Çalışkan muhabire patrondan mükafat


Cemalettin Bildik, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mekki Sait Esen ve yardımcısı İlhan Cevik ile görülüyor. 

 

Atalarımız boşuna, “Çalışan demir ışıldar” dememiş... Bu söz basında da geçerlidir. Her yerde olduğu gibi Bab-ı Ali’de de çalışkanlığı ile dikkat çekip ön plana geçmiş sayısız cevherler çıkmıştır. Dr. Lütfi Kırdar’ın İstanbul Vali ve Belediye Reisliği sırasında, Vilayet Belediye Muhabirliği yapan Cemalettin Bildik de bu cevherlerden biri idi. O kadar çalışkandı ki, onun getirdiği ve manşetleri işgal eden güzel haberlerin çokluğundan diğer muhabirlerin getirdiği haberlere iç sayfalarda bile yer bulmak çok kez mümkün olmazdı.
Hergün hep baş sayfadan giren “C.Bildik” veya “Cemalettin Bildik” imzalı Belediye Vilayet haberleri, Akşam Gazetesi’nin sahibi Necmettin Sadak’ın da (sonradan İsmet İnönü tarafından Dışişleri Bakanlığını görevine atandı) dikkatini çekmiş. Sadak bir sabah, muhabirlerin geliş saatinde İstihbarat Odasının kapı ağzından; “-Cemalettin Bildik Kim?..” diye seslenince zayıf bünyeli gözlüklü Cemalettin Bildik, masadan ayağa kalkarak, kapıya doğru seyirtti...
Patron, aynı zamanda baş muharrir Necmettin Sadak Beyin önünde eğilerek, yüksek sesle, tıpkı askerin komutanına tekmil vermesi gibi kendini takdim etti:
“-Buyurun efendim, bendeniz gazetenizin Vilayet Belediye Muhabiri Cemalettin Bildik!..”
Sadak elini uzattı ve teşekkür ettikten sonra Cemalettin’in koluna girip dışarı çıktıklarında, odada bulunanların hepsi de şaşırmıştı... Çünkü böyle bir olay ilk kez oluyordu. Durumu merak edenler olduğu gibi, “acaba yazdıklarında olumsuz bir durum mu olmuş” diye yorum yapanlar da yok değildi. 15 dakika sonra Cemalettin Bildik masasına gelirken, herkes başına üşüştü. Cemalettin, portföyünden 100 lira çıkardı ve dedi ki;
“Beyefendi koluma girip beni odasına kadar götürdü, oturmam söyledi... Vali ve Belediye Reisinin faaliyetlerini, benim yazı ve haberlerimden öğreniyormuş... Bana cüzdanımın olup olmadığını sordu... Olumlu cevap vermemlebirlikte, cüzdanımı istedi... Kendi cüzdanından 100 lira çıkarıp 10 liramın yanına koyduğunu gözledim... Tekrar cüzdanımı iade etti ve teşekkür ettikten sonra da, ’Aferin çok iyi çalışıyorsun, yarınki başmakalemde, senin haberlerinle ilgili yazım olacak!’dedi. Elini öperek ayrıldım, işte bana lâyık görülen mükâfat!...” diye sevincini çevresini saran meslekdaşlarıyla paylaştı.
Cemalettin Bildik, ayda 25 lira maaş alırken, bir anda dört katında ikramiye ile donanmıştı. Cemalettin Bildik sonra Cumhuriyet Gazetesi’nde çalıştı ama çok geçmeden gene Akşam Gazetesine döndü ama bu kez Yazı İşleri Müdürlüğü masasına oturdu.

 

Askerlik hatıralarını
yazdı, gazeteci oldu

Celâlettin Çetin, Kars’tan İstanbul’a ailesiyle göç ettiğinde ilkokulu bitirip ortaokula başlayınca, nasıl para kazanılacağı saplantısına girmişti. Kendisine “kara” adını takan İstanbullu arkadaşının memur babasına özenip memur olmak düşüncesiyle liseyi bitirdi... Ama bu kez memurun aldığı maaş kendisini tatmin etmedi. Askerlik durumu da kafasına takılınca, Yedek Subay oldu. Kore çağrısı üzerine gönüllü yazıldı ve orada savaşlara katıldı. Komutanlarla sıkı dostluk kurdu, onların ailelerine mektuplarını yazarak sevildi. Bu esnada güzel de anılar topladı.



1955 yılında yurda ilk kafile ile dönerken, vapurda bunları yazıp hazırladı. Yazılarına subay arkadaşlarının Kore’de çektirdikleri resimleri de ekledi. Her okuyanın büyük beğenisini kazanan hatıralarını, Dünya Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Yekta Okur beye gösterdi. Ve ardından Kore’deki askerlik hatıralarının Dünya gazetesinde yayınlanmaya başlamasıyla gazeteciliğe ilk adımını atmış oldu. Celâlettin Çetin’in Bab-ı âli’de tanınması böyle başladı. Yakın bir süre önce vefat eden Celâlettin Çetin, basınımızın renkli bir simasıydı.

 

Haftaya: * Kemal Ilıcak’ın “gözünü arkada bırakmayan” adam
* Şöhreti şair babasını geçen edebiyatçımız

Yazarın Diğer Yazıları