Çernobil Duası...

2015 Nobel edebiyat ödülünü kazanan Svetlana Aleksiyeviç'in "Belki de Kaybeden Zaman" adlı kitabından söz etmiştim birkaç ay önce. Gerçekten de ödüle layık bir kitaptı. Sovyetler Birliği'nin çöküşü öncesi ve sonrasına ilişkin son derece çarpıcı ve yakıcı öyküler, tanıklarının dilinden röportaj olarak aktarılmıştı bu kitapta edebi bir dil ve sürükleyici bir üslupla...

Aleksiyeviç'in bir başka kitabını geçtiğimiz hafta okuyup bitirdim. Kafka Yayınları arasından çıkan ve Aslı Takanay'ın Rusça'dan dilimize çevirdiği bu kitap "Çernobil Duası/Geleceğin Tarihi" adını taşıyor.

Çernobil... Patlayan ve çevresine radyasyon, ölüm ve dehşet saçan nükleer santralin adı. Nisan 1986'da daha Sovyetler Birliği ayakta iken patlamıştı Ukrayna toprakları içinde bulunan bu nükleer bela. Ve bu kitaptan anlıyoruz ki, Ukrayna'dan çok, yakın cumhuriyet, Belarusya'yı etkilemiş bu patlama.

Bu patlama sonrasında yapılan kurtarma ve santraldeki zararlı unsurları yok edebilme çalışmaları, bir savaştan çok kayıp verdirmiş Sovyet insanına, Hiroşima'dakiler kadar acılar yaşanmış kuşaklar boyu.

Önce kitaptan önemli bulduğum bazı bölümleri aktarayım, sonrasını sonra konuşalım:

-Doğada hiç yaşanmamış olaylar yaşanmış: Solucanlar derinlere dalıp kaybolmuşlar, suya varıp o suyu içmemiş inekler, kediler ölü fareleri yemekten kaçınmışlar, tavukların ibiği siyaha dönmüş kırmızıdan, peynir yapılamıyormuş, süt kesilmiyormuş doğrudan toza dönüşüyormuş. Azmanlaşmış kedi balıkları görülmüş, kuzular koyun boyutunu geçmiş... Ve leylaklar bile kokmaz olmuş.

-Radyasyonla mücadele uğruna büyük bir hayvan katliamı yapılmış güvenlik güçlerince.

-Patlama ilk olduğunda mücadele amacıyla helikopter ve uçaklardan kurşun levhalar atılmış, atılmış ya 2000 derecede buhar olup kaybolmuşlar, sonra kum ve dolomit atılmış.

-Şimdilerde, Çernobil santralindeki radyoaktif sızıntıyı boğmak için 150 metre yüksekliğinde çift katmanlı bir kaplama kabuk yapılıyor dünya ülkelerinin de yardımıyla, bu bir nükleer kemer oluyor; 18 bin ton metal kullanılacak bu yapımda.  

-Çernobil'in sözcük anlamı da çok ilginç, "Pelin" demek.

-Votka radyasyondan korunmanın en büyük ilacı olarak tespit edilmiş ve bundan yararlanılmış.

-Anüssüz ve vajinasız doğan çocuk... Yaşamış her şeye karşın, ona anüs ve vajina açılmış hastanede, fakat idrar üretimi tamamen durmuş bu operasyonlardan sonra, annesi feryat edip yardım dilemiş dünyadan...

-Hapishaneden kaçan bir mahkûm Çernobil'e doğru gider, sonra yakalarlar, öyle fena ışıldıyormuş ki üstü başı, radyasyon ölçüm teknisyenleri ölçüm yapmışlar, durum vahim, ne tekrar hapse atabilmişler, ne hastaneye yatırabilmişler ne de insanların yanına salabilmişler...

-Çernobil olayı bir sabotaj mıydı? 

-Büyücülerden, üfürükçülerden bile medet umulmuş radyoaktif ışınlardan kurtulmak uğruna, buna değgin de ilginç bir anekdot var bu kitapta.

Ve tartışmalar... Kimileri bütün nükleer santrallerin kapatılmasını ve nükleer üzerine çalışan bilim insanlarının yargılanmasını isterken, kimileri ise, dünyada ölüme neden olma açısından ilk sırayı nükleer santraller değil, motorlu taşıtların aldığını, neden bunlardan vazgeçmenin düşünülmediğini soruyorlar.

Ve bizim ülkemize Çernobil'i yaşayan ülke tarafından 2 adet nükleer santral yapılmakta.

Yazarın Diğer Yazıları