'Che abimiz olur!'

Che Guevara'nın (1928-1967. Asıl adı: Teniente Ernesto Guevara)  "eşkıyalığı" izafîdir... Meseleye nereden baktığınıza bağlıdır.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman yine "dangul dungul" desem ayıp olur, "düşünmeden" desem gençlik liderliğinden gelmiş, Kültür Bakanlığı koltuğunda oturmuş bir zat için uygun düşmez, "farklı" bir laf etti; Che Guevara'ya  "eşkıya" dedi. Gençlere öğüt verdi, "Kendi büyüklerinizin resimlerini taşıyın. Elin eşkıyasının resimlerini niye taşıyorsunuz ki..." demek istedi.

Acaba, Millî Mücadele'nin başkomutanı Mustafa Kemal'in meselâ kalpaklı resmi tişörtlere işlense ve giyilse, İsmail Kahraman ne derdi? İtiraz etmezdi ama hoşnutluk da duymazdı. O zihniyeti iyi bilirim. Resim kalpaklı da olsa, Mustafa Kemal'den, "Atatürk"e evrileceği endişesiyle, dudak bükerdi. Zaten Atatürk'ün hususiyetle üzerinde durduğu "laiklik"in Anayasa'dan çıkarılması gerektiğini söylemişti.

Şu gerçek ki, bir Türk'ün Che Guevara'yı örnek alması kabul edilemez. Che bizim hiçbir değerimizle ölçüştürülemez.

Rahmetli Mehmet Gül, milletvekilliği sırasında, bir grupla Küba'ya gitmişti. Yakınında olmayanlar bilmezler... Mehmet Gül'ün muzip tarafı vardır. (Laf aramızda, Bahçeli'yle belki tek uyum sağladığı nokta onun da arabeske düşkünlüğüdür. Sesi de vardı. Dar arkadaş grubunda ara ara arabesk söylerdi. Ben ise arabeske hiddetle ve şiddetle karşıyım. Ta lise yıllarından beri ona mutlaka müdahale ederdim.) Komünistlere karşı savaş veren ve kaç defa maşaların silâhlı saldırısından kurtulan Mehmet Gül, artık nostaljiden öte bir anlam taşımayan Che'nin alamet-i farikası şapkasını giymiş, bir taraftan da bozkurt işareti yapmış, bu "tenakuz" gazetelerimizde boy boy yayınlanmış, sol çarkı hâlâ döndürmek isteyenler, Mehmet Gül'ün muzipliğini ciddiye alıp kıskançlık krizlerine girmişlerdi.

ABD, bütün Latin Amerika'yı arka bahçesi yapmak istiyordu. Çok daha önce ise İspanyollar ve Portekizliler Latin Amerika'nın tek sahibi kendilerini görüyorlardı. Bir Simon Bolivar (1783-1830) çıktı, vuruşa vuruşa Venezuela'yı bağımsızlaştırdı. Sonra Büyük Kolombiya'yı kurdu; bu ülkeden altı devlet çıktı. Bolivar, hemen bütün Latin Amerika'nın ortak kahramanıdır.

(Benim büyük çocuğun çalışmaları Latin Amerika üzerine... Ta üniversite yıllarında yönlendirmemle dillerini öğrenmişti. Oralarda kaldı. ABD'nin bu ülkelerdeki rolünü de araştırdı. Şimdilik bu kadar bilgi. İleride çalışmalarından epey yararlanacağız.)

Eski Ak Parti bakanlarından tartışmalı isim Egemen Bağış, seçim çalışmaları sırasında bir dükkânda Che'nin fotoğrafını görmüş, "Rahmetli de yaşasaydı AKP'ye oy verirdi." demiş. Ne derece doğru bilmiyorum. Biri için "eşkıya", biri için "rahmetli"...

Şu gerçek ki, Che, Latin Amerika komünistlerinin kahramanı... Adam Arjantinli. Nerede bir komünist hareket var, o orada... Her inanmış komünist gibi çok zalim. "İnsanı verimli, şiddetli, seçici ve soğukkanlı bir öldürme makinesi hâline getiren etkili nefret devrim için çok gereklidir." demiştir. O, âdeta Stalin'in Latin Amerika uzantısı!

İsmail Kahraman'ın "eşkıya" sözü, turnusol kâğıdı oldu. Che'nin tesir dairesine girenler çıldırdılar. Hiç beklemediğiniz insanlar üstelik. Çok tehlikeli... Demek ki, "Che abimizdir!" diyenler, Marxist PKK ile topyekûn savaşta, bölücülerin yanında yer alacaklar. Ürkütücü!

Yazarın Diğer Yazıları