Çağrı

Her devletin tarihte bir dönemi vardır. Türkiye Cumhuriyeti de şu sıralar tarihinin ihanet -kendi kendine ihanet- dönemini yaşamakta.
 Atatürk’e, Cumhuriyetine zerre kadar bağlı olmadığı geçmiş yazılarından ve hareketlerinden belli kişiler şimdi hasbelkader veya hasbeldemokrasinin başında olduğu bu Cumhuriyeti adım adım herkesin gözü önünde çökertmekte.
İktidara geldikten sonra bugüne kadar planlı bir şekilde Atatürk Cumhuriyeti’nin bütün güçlerini Türk ordusundan başlayarak zaafa uğrattılar. Son olarak Türk ordusunun iç hizmet kanununda değişiklik yapılacak ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin  “Türkiye Cumhuriyetini” korumak ve kollamak görevindeki Türkiye Cumhuriyeti ibaresi kaldırılacak ve yerine sadece Türkiye’yi korumak ve kollamak kalacak. Bundan sonra o Türkiye nasıl ve ne olursa olsun...

 

***

 


Bu arada muhakkak ki Recep Tayyip Erdoğan  “ilerideki muhteşem yıllarına”  uygun ve emin adımlarla yürümekte.
Son olarak bütün demokrasilerin temeli olan kuvvetler ayrılığı ilkesine karşı çıktı. Çünkü mesela yargı, yüksek yargı amaçlarına ayak bağı olmakta.

 

***

 


 Rahmetli İlhan Selçuk ölmeden evvel bu tehlikeleri hepimizden önce görmüş ve tehlikenin farkında mısınız diye gazetesinin manşetlerinden -sür manşetlerinden haykırmıştı. Pek aldırmadık. Fantezi sandık.
Atatürk istikbalde dahi seni bu hazineden mahrum edecek olanlar çıkacaktır demişti; işte o istikbal bugün. Ve biz bu  “istikbal”  yatağında rehavetle uyumaktayız. Bizi kim uyandıracak?
Ve bu safhada kendime durumdan son bir vazife çıkarıyorum ve haddim olmayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin halen hayatta bulunan iki Cumhurbaşkanı’nı Sayın Süleyman Demirel’i ve Sayın Ahmet Necdet Sezer’i naçizane göreve davet ediyorum.
Ortaklaşa mı olur, ayrı ayrı mı olur bir manifesto yayınlayarak Türk milletini uyarın. Herkes gelip geçer. Recep Tayyip Erdoğan da muhakkak geçer ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olmalıdır. Türk milletini siz de uyarın, tehlikenin farkında mısınız diye?!
Belki şu safhada bunun fiilen etkisi olmayabilir. Fakat bu uyarınız sicilinize ve tarihe, Atatürk’e ve Cumhuriyeti’ne son vazifenizi yapmış olarak tescil edilecektir.
Bu çağrıyı yapmak benim son görevimdi sizin de tarihi göreviniz.
Okuyucularımdan özür dilerim..
Veda etmiştim ama veda edemiyorum işte.
Gözüm arkada kalmasın diye...

Yazarın Diğer Yazıları