Che ve FETÖ'nün Karşılaştırmalı Zihniyet Analizi

Che ve FETÖ'nün Karşılaştırmalı Zihniyet Analizi
TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın Che Guevara çıkışından sonra tartışmalar devam ediyor. Kağan Dalkılıç, Che ve FETÖ arasındaki benzerlikleri “Karşılaştırmalı zihniyet analizi” kapsamında ele aldı. İşte o yazı…

KAĞAN DALKILIÇ / ANALİZ

“Milyonlarca atom bombası kurbanına mal olsa bile kurtuluş yolunda ilerlemeliyiz.” Bu sözler, Che Gueavara’ya ait şaşırmayın, devrim için her yolu mübah kılan zihinsel ve ruhsal arızanın ürünü bu sözler. 

Ne kadar tanıdık geldi değil mi, 15 Temmuz gecesinin ruhsal arızasıyla aynı temelden geliyor çünkü bu zihniyet.

Che hangi zihniyetle devrimi ve devrime giden tüm yolları meşrulaştırdıysa FETÖ de benzer bir zihniyetle kendi sosyal ve sessiz devrimine giden tüm yolları meşrulaştırdı.

“İnsanları idam mangasına göndermek için hukukî delil gereksizdir… Bu prosedürler modası geçmiş burjuvazi detaylarıdır. Bu bir devrim!” Bu sözler de Che’ye ait; devrim sonrasında muhalifleri temizlik için hukuku askıya aldı. FETÖ ise 15 Temmuz sonrası için bir muhalif temizlik hareketi planlamış ve idam listeleri ele geçmişti. Sanırım bu kadar örnek yeterli FETÖ ile CHE devriminin aynı sosyolojik patolojiden beslendiğini ortaya koymak için…

Kolektivizmden bahsediyorum aslında, veri kimlikleriyle konuşma sanatı. Yani bir inanç grubunu, bir etnisiteyi ya da bir mensubiyet halkasını tahakküm altına alıp, rahatlıkla sindirmenin yeni yöntemi…

Kolektif tüm ideolojiler toplumculuk yaparken bazı arızalarla karşılaşırlar; bu arızalar karşısında sağlıklı tavır alabilen yapılar kendini geleceğe taşıyarak cemiyetle barışık bir biçimde yoluna devam eder. Arızalar karşısında ahlaki bir çöküş üzerine kendi inşa edenler ise cemiyetle er ya da geç hesaplaşır. Patolojik bir şekilde büyük zararlar bırakarak cemiyetten yok olur.

DAVA ADI ALTINDA 6 BÜYÜK ARIZA

Birinci arıza; idealizme giden her yol meşrudur inancıdır. Dava en büyük kutsala dayandırılır ve karşısında cüzi olan hiçbir hakikat duramaz. Çünkü dava külli hakikat yerine konmuştur. Külli hakikatin temsilcisi olan bir idealizmin her türlü haksızlığa da günaha da zarara da adeta cennete giden yollar olarak kutsal bakılır. Dolayısıyla Che ve FETÖ dayandığı kutsalı hakikatin tek ve değişmez külli temsilcisi olarak gören bir zihniyetle; dünyada her şeyi hukuksuzca uygulamak mensupların boynunun borcudur. Che devrim için idamlar yaparken de FETÖ darbe gecesi sivil halkı katlederken de aynı idealizmin kör ettiği zihinlerin sonucudur. Asıl üzerinde durulması gereken de budur.

İkinci arıza; idealizmin toplumculuk inşa ederken bireyin iradesini elinden almasıdır. Aynı şekilde bireyin de iradesini teslim etmesidir. Bu idealizmin ahlaki çöküşü için büyük bir zemin teşkil eder. Çünkü tüm hareketler kendini pratik hayata geçirebilmek için bir takım hukuksuzlukları işlemek durumunda kalır, teorik idealizm pratiğe geçerken günlük hayatın eleğinden geçer, bireyin iradesinin yok edilişi ve sorgulanmayan bir hareket bu eleği imha eder. Teorik olan pratik hayata tüm hukuksuzlukları da içine alarak geçer. Oysa esas olan toplumculuk yaparken şahsiyetçilik ilkesidir. Şahsiyetse irade sahibi bireyin aklıyla sorgulayarak bir toplumculuğa omuz vermesidir. Che de FETÖ de bireylerin iradesini elinden alarak devrimlerini kolaylaştıracak zemini bulmuş ve fedailik ruhunu bu zemin üzerine inşa etmiştir.

