'Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah'ım bilir'

Azîz dostlarım, Kerbela’da vefat etmiş olan ve Hz. Hüseyin’in türbesinin çok yakınında bulunan kabri yol geçirme bahanesiyle Baas Yönetimi tarafından yıkılan ve bir mezar yeri dahi çok görülen Büyük Türk Şairi Fuzûlî’nin o bilinen beyti, geçen Cuma gününden beri beynimin derinliklerinde dolaşıyor ve gelip gelip bağdaş kurduğu göğsüme baskı yapıyor...
“Söylesem tesîri yok, sussam gönül râzı değil,
Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah’ım
bilir”
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt paşanın  “BBG evi gözetler gibi gözetliyoruz” dediği Irak’ın Kuzeyi’ndeki PKK terör çetesinin ürediği ve Türkiye’nin bütünlüğüne ürdüğü bataklığı kurutmak üzere, Kahraman Ordumuz’un 10 bin kişilik kuvvetle yaptığı operasyon aniden başladı ve apansız bitti. Genelkurmay İnternet Sitesi’nden kamuoyuna verilen sınırlı bilgilendirmeden öğrendiğimize göre “27 şehit verdiğimiz operasyonda 240 PKK’lı terörist ’tesirsiz hale’ getirildi.”
Evet, “Bir günden bir yıla izâfî bir kavram”  olan bu “en kısa zamanda geri çekilme”nin, ne ABD yönetiminin, ne de siyaseten Türkiye’de  “vaziyeti idare edenlerin” tesîriyle değil, sadece ve sadece askerî gerekçelerle gerçekleştiğini, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın, “bir kısım medyanın genel yayın yönetmenleriyle” yaptığı telefon konuşmalarından öğrendik. Şehit tabutlarını sinemize basmış olmamıza rağmen, yine bu telefon görüşmeleri üzerine yazılanlardan öğrendik ki  “tesirsiz hale getirilen” PKK’lıların leşlerini, Genelkurmay’ın bilgilendirme görüntüleri arasında, sadece insanî sebeplerle görememişiz. Ehh, ne demeli!.. Bu da ancak bize, dünyaya insanlığı öğreten Türk Milleti’ne yakışır...
Kan tükürsek de “kızılcık şerbeti içtik” demek zorundayız, bu da doğru ama şu soruların cevabı ne olacak?. Sahi biz kaç yıldır gir(e)mediğimiz Irak’ın Kuzeyi’ne nasıl girdik?.. Bataklığı tam kurutmadıysak niçin çekildik?.. Haydi izin demeyelim de şu “mutabakat” niye birden bire akamete uğradı?.. “Beterin de beteri varmış, çuvaldan öte çuvallamalar da varmış” diye başlayıp içimizi dökebiliriz; ama neylersiniz ki  “Yukarı tükürseniz bıyık, aşağı tükürseniz sakal!..”
Şu satırları yazarken, Genelkurmay Başkanlığı’nca düzenlenen “basını bilgilendirme brifingi” devam ediyor. İnanır mısınız, hiç merak etmiyorum. Nasıl olsa telefon sohbetlerinin aynasında öğreneceğimi öğrendim. Yani o bildik Rumeli deyimiyle; “Toydan sonra nârâ, geliyor bağıra bağıra!..”
Tam da bu sırada Elif Hilâl Doğan’ın Haber58.Biz sitesinde yayınlanan ilk yazısı yetişti imdada... 21 yaşında, çiçeği burnunda Halkla İlişkiler uzmanı olan Elif, benim öz be öz yeğenim... O, bir Türk kızına, bir hanımefendiye yaraşan nezâketiyle, Genelkurmayımız’a halkla ilişkiler konusunda teklifler getiriyor. İyisi mi ben susayım da yiğitler diyarı Sivas’tan gelen “kara kızım”ın sesine kulak verelim...

Genelkurmay Başkanlığı
ve halkla ilişkileri...

