ÇANAKKALE’DE SAVAŞ HUKUKU İHLALLERİ -6-

ÇANAKKALE’DE SAVAŞ HUKUKU İHLALLERİ -6-
Türk’ün dürüst bir savaşçı olarak Alman’dan daha iyi olduğu gerçektir

esat-atalay-001.jpg
Gemilerden eşya çıkarmak ve posta paketleribağlamak gibi işlerde çalıştırıldıkları itiraf edilerek esirlerin bundan memnun oldukları, Osmanlı Hükümeti’nce ileri sürülen iddiaların asılsız olduğu belirtildiği gibi esir Osmanlı askerlerinin beyanlarına istinaden bir karşı propaganda da yürütülmüştü. Öte yandan İtilaf Kuvvetlerinin Türk savaş esirlerini öldürdükleri de bir vakıa idi. Örneğin ANZAK’ların genel komutanı Korgeneral Sir William Birdwood, emrindeki bir subaya neden çok az Türk esiri gördüğünü sormuştu. Kendisine verilen cevapta aslında çok Türk esirleri olduğunu ancak ağır bir Türk saldırısında kendilerinin onları savaş esiri olarak besleyemedikleri için Türk esirlerini öldürdükleri söylenmişti. Türk tarafının esirlere karşı uyguladığı muamele ile ilgili olarak en ilgi çekici iddia 1/5 Norfolk taburunun kaybolması ile ilgilidir. Buna göre bu tabur ve bölükteki askerler ya esrarengiz bir şekilde kaybolmuşlar, ya da Türkler tarafından esir alındıktan sonra kafalarından kurşunlanarak öldürülmüşlerdi. Çoğunlukla efsanevi bir olay olarak anlatılan bu taburun kaybolması olayı ile ilgili olarak İngiliz ve Türk savaş raporlarında yer alan bilgilere göre hazırlıksız olarak Türk tarafına geçen bu İngiliz birliği, bir Türk karşı saldırısı ile yenildi ve ağır kayıplar verdi. Nitekim karşı saldırıyı gerçekleştiren birliğin komutanı Münib Bey’in raporuna göre 35 İngiliz de yaralı olarak ele geçirilmişti. Diğer yandan İtilaf Devletleri askerleri esirlere muamele konusunda Çanakkale’ye önyargılı olarak gelmişlerdi. Özellikle Türklerin esir alma olayına eğilimli olmamaları tüm müttefiklerin ortak kanısıydı. Daha savaşın başında Gelibolu’ya çıkarma yapılacağı belli olunca Kahire, Sidney, Melburn, Vellington ve Londra gibi büyük şehirlerde yayınlanan gazeteler Türkler aleyhine bir kamuoyu oluşturmak için, ön yargılı olarak savaş esirlerine çok kötü davranıldığını da içeren yoğun ve yaygın bir karalama kampanyasına girişmişlerdi. Bu propagandaya maruz kalan ANZAK’ların savaşacakları Türk askeri ile ilgili kanaatleri şöyleydi: “Acımasız, vahşi, zavallı, barbar Türk...” Ancak ANZAK’lar, Türkler’in barbar bir millet olmadıklarını aksine, cesur ve mert olduklarını anlamışlardır. Bunu da gerek savaş sırasında, gerekse de savaştan sonra dile getirmişlerdir. Örneğin Yeni Zelandalı General Godley, ülkesindeki Albay Chaffley’e yazdığı mektupta şunları söylemektedir: “Türk’ün dürüst bir savaşçı olduğu ve bu bakımdan Alman’dan daha iyi olduğu gerçektir. Şunu da tereddüt etmeden söyleyebilirim ki Türk askeri Alman askerinden daha iyi ve cesur bir savaşçı. Son zamanlarda kahramanca çarpıştığını kabul etmemek mümkün değil. O, gerçekten müthiş bir düşman. Yaralı ve esirlerimize çok iyi davranmıştır.” Yine Avustralyalı bir Albay ise ülkesine yolladığı mektubunda “Siperlerdeki Yaşam ve Türkler” başlığı altında şunları yazar: “Türkler çok dürüst savaşçılar. Kahramanlık ve cesaretleri tartışılmaz. İşkence, zulüm ve domdom kurşunu konusundaki tüm iddialar yalandır.”