ÇANAKKALE SAVAŞI VE TÜRK KADINI -1-

ÇANAKKALE SAVAŞI VE TÜRK KADINI -1-
Çanakkale’deki kanlı muharebeler Türklerin çiçeklerini elinden almıştır

Mart ve Nisan ayları Türk’ün var olma savaşının başlangıcıdır. Malum 18 Mart’ta denizden Çanakkale’yi geçerek İstanbul’a gelme emelleri suya düşen, aslında tam tabiriyle suya gömülen İngiliz, Fransız donanması akamete uğratılınca bu sefer karadan çıkarma girişimi başgösterdi. İtilaf devletleri; İngiltere, Fransa, Avustralya-Yeni Zelanda(ANZAK), İngiltere Hindistanı(Gurkalar)dan oluşan kara birliklerinin 25 Nisan’da Seddülbahir,
Arıburnu ve Kumkale’ye asker çıkarmalarıyla, 9 ay sürecek Çanakkale kara savaşları başlamış oldu. 25 Nisan’da yapılan çıkarma ve bunun karşısında kahraman Türk askeri Mehmetçiğin ve komutanlarının yazdığı destanı etraflıca anlatacağız. Bugün Mehmetçikle cephede omuz omuza ve cephe gerisinde lojistik destek veren kahraman Türk kadınlarını anlatmak istiyoruz... Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez”dediği KADINLARIMIZ, gerek cephelerde gerek cephe gerisinde kendi canları bir yana, minik yavrularının bedenlerini bile kurtuluş için feda etmişlerdir.

* * *
Bu kısa sunuş yazımızdan sonra Başkent Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Nevin Yazıcı tarafından yapılan ve Çanakkale Savaşı’nda Türk Kadınının Rolü adlı araştırmayı sunuyoruz. Türk kadını, Çanakkale Savaşı sürecinde; cephede erkekle omuz omuza düşmana karşı savaşırken cephe gerisinde de çeşitli faaliyetleri ile savaşa destek vermiştir. Çanakkale Savaşı’nda Türk kadını, daha ziyade cephe gerisinde aktif bir rol üstlenmiştir. Sağlık hizmetlerinin sağlanmasında, askerler için kılık-kıyafet ihtiyacının karşılanmasında, cemiyetler vasıtasıyla yardım toplanmasında ve kamuoyu oluşumunda Türk kadını önemli hizmetlerde bulunmuştur. Türk kadınının, Çanakkale’de askeri, ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda göstermiş olduğu faaliyetler; Milli Mücadele döneminde daha aktif rol üstlenmesine zemin hazırlamış ve Yeni Türk Devleti’nin yapılandırılması sürecinde de kadının, toplumun tamamlayıcı, birleştirici, dinamik ve modern unsuru olmasında etkili olmuştur. 3 Kasım 1914’te başlayan Çanakkale Muharebeleri, 9 Ocak 1916’ya kadar aralıklarla yaklaşık 14 ay devam etmiştir. 18 Mart 1915’teki deniz harekatının ardından, Nisan, Haziran ve Ağustos aylarında çok kanlı muharebeler cereyan etmiş, dönemin en güçlü silahlarına sahip olan İtilaf Devletleri ordusu, 9 Ocak 1916’da Çanakkale’yi tamamen terk etmek zorunda kalmıştır. Çanakkale Muharebeleri, deniz harekatı başta olmak üzere onu izleyen kara taarruzlarıyla sıradan askeri bir harekat olarak değerlendirilemez. Çanakkale Boğazı stratejik açıdan Osmanlı Devleti’nin payitahtının anahtarı, kalbi ve iki
kıtayı birbirine bağlayan önemli geçitlerden biridir. Birinci Dünya Savaşı’nda birçok cephede mücadele etmiş olan Osmanlı Devleti ve Türk toplumu açısından Çanakkale Cephesi muharebeleri, zaferle sonuçlanan tek cephe olması ve Millî Mücadele’nin en önemli güç kaynağı olan millî şuurun, ilk defa büyük bir güç olarak kendini göstermesi bakımından çok önemlidir. Çanakkale savaşları, olağanüstü şartların ve olağanüstü mücadelelerin savaşı olmasının yanı sıra; Türk ordusunun ve Türk milletinin dirilişinin başlangıcı, emperyalizmin gururunun kırıldığı yerdir. Çanakkale Savaşı’nda bir ölüm-kalım mücadelesi veren Türk milleti, ordusuyla, basınıyla, istihbarat örgütleriyle, yardım cemiyetleriyle ve tüm unsurlarıyla(kadın-erkek-çocuk-yaşlı) büyük başarı kazanmıştır. Ancak, Çanakkale’deki kanlı muharebeler, İngiliz General C.F. Aspinall’in ifadesiyle: “Türklerin çiçeklerini (yani geleceği olan gençlerini)” elinden almıştır.