Cami ve okul yıktıran...

Bağdat şehrini harabeye çevirirken Hülagu Han’ın beraberinde, dönemin saygın bilim adamı Nasiruddin Et-Tusi de vardır. Söylentiye göre Tusi, Bağdat’ta iken yazıp şahsına sunduğu eseri beğenmeyen ve “Tus’tan öküz getirseydin daha iyiydi” diyen Abbasi halifesine öküze binmiş Moğol askerlerini göstererek “bak istediğini getirdim” der. Yine Cengiz Han’ın da Asya kıtasını kasıp kavuran işgallere hazırlanırken, bir köşeye çekilip, soydaşlarına karşı işlenmiş zulümlerin intikamını almak için dua ettiği anlatılır. Sözün özü; öfkesine yenilen kişi bütün değerlerini, inançlarını, ilmini, tecrübesini basit bir öç alma duygusu uğruna harcayabilir.
Bugünkü hükümet de cinnet halinde aldığı kararlarda ayak direr ve gerçekleştirirse dünya genelinde en fazla cami ve okul kapatan iktidar olarak tarihe geçecek! Gezenler görmüştür ve iktidar da iyi biliyor; Türk okulları birçok ülkede “külliye” şeklindedir. Yani çoğunun bünyesinde cami veya mescid bulunur. Türk ve akraba toplulukların buluşma mekanı olan okullarda, cuma ve bayram namazı kılındığına, kurban kesildiğine, milli bayramlarda festivaller düzenlendiğine bizzat şahidim. Bir çok soydaşımızdan, “eğer okul açılmasaydı, çocuklarım burada asimile olurdu” sözlerini işittim.
Özellikle Afrika ve Amerika kıtalarında faaliyet gösteren okul ve kültür merkezlerinde Türkiye’deki laiklik konusundaki malum hassasiyetler sözkonusu olmadığı için farklı din ve kültürlerin inançlarını açıkça yaşaması, mabet ve okul açması teşvik ediliyor. Hatta ibadet mekanı bulunmaması yadırganıyor! TC Dışişleri’nin kapattırma derdine düştüğü Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki Nizamiye Külliyesi bunlardan biri. Bünyesinde Süleymaniye benzeri 4 minareli Selimiye Camisi bulunan külliyenin inşasına, ev sahibi ülkenin Hristiyan idarecileri kolaylık göstermenin ötesinde destek de vermiş! Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “su bile vermeyin” talimatı ardından sınır kapıları 160 ülkedeki Türkiye dostlarının yüzüne kapatılınca, 12. Türkçe Olimpiyatı’nın açılış programı, Uluslararası Dil ve Kültür Festivali’ne kapılarını açan “Afrika’nın kalbi” Etiyopya’da düzenlenmişti.
Eski Doğu Bloku ile katı totaliter yönetimlerin hala iktidarda olduğu ülkelerde Türkiyeli Müslümanlara karşı mesafeli tutum devam ediyor. Uluslararası eğitim kurumları, Kilise okulları, Azerbaycan ve çevresinde İran destekli Kur’an kursları ise rahatça öğrenci kaydediyor. Azerbaycan’da TC Diyanet’i dahil Sünniler eliyle açılan tüm camilerin kapısına kilit vurulurken, Anadolu insanının gözyaşları ve alın teriyle eğitim veren okulların da Başbakan Erdoğan’ın baskısıyla kapattırılması tam bir insani ve diplomatik facia!
Hükümet politikasının devlet ve milletin stratejik çıkarlarıyla ters düşmemesi beklenir. Uzun vadeli plan hazırlayan devletler yumurtalarının hepsini tek sepette toplamaz. Bugünün yanlışı yarının doğrusu olabilir! 28 Şubat Sürecinde bile yurtdışındaki okulların tamamen kapatılması türünden akla zarar bir uygulama gündeme alınmamış, okulların devlete devredilmesi tartışılmıştı. Nitekim Mart 1997’de Arnavutluk’taki iç savaş sırasında Tiran’daki Mehmet Akif Ersoy Koleji Türklerin toplanma bölgesi olmuş ve vatandaşlarımız bu okuldan tahliye edilmişti.
Başbakanın öfkeli üslubunun istihbarat ve güvenlik kurumlarını da etkisine aldığı anlaşılıyor. Milletin tarihi zenginliğiyle başardığı ancak işbaşındaki hükümetin basit çıkarları yüzünden tüm kazanımlar heder edilme noktasındadır. Okullarını kapatan bir ülke görüntüsü hem Türkiye’yi dünyada küçük düşürmekte hem de ardında devlet desteği bulunmayan aksine altını oymaya çalışan bir hükümet yüzünden Türk okulları dış baskılara açık hale getirilmektedir.Beğenmediği hususları düzeltmek yerine köküne kibrit suyu dökmeye girişen bir anlayışın hiçbir devlet felsefesinde yeri yoktur. Bugün IŞİD bile Türkiye’de Kur’an Kursu maskeli onlarca hücreden beslenmektedir! Aşiretlerin uygulamayacağı ilkellik bin yıllık devlet aklına reva görülmektedir!
Onlarca yıldır dışardaki soydaşlara ilgisizlik ve çoğu hükümetin dini konulara olumsuz bakışı yüzünden, insanımız gittikleri diyarlarda ya kimliğini yitirdi ya da Araplar eliyle açılan camilerin cemaatine intisap etti. Kimileri de bulundukları devletlerin kontrolünde bir dini veya sosyal yapılanmaya mecbur kaldılar! Oysa Anadolu mayası Yesevî geleneğiyle, bilmedikleri diyarlarda gönüllü sürgün yaşayan Alperenlerle yoğurulmuştur. Bu gelenek şahıslardan ve gruplardan bağımsız olarak süregelmektedir. 
Yurtiçi ve dışında da Türk bayrakları indirilirken Erdoğan, yanlıştan geri adım atmazsa, Hülagu Han ile yarışır mı bilmem ama dünyada en fazla cami ve mescid kapatan lider ünvanıyla tarihe kaydı düşülecektir! Danışmanı bilim ve din adamları da bencillikleri yüzünden milletin üzerine öküz sürmenin kara mizahıyla şimdilik eğlenebilirler!

Yazarın Diğer Yazıları