Cennet mekan...

Mübarek Ramazan ayındayız...
Oruç farizesini yerine getirirken, günahlarımızla sevaplarımızın bir vicdan muhasebesini yapmamızın, Yüce Allah’ın bahşettiği imkanlarla imsak ederken, âcizleri, yoksulları hatırlamanın zamanıdır...
Hazreti Peygamberimizin hayatından öğreneceğimiz çok şey var... En başta O’na, ümmetini cahiliye döneminin bâtıl inançlarından kurtarması için nazil olan Kur’an-ı Kerim’in,  İslamın şartlarının ve vecibelerının, bütün diğer semavi dinlerden daha mantıklı, daha makul olduğunu görüyoruz... Yüce Kitabımızın her sûresinde, her âyetinde, dinimizin yerine getirmemizi istediği her şartta bir önem, bir  mânâ var. Hiçbiri boş, şov ve şekilden ibaret değil!

***

Ben bunları düşündükçe, Atatürk milliyetçisi olduğum kadar, Müslüman olarak doğduğuma ve Müslüman olarak öleceğime şükürler ediyorum...

***

Başbakan Erdoğan da, dini bütün bir Müslümandır. Hem de İslamiyetin ilmini okumuştır. Kavlince,İslâmın bütün şart ve akîdelerine inanır... Elbette âhiret hayatına, Cennet’e ve Cehennem’e de inanır. Allah geçinden versin, emr-i Hakk vâki olduğunda, âhiret hayatında yaşayacakları Allah’ın takdirindedir.  Gerçek olan şudur ki, Mahkeme-i Kübrâ’da yani Hesap Günü geldiğinde, bu dünyadaki hayatının, yaptıklarının, sevap ve günahlarının hesabını vermek zorunda olacaktır. Şüphesiz bütün günahlarımızın kefareti, namaz kılmakla ve oruç tutmakla ödenemez...
Acaba Erdoğan şimdi, özellikle de bu mübarek gün ve gecelerde namaza dururken bir vicdan muhasebesi yapar mı?
 “Fahri savcısı”  olmakla övündüğü türlü davalarda, uydurma iddialarla tutuklanmış, aylarca ve hatta yıllarca geleceklerinin ne olacağını bilmeyerek  “tutsak” kalan askerlerin, ilim adamlarının ve gazetecilerin isyanlarını ve yıllarca onlardan ayrı kalan ailelerinin feryatlarını hiç duymaz mı?
Biraz dine imana gelinip, yargı paketiyle salıverilenlerle elbette bütün günahlar bitmedi. 
Ailelerin isyan sesleri, tutsaklardan hasta düşenlerin ıstırapları  ve feryatları bu dünyada duyulmasa bile, muhakkak âhirette, öteki dünyada duyulacaktır. Ve elbette bu seslerin sebep olacağı kabir azâbı, Silivri cehenneminden çok daha beter olacaktır... Unutmayalım, Mahkeme-i Kübra bizi bekliyor. En âdil, hiçbir baskı altında olmayan, kimsenin emrinden çekinmeyen savcı ve yargıçlar o İlâhi Mahkemede...  

***

Mübarek dinimizin çok güzel bir tarafı da  “bağışlayıcı” olmasıdır... Kim olurlarsa olsunlar, ne kadar günah ve suç işlemiş bulunurlarsa bulunsunlar, insanlar musalla taşından âhiret hayatına yolcu edilirlerken imam  “Merhumu nasıl bilirdiniz?..”  diye sorar. Ve cemaat,  “İyi biliriz” diyerek haklarını helâl ederler...
Bizlere de inancımız gereği Erdoğan’a,  “Allah günâhlarını affetsin” demek düşüyor!

***

William Shakespeare’den: “İnsanlar yaptıkları iyilikleri kendileriyle beraber götürür... Yaptıkları fenalıklar onlardan sonra da yaşar...”

Yazarın Diğer Yazıları