Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Can alınan çarşıda kardaşım sattı beni

Siz, 'candan' daha aziz bellediğiniz, uğruna 'bütün benliğinizi' ortaya koyduğunuz biri tarafından 'umutlarınızın', 'hayallerinizin', 'geleceğinizin' kapalı kapılar arkasında kurulan 'işporta' tezgahlarında 'ıspanak' fiyatına satılmasının bıraktığı o korkunç acıyı, ızdırabı bilir misiniz hiç?

'Aşk' adı verilen o kutsal mefhumu yalnızca 'hayvani' arzulardan ibaret görüp, ömrünüzde bir kez olsun 'hiçbir karşılık' beklemeden bir 'ulvi sevdaya' kapılmadıysanız eğer, nereden bileceksiniz ki?

'Türkiye' sevdası işte böyle bir şey.

"Bir gece ansızın gelebilir" hayalleri ile yatıp kalktıkları Türkiye tarafından, bir anda 'kaderlerine' terk edilen Türkmenler, işte aynen bu duyguyu yaşıyorlar.

Türkmenler, artık 'yalnızlık' ve 'çaresizlik' içerisinde, nihai bir 'etnik temizlik' dalgasının hedefi olmayı bekliyorlar.

Sonrası ise 'ebedi' esaret.

***

'Yağmasa' da arada sırada 'gürleyen' bir Türkiye, öz vatanlarında 'üçüncü sınıf insan' muamelesine tabi tutulan Türkmenler için en azından bir 'umut kaynağı' idi.

'Satış' süreci Musul-Kerkük üzerine hamaset nutukları atan Turgut Özal ile başladı.

Özal, Irak'ın kuzeyinde adeta 'Kürt federe devletinin' sınırlarını çizen Çekiç Güç'ün Türkiye'de konuşlanmasına izin verirken, Türkmen varlığının 'güvenli bölge' kapsamına alınmasını 'pazarlık konusu' dahi yapmadı.

Sonraki yıllarda Irak'taki Kürt aşiretlerine 'askeri eğitim' dahil her türlü desteği veren hükümetler, Türkmenleri adeta 'görmezden' geldiler.

Varlıklarını korumak için 'silahlanmak' isteyen Türkmenler, sürekli olarak engellendi.

'ABD-AB-İsrail' üçgeninde hareket eden AKP döneminde ise, Irak ile ilişkiler tamamen 'peşmergeye' endeksli ve 'ticarete' dayalı bir zemin üzerine oturtuldu.

***

Bugün ne yazık ki Irak dahilinde 'yasal temsilcisi' ve 'silahlı gücü' olmayan tek etnik varlık Türkmenler.

Türkmenlerin yaşamakta olduğu bölgeler, otorite boşluğu yüzünden adeta 'her türlü itin kopuğun' boy gösterdiği bir açık hava arenası haline geldi.

Bin yıllık Türkmen kentleri Musul ve Telafer, bir gece içinde toplam sayıları on bini geçmeyen 'ne idüğü belirsiz' bir örgütün militanları tarafından işgal edildi.

Bin yıllık Türkmen kenti Kerkük, olup bitenleri fırsat bilen peşmergeler tarafından 'bir tek kurşun' dahi atılmadan kontrol altına alındı.

'Çifte ateş' arasında kalan; 'can', 'mal' ve 'namus' güvenlikleri ortadan kalkan Türkmenler, can havli içerisinde binlerce yıldır yaşadıkları 'ata topraklarını' terk etmek üzere yollara döküldü.

Türkiye'nin yanı başında her gün yeni bir 'kardaşlık dramı' yaşanıyor.

***

Bütün suçları 'Türkçe' düşünmek, 'Türkçe' şiir okumak, 'Türkçe' şarkı söylemek olan Türkmenler, yaşadıkları topraklarda artık 'mülteci' muamelesi görüyorlar.

'Hangi rejim' kurulursa kurulsun, bir türlü 'zulümden' ve 'katliamdan' kurtulamayan Türkmenler, bir yandan ırkçı Kürtlerin, diğer taraftan ırkçı Arapların kuşatması altında.

Asırlardır 'Türkmen şehri' olarak bilinen ve üzerine horyatlar yazılan Kerkük, Türkiye'nin ilgisizliği sayesinde artık 'fiilen' bir 'Kürt kenti' haline dönüşmek üzere.

Yıllardan beri süren göçler ile 'demografik yapısı' değiştirilen, 'tapu' ve 'nüfus' daireleri yağmalanan kentte idare resmen peşmergenin eline geçmiş bulunuyor.

Dünyanın en büyük beş petrol rezervinden birine sahip olan Kerkük, ilk fırsatta 'oldu bittiye' getirilerek kukla yönetime ilhak edilecek.

Musul ve Telafer'in akibeti ise meçhul.

***

'Ağabey' belledikleri Türkiye'yi idare edenler tarafından nasıl satışa getirildiklerini Türkmen Cephesi liderlerinden Erşad Salihi bakın nasıl özetliyor:

- "Türkiye herkese eşit mesafede durma adına, Türkmenlere yeterince destek vermedi. Biz Türkiye'yi canımızdan aziz, mukaddes bilirdik. Ama şimdi anlıyoruz ki, para, petrol ve ticaretten başka bir şey ifade etmiyor."

***

Ömrünü 'Türklük' ve 'Turan' davasına adayan merhum Turan Yazgan tarafından temelleri atılan Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından düzenlenen Cumartesi konferanslarında bu hafta 'Musul Meselemiz ve Türkmenler' masaya yatırıldı.

Türkmenlerin karşı karşıya kaldıkları dramı bizlere yeniden hatırlatan Dr. Nefi Demirci, Dr. Cüneyt Mengü ve Savaş Avcı'ya teşekkürü borç biliriz.

Yazarın Diğer Yazıları