Çaresiz bırakamazsınız!

Çaresiz insanlardan mektuplar gelmeye devam ediyor.

Pensilvanya'daki meczubu beslediler beslediler, menfaatler çakışınca kanlı bıçaklı oldular.

Menfur 15 Temmuz'a kadar, dershaneleri kapanmıştı ama başka isimler başka şekiller altında faaliyet gösteriyordu. Bu dershanelerde çalışanların hiçbiri gözaltına alınmamıştı. Bankaları açıktı. Öğretmen sendikaları vardı. (Sendikaları olduğunu da 15 Temmuz'dan sonra öğrendim! Daha birçok kuruluşlarını da...) Başka dernekleri vardı, üniversiteleri, orta mektepleri, bir sürü şirketleri vardı. Hepsi kanunlar çerçevesinde faaliyet gösteriyordu. Sadece ateş püskürten, daha önce onların önünü açan "Baştaki Zat"tı. Ateş püskürtmesi de, "17/25" yüzündendi. Pensilvanya'daki meczubun kapıkulları hükûmet edenlere hakikaten büyük darbe vurmak istemişlerdi.

(Şu işe bakın... İki taraf "İslâmcılık"ta birbiriyle sidik yarışındalar. Kusura bakmayın. Yazılarımda böyle ifadeler kullanmam ama gerçeği en güzel bu amiyane söz anlatıyor. "İslâmcı" deyince fesatlıkları anlıyorum, hilekârlıkları anlıyorum; kendilerinden olmayanları tekfir edenleri, kişiyi ilâhlaştıranları, halkın cebine el uzatanları, Cahiliye Dönemi özlemi çekenleri anlıyorum. Onların "İslâmcılık" rekabeti de ancak sidik yarıştırma olur!)

Diyeceğim; kanunen açık müesseselerle ilişkileri olanlar, eğer darbeye karışmamışlarsa, yıkıcı-bölücü yasak bir örgüt içinde yer almamışlarsa; işlerinden atmak, aç bırakmak, memedeki bebekleriyle hapsetmek reva mı?

Açlığa terk edilen bir öğretmenin mektubunu örnek vereceğim:

"Merhaba hocam. Ben Kayseri Talas'tan Ali. Sizin vicdanlı biri olduğunuzu biliyorum. Ara sıra yazdığınız yazılar bunu ispat ediyor. O yüzden, benim gibi binlercesi namına hâlimi size anlatmak istedim. Ben ve eşim eski öğretmenleriz. Eski diyorum; çünkü, KHK'larla işten atıldık. Ben Eylül 2016'da, eşim şubatta. Suçumuzu bilmiyoruz. Benimki galiba sendika üyeliği. Hani bakanlığın izniyle kurulan yasal olanlardan. Şimdi suç maalesef. Eşimde o da yoktu. Durumumuz şöyle: Gelirimiz sıfır. 2 çocuk var, ikisi de öğrenci. Ayda 2500 liradan 2022'ye kadar ev borcu var. Ben iki yıl önce kanser atlattım. Hâlâ kontrollerim devam ediyor. 5 yıl sürecek. Mayısta sağlık güvencemiz de bitiyor. Yaşım 38. Bu yaşa kadar ömrüm okulda geçti. Başka meslek bilmiyorum. Kimse iş vermiyor. Herkes korkuyor. Arabamı sattım; şimdilik sorun yok. Ama ilerisi karanlık. Biz suç olacak bir şey yapmadık. Hakkımızda açılmış dava vs. yok. Sorgusuz, sualsiz, savunmasız ihraç edildik. İkimiz işsiz, umutsuz, çaresiz evde oturuyoruz. İnsan bu kadar çaresiz bırakılır mı hocam? Bu Müslümanlığa sığar mı? Dinimizde bu şekilde cezalandırma var mı? Kur'ân, aleyhimizde bile olsa adaleti gözetmeyi emretmiyor mu? Allah mahşerde bu zulümleri sormayacak mı? O derece bunalıyorum ki bazen. Siz söyleyin, benim yerimde olsanız ne yaparsınız? İntihar mı edersiniz, hırsızlık mı yaparsınız? Ne yapalım biz şimdi?" (Adı mahfuz).

Zulüm FETÖ'ye hizmettir. Pensilvanya'daki meczup nasıl şıkıdım şıkıdım oynuyordur şimdi.

Devlet kendi insanını çaresiz bırakamaz; "Ölün!" diyemez.

Yazarın Diğer Yazıları