Cemaatçi savcılarla voleybol oynamak!

Gaziantep'ten, bankacı Oğuz Çıtak, savcı olan kardeşinin başına gelenleri yazdı. Mektup, bir süreci yansıtıyor. Kısaltarak yayınlıyorum:

Sayın Bulut, 15 Temmuz gecesi, televizyon haberlerinde Boğaziçi Köprüsü'ndeki tankları görünce, heyecanla kardeşimi aradım... Kardeşim Diyarbakır'da savcı idi. Haberi yoktu, o da televizyonu açtı, sessiz kaldı, biraz izledi ve "Abi devlet bu kadar aciz değil, sabaha kadar bunları halleder, rahat olun" dedi.

17 Temmuz'da yine Ömer'i aradım, sesi hiç iyi değildi "sonra görüşelim" dedi. Saat 14.00 gibi kardeşim Ömer'in evine aramaya geldiklerini öğrendim!

Ömer'in Bank Asya hesabı yoktu, ByLock üyeliği yoktu, gazete aboneliği yoktu ki zaten bu tür yapılara oldukça tavırlı biriydi... Dedem adını Ömer koymuştu; kellesini koparsan adaletten ayrılmayan biriydi...

***

Ömer ailemizin en küçüğü, medarı iftiharımız ve ailemizin gözbebeği idi. "AKP milletvekillerine başvurun..." dediler. Gaziantep milletvekili Mehmet Erdoğan'ı aradım, durumu kendisine anlattım, duyarsız kaldı. Araştırdığımda, herkesin tedbirli davrandığını öğrendim!

Bu kez teşkilâttan sorumlu Mustafa Ataç'a yazdım, Mehmet Metiner'i aradım, telefona, bakmadı, Şamil Tayyar'ı aradım, bana sekreteri döndü, ona yazdım. Savcı Sayan'a yazdım, Cahit Özkan'a yazdım, hiç kimse dönüp de "yahu arkadaş, sen ne diyorsun?" demedi...

CHP'ye müracaat ettik. Ömer, Atatürk milliyetçisidir; İlhan Cihaner tutuklandığında, adalet.org sitesinde, onlarca yazıyla bunun bir kumpas olduğunu belirtmişti. Cihaner'e ulaşıp durumu anlattık, ilgileneceğine söz verdi... "MHP mağdurlarla ilgileniyor" dediklerinde, ailemizin ülkücü gelenekten gelmesine de dayanarak Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy'u aradım, durumu anlattım. İlgili yerlere bildirdiğini ifade etti, çok kısa sürede netice alacağımızı söyledi.

***

Günler günleri kovaladı, hiçbir şey değişmedi. Tutuklu mağdurlardan serbest bırakılanların, HSYK'nın müdahalesiyle kurtulduğunu duyduk. Bu defa başladık HSYK üyelerini tanıyan arkadaşlar aramaya..

HSYK üyesi Mehmet Durgun ile görüştüm. "Kardeşimin bu yapı ile alâkası var ise acımayın" dedim. Adam notlar aldı bilgisayarını açtı inceledi, inceledi ve bizleri odada bırakıp gitti. Bir saat sonra geldi, "Ya bu adamda ByLock yok, hiçbir şey yok, dosyası Ankara Adliyesi'nde" dedi.

HSYK'dan çıkıp gittik Ankara Adliyesi'ne, savcı Ahmet Akça'nın yanına... Akça, dosyayı bildiğini, eksikleri tamamlamaya çalıştığını ve Ömer Bey gibi çok insan olduğunu bunların ilk duruşmada serbest kalacaklarını ifade etti. "Bu süre ne kadar?" diye sorduğumda iki aydan bahsetti...

Ömer'in bir savcı arkadaşı biraz araştırdı. Meğer Ömer ile ilgili ne varmış? Ömer, lojmanlarda hâkim-savcılar ile voleybol oynarmış, oynadığı hâkim savcılar arasında paralelciler varmış, Ömer de bunlardan olabilirmiş diye çocuğu almışlar içeriye... Biz iftira atanı da biliyoruz... Şu anda nerede başsavcı olduğunu da biliyoruz... Bu adamın, sonradan ByLock listesinden çıktığını da biliyoruz... Ömer'den hukuksuz bir şey istemiştir, Ömer de yapmamıştır. Bu yüzden iftira atmışlardır...

***

Oğuz Çıtak, bundan sonra HSYK'da başka savcılar ile görüştüğünü, Ömer'in suçsuzluğuna inandıklarını ama sonuç çıkmadığını, kardeşinin altı aydır tutuklu olduğunu yazarak "Şimdi biz ne yapacağız Arslan Bey? Siyasi partilere isimlerini yazdırdım, BİMER'e yazdım, CİMER'e yazdım ve Sayın Cumhurbaşkanımıza artık sitem ederek yazdım, 'İskenderpaşa cemaati etkili' dediler onlara da gittim ama sonuç yok. Adalet, toplumları kurtuluşa; zulüm ise helâka götürür... Ve Allah bizim intikamımızı kimseye koymasın..." diyor...

Yazarın Diğer Yazıları