Cengiz Aytmatov, doğumunun 89. yılında anıldı

Cengiz Aytmatov, doğumunun 89. yılında anıldı
Türk dünyasının ünlü yazarı Cengiz Aytmatov, doğumunun 89. yılında anıldı.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'nin (FSMVÜ) Topkapı Yerleşkesi'nde, Aytmatov'un doğumunun 89. yılı dolayısıyla, Türk Dünyası Belediyeler Birliği (TDBB) ve Kırgızistan İstanbul Başkonsolosluğu tarafından, Kültür AŞ ve FSMVÜ'nün katkılarıyla "Doğumunun 89. Yılında Cengiz Aytmatov Anma Programı" düzenlendi. 

Programın açılış konuşmasını yapan Kültür AŞ Genel Müdürü Rıdvan Duran, Cengiz Aytmatov'un tarihe damga vurmuş bir kişilik olduğunu söyledi. 

Duran, Aytmatov'un yazar kişiliğinin yanı sıra çevirmen, gazeteci, diplomat ve politikacı kimliğiyle de tanındığını belirterek, "Çoğu Türkçe'ye çevrilmiş olan birçok eseri, farklı dillerde yayınlanarak dünya çapında ses getirmiştir. Fikir adamlığı ve bilge kişiliğiyle de bilinen Aytmatov'un 1970 yılında yayına giren 'Selvi Boylum Al Yazmalım' romanı, 1977 yılında filme uyarlanarak Türkiye'de her kesimden milyonlarca izleyiciyle buluşmuştur." dedi. 

Aytmatov'u rahmetle anan Duran, "Diliyorum ki Türk dünyası olarak gelecek nesiller arasından onu örnek alacak kalemler yetiştireceğiz. Bizi biz yapan değerleri unutmadan geleceği inşa etmemiz için bunu çok önemsiyoruz." ifadelerini kullandı. 

FSMVÜ Rektörü Musa Duman da Kırgızistan'ın önemine dikkati çekerek, "Bizim Anadolu Türklerinin yoğunluklu olarak geldiği bir ata yurdu. Diğer bölgelerden de çok sayıda göç olmakla beraber ana gövdenin Kırgızistan'ın Karahanlılar bölgesinden olduğu bilinen bir durum." diye konuştu. 

Duman, Kırgızistan ile Türkiye arasındaki bağlarının kopmaması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti: 

"Aramıza kara kediler sokmamalıyız. Biz kardeşlikten de öte aynı milletin mensuplarıyız, çocuklarıyız, torunlarıyız. Aynı kültür havzasının insanlarıyız, aynı medeniyet havzasından besleniyoruz. Kardeşliğimizi, birliğimizi bozacak, buna zarar verecek hiçbir şeye fırsat vermeyelim. Geçmişte yaşanan tecrübeler bir ile yarasın." 

Kırgızistan'ın İstanbul Başkonsolosu Erkin Sopokov da Aytmatov'un Türk dünyasının bir değeri olduğuna işaret ederek, "Kitapları dünyanın hemen hemen her yerine yayılmış ve okuyucuları da bulunmaktadır. Bu okuyucular, onun kitaplarında sadece Kırgızistan topraklarını değil, tüm Asya topraklarını geziyormuş gibi bir hissiyatla karşılaşabiliyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

- "Babam Türkiye'yi ikinci evi olarak görüyordu"

Programda oturum başkanlığını Dr. Fahri Solak'ın üstlendiği panelde konuşan Aytmatov'un oğlu Askar Aytmatov ise Kırgızistan dışında babasına böylesine saygı ve sevgi gösterilmesinin mutluluk ve gurur verici olduğunu dile getirdi. 

Aytmatov, babası sayesinde kendisinin de bir diplomat olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Babamın ilk Türkiye ziyaretinde. Ben de onunla gelmek istedim. Bir sürü zorlu prosedürlerden sonra ben de babamla buraya geldim. Teoride Türklerin aynı kandan olduğunu biliyorduk ama Türkiye'ye gelişimiz, Türklerin kim olduğunu tanımamız açısından bizim için çok iyi oldu. Bu gezi aynı zamanda benim kaderim için bir dönemeç oldu. Benim annem bir doktordu ve benim doktor olmamı isterdi her zaman. Ben de kendimi doktor olmaya hazırlıyordum fakat Türkiye gezisi planlarımı alt üst etti. Bu gezi benim ve babam için ilk aşk gibiydi. İlk aşk unutulmaz. Bu geziden sonra diplomat olmayı tercih ettim. Siyasete atıldım." 

Çalışma hayatı boyunca Kırgızistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesi için çaba gösterdiğini belirten Askar Aytmatov, "Belirli ölçüde başarılı oldum diyebilirim. Babamla Türkiye'ye gelmeseydim hayatım nasıl olurdu bilmiyorum. Bunun için babama çok minnettarım. Babam Türkiye'yi ikinci evi olarak görüyordu ve Türkiye'yi takip ederek, gelişme yolundaki başarılarıyla gurur duyuyordu." ifadelerini kullandı.

- "Eserlerindeki temel motivasyon, kin değil, insan sevgisi" 

Marmara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Korkmaz ise "Aytmatov’un Evrensel Bakış Açısı" başlıklı bir konuşma yaparak, "Daha 9 yaşında bir çocukken Aytmatov'un babası gözlerinin önünde kurşuna diziliyor. Sovyet rejimi altında daha başka birçok travmatik hadise yaşıyor. Yine de o, Stalin'e bile kin tutmuyor. Onun eserlerindeki temel motivasyon, kin değil, insan sevgisi." değerlendirmesini yaptı. 

Yıldız Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yakup Çelik de "Aytmatov’un Hikayeciliği" konusunda, "Savaşın yıkıcı atmosferinde yaşanan acılar kimin suçudur? sorusu önemli bir yer tutar. Savaş karşıtlığı söz konusu olduğunda Aytmatov, dünyanın en önde gelen yazarlarından biri olarak anılmalıdır." dedi. 

Dicle Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri Bölümü Öğretim Görevlisi ve Pamir Kırgızlarından yazar Abdülmukaddes Kutlu ise "Aytmatov'un Çağrısı" başlıklı konuşmasında, şunları söyledi:

"Asırlar boyunca ozanlarımız türküleriyle, manaslarımız masalları ve hikayeleriyle kendi toplumlarının geleneklerini, göreneklerini, yaşantılarını kayda geçirdiler. Cengiz Aytmatov'un da onların izinden giderek, kendi yaşadığı çağa tanıklık ettiğini görüyoruz. Eğer o olmasaydı, Türk dünyası yazarlarının külliyatı içinde Sovyet döneminde yaşanmış olanlar eksik kalırdı." 

FSMVÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Mesut Koçak da Aytmatov'un eserlerindeki ölümün sosyal boyutunu ele aldı. 

Etkinlik kapsamında, Aytmatov'un yer aldığı bir fotoğraf sergisi ve belgesel izlenime sunuldu. Kırgız sanatçılar Bek Borbiev, Altınbek Alimov ve Talant Kadirov da programda bir konser verdi.