Can derdine düşenler...

Dört eski bakanla ilgili Yüce Divan oylaması 5 Ocak’a ertelendi ya, hiç şaşırmadık.
AKP’nin, kendi lehlerine olacak kanunları çıkarmakta sabahlara kadar mesai yapmak ve fakat aleyhlerine sonuçlanacak hukukî işlerde meseleyi zamana yayıp hafızalardan silinmesini sağlamak gibi bir huyu var!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, milletvekillerinin maaşlarının artırılmasını istiyor, yetmiyor, yazlık ve villa talebinde de bulunuyor.
Gerekçesi ise,  “Öncekilere yapıldı, bizim de olsun!”  Buraya kadar tamam, milletvekillerine verilene bir itirazımız yok amma AKP’nin kurucusu, Hükümetin Başbakan Yardımcısı ve Sözcüsü Bülent Arınç’ın,  “Laf olurmuş. Ne olacak, üç gün konuşurlar, dördüncü gün biter!” demesi sokak ağzının  “İplemeyin şu milleti”  demesinin  “siyasetçesi” değil mi?
Adamlar, “milletin unutkanlığına”  güveniyor.
 Adamlar,  “milleti her yaptıklarına hazmettirecek algı operasyonu yapabilecek”  güç ve imkânlara sahip olduklarını biliyor,  “havuz”  ve  “yandaş”  medyalarına güveniyor..
Adamlar,  “alternatiflerinin kendileri karşılarında diz çökmüş hallerine” güveniyor...
Adamlar şu günlerde Ali Bulaç’ların AKP’nin kuruluşunda şahit olduklarını söyledikleri  “arkalarındaki güce”  güveniyor...
Önce devleti parti devleti, ardından da milleti parti devletine bağımlı hale getirdiler; adamlar işte bu  “bağımlılığa” güveniyor, “Biz olmasak memurlar maaş alamaz, aç kalırsınız”  diye kürsülerde konuşma cesaretini bu  “bağımlılıktan”  güç alarak yapıyor...
Yüce Divan konusu olan Bakanların bile ağzında “Allah” ,  “Peygamber” ,  “Adalet”  sözcükleri düşmüyor. Yani adamlar kötü işler yaparken bile  “Allah(c.c.)” ve  “Peygamber(s.a.v)” demelerine güveniyor...
Adamlar, 1150 odalı, tuvaletleri altın kaplama israf abidelerini bile  “Eleştirmeyin, bahçesinde cami yapılacak”  diyerek susturuyor olmalarına güveniyor...
Uzatmayalım...
İşte bu zihniyet “yolsuzluk” ve  “rüşvet” le suçlanan dört bakanını Yüce Divan’a gönderme işini yeni yıla ertelemiş. Evet, güvendikleri bunca şeye bu konuda da güvenerek işi zamana yayıyorlar.
Yüce Divan’a göndermeyecekler mi?
Gönderecekler!
Amma bunu  “adaletin yerini bulması için”  yapmayacaklar.
Amaç, asıl hedefi gözden saklamak, organize ve taammüden işlenmiş suçları ferdileştirerek tereyağından kıl çeker gibi olmasa da, çöp çıkarır gibi Haziran 2015’teki seçimlere gitmeyi başarmak...
Tabii  “Paralel Yapı”  manşetlerden yine düşmeyecek... Ortalık toz dumandan yine geçilmeyecek..
Bu arada İmralı ile ülke bütünlüğünün pazarlık konusu yapılması  “İşte Yüce Divan’a gönderdik” palavraları ile gölgelenecek.
Kalaşinkoflu ve kalemli-kravatlı kasaplar et derdinde iken, can derdine düşenlerin sesini kimse duymayacak..
Yani bir koyundan birçok post çıkarılacak...
Bülent Arınç,  “Laf olurmuş. Ne olacak, üç gün konuşurlar, dördüncü gün biter!”  demiyor muydu?
İşte yine böyle olacak..

Yazarın Diğer Yazıları