Halkla ilişkiler nedir, halkla ilişkiler uzmanları ne iş yaparlar? Neden kurulur bu halkla ilişkiler birimleri? Bu uzmanlık dalının ismi  “halkla ilişkiler” olmasına rağmen, uzmanlarımız maalesef halkla ilişkilerin ne olduğu ve ne kadar önemli olduğu konusunda halkımızı henüz yeterince bilgilendirememişlerdir.
Halkla ilişkilerin kesin bir tanımı yoktur, çeşitli örgütler kendi tanımlarını yapmışlardır. Ben bir halkla ilişkiler uzmanı olarak, halkla ilişkileri şöyle tanımlıyorum: Halkla ilişkiler kurumların ışığıdır. Kurumların ve yaptıkları faaliyetlerinin karanlıkta kalmasını engeller, onları gün yüzüne çıkartarak insanların fark edebilmesini ve karşılıklı bir iletişim içinde olabilmesini sağlar. Kurumların geleceği ve devamlılığı için halkla ilişkiler olmazsa olmazdır.
Halkla ilişkiler bir yönetim fonksiyonudur ve halkla ilişkiler uzmanı, kurum yönetiminin hemen yanı başında bulunur. Kurumun yöneticilerinden, kuruma ait tüm güncel bilgileri alır ve bu bilgileri çeşitli iletişim kanallarıyla halka ulaştırır. Kurum ve halk arasında, güvenilir bilgi alışverişini sağlar; halka kurumun yaptıkları hakkında bilgi verirken, kuruma da halkın görüşlerini ulaştırır.
Halkla ilişkilerin ne olduğuna kısaca değindikten sonra gelelim gündem konumuza...
Halk ve silahlı kuvvetlerimiz arasında çok kuvvetli bir bağ vardır. Anne babalar oğullarını törenlerle askere uğurlarlar. Türk Silahlı Kuvvetleri, güvenliğimizin ve bütünlüğümüzün teminatı olarak, tüm halkın dostudur, övünç kaynağıdır. Genelkurmay Başkanlığı Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün etkinliklerine küçük bir örnek verecek olursak; 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne özel olarak hazırladıkları 3 ayrı afişi web sitelerinde yayınlamışlardır. Genelkurmay Başkanlığı’nın bu düşünceli ve titiz etkinlikleri, basında da  “Genelkurmay Başkanlığı profesyonel halkla ilişkiler yapıyor.” şeklinde yer almıştır.

