vermekte bir sakınca görmediğim İngiliz Thomas Cook ve Alman TUI tur operatörlerinden bahsediyorum.
2000’li yılların başına kadar Türkiye pazarında etkili olamayan Alman TUI, ne zaman ki İngilizlerin en büyük tur operatörlerinden Thomson ve First Choice’u TUI-UK adı ile bünyesine kattı rekabet de o zaman kızışmaya başladı. İngiliz Thomas Cook da Almanya’daki Neckerman’a ilave olarak geçen yıl en büyük Alman tur operatörlerinden Öger’i satın aldı. Derken TUI Rus pazarına Mos Travel’ı satın alarak adım atınca Thomas Cook da İntourist isimli Rus tur operatörünü satın alarak cevap verdi.
Bu her iki tur operatörünün arkasında da büyük uluslararası şirketler hissedarlar olarak var, dolayısı ile bu tur operatörlerinin hisseleri dünya borsalarında işlem görüyorlar. Thomas Cook geçen yıl kredi talebinde bulununca bunu fırsat bilen TUI İngiltere’deki 2012 katalogunu da tam  “bel altı vuruş”  tabirine uygun bir başlıkla çıkardı. Bu kredi talebi Thomas Cook’un hisselerinin borsalarda ciddi değer kaybetmesine neden oldu. Ama gözlerden kaçan bir nokta var ki; 2011 yaz sezonu başında TUI-UK hesaplarında 117 milyon Poundluk kara deliğin tespit edilmesinden sonra TUI finans direktörü istifa etmişti.
Birisinin kredi talebinde bulurken, diğerinin (117 milyon Poundluk kara delik nedeni ile finans direktörü istifa ettiği halde) 2011’de yüzde 7 kâr elde ettiklerini açıklaması, bu iki dev arasındaki savaşın hangi zeminlerde yapıldığının iyi bir kanıtı olsa gerek.
Bu konulara değinmemdeki asıl gerekçe ise, bu iki tur operatörünün büyümesinde ciddi katkıları olan Türkiye’deki konaklama tesislerinin bu oyunun bir parçası olmamaları içindir. Özellikle bu iki tur operatörüne  “tek yetkililik”  vererek çalışan konaklama tesisleri bundan sonra yapacakları anlaşmalarda daha dikkatli olmalıdırlar. İki tur operatörünün çok büyük olmaları, ödemeler iyi olduğu sürece bir anlam ifade eder, ama sırf başka pazarlara açılmak veya başka pazarlarda yaptıkları yatırımlar nedeni ile ödemelerde vadeleri uzatıyorlarsa o zaman bu tur operatörlerine hizmet veren işletmelerin ciddi olarak bu durumu gözden geçirmeleri gerekmektedir.
Şunu da hiçbir zaman özellikle konaklama işletmeleri unutmasınlar ki, bu iki tur operatörünü büyük yapan kendileri. Onlar binlerce acentenin müşterisini toparlayarak “sanki” kendi müşterileri imiş gibi sektörde yer ediniyorlar. Oysaki bilinmesi gereken en önemli nokta, bu tur operatörlerinin hinterlandını oluşturan diğer binlerce acentenin konaklama işletmelerinin pazarlamasını yaptığı gerçeğidir. Eğer bu acenteler olmaz ise inanın bu iki tur operatörü getirdiği müşterilerin yarısını bile ülkemize getiremezler.

Yazarın Diğer Yazıları