Üçüncü arıza; idealist hareketler kendi iç asabiyesini içerisinde bulunduğu milli, dini ve insani asabiyeye önceler. Yani kutsanan hareketin menfaati ve dayanışması; milli, dini ve insi menfaatin önüne geçer. Bu durum hareketi; toplumun geri kalanını karşısına alan bir yapıyla cebri bir hesaplaşmaya mecbur bırakır. Hesaplaşma jakoben bir karakter alır yani tepeden inmeci bir anlayışla halktan kopar. Askeri bir militarizme bürünür. Cemiyetin bütününde bu azınlık harekete karşı psikolojik bir gerilim doğar. Kutsala dayanan hareketse kendini kutsadıkça toplumu küçümsemeye başlar, toplumun er ya da geç kendi çizgisine gelmek zorunluluğunu dayatır. Halka rağmen halk için arızalı anlayışı bu zihniyetin sonucudur. Che de FETÖ de aynı arızayla halka yaklaşmıştır.

Dördüncü arıza; idealizmin gerçekle bağının kopuşundadır. Gerçek hayat sağlıklı biçimde kavranamaz. Gerçeklikten kopan hareket mensuplarını bir hayalciliğe iter. Bu hayalciliğin kaynağı salt başarıdır. Başarısız bir hareket eğer ortada karşılıksız bir inanmışlık yoksa çözülür dağılır, oysa gerçeklikten kopan hareketler başarısızlığı da okuyamaz. Mensupları da okuyamaz ve başarı için giderek agresifleşir. Cebriliğe sarılır, militarist bir yapıya bürünür, devrim gibi meşru bir halk desteğini kaybederek gerçek dışılıkla bir soyut başarı dünyası inşa eder. Tüm hareketi bu başarıya kilitleyen hareket başarısızlıkla karşılaştığında artık çok geçtir. Hareket yıkılmış ve cemiyete büyük bir enkaz bırakmıştır. Çünkü yıkıma kadar gerçeği okuyup bir reformasyon inşa edemez, kutsalın büyüklüğü ona bu hata payını vermez. Hatasız bir hareket okumlaması hareketi çöküşe götürür. Cemiyet bu lokal hareketin hataları okuyamamasının bedelini ağır bir hesaplaşmayla öder. Che de FETÖ de milletlerine bu bedeli ödetmiştirve  bunun altında kendilerini hatasız olarak addetme patolojisi yatar.

 Beşinci arıza; mensubiyetin liyakatin yerini alması ve adaletin kaybolmasıdır. Hareketlerin kendi iç dayanışmasının sonucu, toplumun kalan kesimlerini devletten ve tüzel tüm kurumlardan izole etmesiyle başlar. İç dayanışmanın yüksekliği, devleti ve tüzel tüm kurumları; ancak bu kutsallığa sahip olanın yöneteceği arızasıyla liyakati gölgeler. Dolayısıyla kadro bulamayan çoğunluk bu harekete karşı nefret beslemeye başlar. Sonucu mensubiyetin ve katıksız idealizmin adaleti tahrip etmesiyle noktalanır. Toplumla hesaplaşmaya mecbur bir liyakatsizlik peydah olur. Che de FETÖ de aynı mensubiyetle hareket etmiş toplumda büyük bir arıza doğmuştur.

Altıncı arıza; mensuplarını bir ideal toplum ve ideal insanlık ile kutsal üzerinden afyon etmesidir. Afyona maruz kalan herkes birer cennet idealiyle dünyada cehennemi inşa eder. Her hareket kendi kutsalını en mükemmel olarak görerek devleti de toplumu da binlerce kutsalcıklar elinde oyuncak eder. Che de FETÖ de aynı yöntemle devleti tek bir gruba mahkum etmiştir.

Unutmamak gerekir ki dava ruhunun temeli şahsiyetçiliğe dayanır. Şahsiyet olamayan birey; liberalizm de devleti araçsallaştırır kendini kutsar devleti yokluğa götürür, komünizm de devletin karşısında bireyi hiçe sayar nesneleştirir, insanı olmayan ne toplum ne de devlet sağlıklı olamaz.