Dış basının karalaması...
Genelkurmay Başkanlığımız, öğretmenler günü için bile Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nü etkinlik yapmak üzere görevlendirirken, içinde bulunduğumuz bu karmaşık durumda neden görevlendirmedi; bunu sormak gerekli diye düşünüyorum. Ordumuz Irak’ın kuzeyine büyük bir askeri operasyon düzenledi ve bu operasyon dünya basınında da büyük yankı uyandırdı. Bizim basınımız zaten işine gelen haberi işine geldiği gibi işlediği için, halkımız haberleri izlese de olan bitenden pek haberdar olamıyor. Bunun üstüne, dış basında Türk düşmanlığının aşikâr göstergesi olan yanlış bilgi ve haberler yer aldı. Biz Türk milleti olarak, pozitif imajımızı güçlendirmeye çalışırken, bizi karalamak isteyenler hedeflerine çok kolay ulaşabilme imkânı buldular.
En gelişmiş teknolojiyi kullanan ABD ordusu bile operasyonlarında sivil halkın ölümüne sebebiyet verirken, ordumuz sıfır hatayla yürüttüğü operasyonda, tek bir sivilin bile zarar görmesine izin vermemiştir. Buna rağmen dış basında ordumuzun sivillere zarar verdiği, onlarca köyü bombaladığı ve sivil ölümlerine neden olduğu haberleri çıkmıştır. Büyükanıt Paşa bu tarz haberleri yalanlamış olsa da, bu türden bilgileri dış basındaki Türk düşmanı haberciler halkla paylaşmamışlardır.
Biz bu kadar özveride bulunan, bu kadar haksızlığa maruz kalan bir milletken ve hâlâ sadece vatanımızı, millî sınırlarımızı korumaya çalışırken, milletimize yapılan bu karalama çalışmalarının hakkından, kesinlikle iyi ve etkili halkla ilişkiler faaliyetleriyle gelinebilir. Vatandaşlarımızın ve tüm dünya halkının bilinçlenmesi, gerçekleri görmesi ve kafa karıştırıcı yanlış bilgilere kanmaması için gereken çalışmalar yürütülmelidir.
Dış basını ve karalamalarını bir yana bırakacak olursak, ordumuzun Güneş Operasyonu’nu başlatması, sürdürmesi ve sürpriz bir hızla bitirmesi süreçlerini bizler de vatandaş olarak net bir şekilde bilmiyoruz. Türk basını da, Türk halkı da operasyon çerçevesinde gerçekleşen olayları, operasyonun nasıl bir seyir izlediğini ve nasıl bittiğini, faydalarının ne olduğunu net olarak öğrenemedi. Yapılan açıklamalar, zamanlama ve George W. Bush’un fikirleri üçgeninde, operasyonun seyrini daha tam anlayamadan, birliklerimizin geri dönüş haberiyle kafalar daha da çok karıştı. Hatta olup bitenleri bizim bilmemiz bir yana, basında “Başbakan Erdoğan’ın acaba operasyonun biteceğinden haberi var mıydı?” gibi haberlerin çıkarılması, birbiriyle koordinasyon ve iletişim içerisinde bulunan devlet yöneticilerimizin sanki birbirlerinden haberleri bile yokmuş gibi gösterilmesine sebep oldu.

Millet doğru bilgiyi hak etti...
Türk Ordusu nasıl kimseden izin istemeden, kendi iradesiyle Irak’ın kuzeyine operasyon düzenlediyse, gene kimsenin lafıyla değil, kendi iradesiyle birliklerini geri çekerek operasyonu sonlandırdı. Ama küçük açıklamalardan başka kapsamlı bir açıklamayı, genel bir bilgilendirmeyi bize sunmayan yetkililer, zihinlerde boşlukların kalmasına neden oldular. Genelkurmay Başkanlığı Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün tam da bu sırada halkla iletişimde olması gerektiğini düşünüyorum. Halkla İlişkiler Müdürlüğü, verdiğimiz şehitlerimizi, operasyonun seyrini, Kuzey Irak’ta ne olup bittiğini, operasyonun sağladığı faydaları, askerimizin başarısını ve milletimizin özverisini yurt içinde ve yurt dışında anlatarak insanları bilgilendirmeli, halkın sorularını yöneticilere iletecek ve verilmesi gereken cevapları da halka verebilecek yetkili merci olduğunu gösterebilmelidir.
Genelkurmay Başkanlığının, Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nü gerekli bilgilerle donatarak görevlendirmesi ve halkla ilişkilerin yönetim fonksiyonu olduğu bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir. Yapılacak faaliyetler ve halkla ilişkiler kampanyaları sonucunda, en etkili silah olan iletişimin kullanılması, hem yurttaşlarımızı hem de tüm dünya halkını aydınlatacaktır. Dünya basınında karalamalara izin vermemek, halkın zihninde oluşan boşlukları ortadan kaldırmak, herkesin olup bitenden doğru şekilde haberdar olmasına yardımcı olmak için halkla ilişkiler uzmanlarımızın çıkıp Türk Silahlı Kuvvetlerine ve onların faaliyetlerine ışık tutmaları gerekmektedir. Milletimizin gösterdiği özveri, bu ilgiyi, doğru bilgilendirilmeyi ve iletişim etkinliklerini çoktan hak etmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları