Cemaatler incelenmeli!

Fethullah Gülen'in kitaplarını atan atana... Belki yüzbinlerce kitap çöpe gitmiştir.

12 Eylül 1980 Darbesi günleri gibi... Cunta'yla başları belaya girmesin diye çok aile çocuklarının kitaplarını yakmıştır.

15/16 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünden sonra Fethullah Gülen'in kitapları var mı evde diye düşündüm. Bırakın evde kitap olmasını, acaba bir kitabını okuyup bitirdim mi, diye kafa yordum. Bir kitabını dahi okumamışım. Elbette parça parça baktım. Geçmişte, ilk çıktığı yıllarda, bir ahbap getirip getirip bırakırdı Sızıntı'yı... Bazı yazılar dikkatimi çekerdi. F. Gülen, gerçekten Türkçeye hâkimdi. Benim meselem de ne yazdığı değil, nasıl yazdığı idi. Sonra ara soğudu, hiçbir kitabını, göz gezdirmenin -meslek icabı-  dışında, okumadım.

Cemaatçilikmiş, tarikatçılıkmış, "İslâm" dışı gördüğüm kümelenmelerdir. Zaman zaman izah ettim, geçmişte bu tür kümelenmeler, zaruretten doğmuş olabilir. Fayda da sağlamıştır. "Kolonizatör Türk dervişleri"nin hasbî çabaları, Anadolu'yu mutavattın kılmıştır (yurt tutturmuştur).

Ben bunu, İslâmın değişik okulu gibi anlamanın ötesinde, halkın dini iyi bilenlere duyduğu ihtiyaca bağlıyorum. Hadi "din büyükleri" diyelim, dinî sohbet halkalarında, kendi meşreplerini ortaya koyunca, çevresi de, dini öyle idrâk ediyor iste istemez... Kimi iyi, kimi de kötü niyetlidir.

Zamanımızda iyi niyetliler ne kadardır, kestiremiyorum.

En aklı başında, modern hayatla, dini yaşayışı mezcetmiş, ilmi öne çıkarmış diye zamanında, muktedirlerin üstelik, çok övdüğü zatın ihtiraslarının Türkiye'yi nasıl bir uçurumun kıyısına getirdiğini, insanları nasıl kardeş katili yaptığını, işte görüyoruz. Allah beterinden saklasın!

Bir türlü anlayamadığım insanların hıncı... Darbeye kalkışanların acımasızlığı... Darbeye karşı çıkan bir kesimin, asker imajını yerle bir eden karşı atağı... Ama bütün bunların yanında, sokağa çıkanların büyük bir bölümünün sağduyulu tavırları... Hepsinin "bayrak" ve "vatan" deyişleri... Darbecilere karşı müşfik tavırları... Nasihat edişleri, gittikleri yolun yol olmadığını söyleyişleri...

Politikacılarımız, insanlarımızın irfanını görsünler ve kendilerine çekin düzen versinler; kullandıkları dile dikkat etsinler. Sürekli düşman üretme fikrinden vazgeçsinler, kucaklayıcı olsunlar, kendilerinden olmayanları, sadece şu zor zamanda hatırlamasınlar, her daim onlar adına da politika yaptıklarını şuuruna varsınlar.

Ortalık biraz durulsun, yine birbirlerine olmadık sözlerle saldırmaya başlarlarsa ders almamışlar, demektir.

Sözü şuraya getireceğim... 14 yıllık Ak Parti iktidarı, enine boyuna incelenmelidir. Siyasî tecrübeye sahip insanlar ve ilim adamları el ele vermek durumundadırlar.

Düşünce kuruluşları, bunu kendilerine iş edinebilirler. Çalışma tam bir tarafsızlık içinde yürütülmeli ve bütün partilerle işbirliğine gidilmelidir. Ak Parti'den, CHP'den, MHP'den bu çalışmada yer alacak isimler tespit edilebilir.

Birinci şart; önce cemaatler ve tarikatlar ele alınmalıdır. Sonra yan kuruluşların getirdikleri, götürdükleri üzerinde ciddiyetle durulmalı, senin vakfın, benim vakfım, denip denmediği,  iktidarın kanunî bütün vakıflara eşit mesafede durup durmadığı, ayrıma gidip gitmemeği incelenmelidir.

Sıkıntıları aşabilmek için fikir üretmeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları