CHP'deki 'siyasî İslâmcı'

CHP'nin ruhuna uzak ama CHP'den milletvekili seçilmiş, hatta yönetime sokulmuş Prof. Dr. Mehmet Bekâroğlu CHP için bir rapor hazırlamış.

Raporu, "CHP ne yapması gerekir?"den ziyade, "CHP nerede hata yapıyor?" diye okumalıyız.

Rapor M. Bekâroğlu'nun, hissiyatına, dünya görüşüne göre tanzim edilmiş; CHP'nin asliyetine, çağın gereklerine dönmesi için değil...

CHP, çok yalpa yapmış, Mustafa Kemal'in çizgisinden bir hayli uzaklaşmıştır.

İsmet İnönü, "Ortanın solundayız!" demiş, İnönü'yü kongrede yenerek yerine geçen Bülent Ecevit, onun sözünü, "Solun kızılına kadar her rengine açık, ama 'muhafazakârlığın' her türlüsüne kapalı" anlamış, Türkiye'yi olmayacak badireye sürüklemişti. Hâlâ CHP içinde Ecevit'in ektikleri biçiliyor. Ecevit, partisinde bari bölücüleri uzak tutardı, şimdiki CHP'de ne ararsan var... CHP heyetlerinin son Güneydoğu raporlarına bir göz atın, dehşet... Sanki rapor Kandil'de yazılmış, heyettekiler de altına imza atmışlar!

M. Bekâroğlu'nu, Van'da Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde, daha politikaya atılmadan önce, bir sempozyumda dinlemiş, mesele PKK'nın faaliyetlerine gelince, duruşunu belirlemiş ve yıkıcılara kapı aralamış, bunu yaparken pek kişinin fark etmeyeceği üst perdeden konuşmuştu.

 Bu M. Bekâroğlu, CHP'ye "Türklük"ten vazgeçin, diye bir rapor hazırlayabiliyor. Zat-ı muhterem, "İslâmcılar"ın tipik örneğidir. Mustafa Kemal'in kurduğu bir partinin, Türklük zemininden başka bir zemin kabul etmesi mümkün değilken, içeri sızmış biri akıl veriyor: CHP, "Türk'süz" bir parti olmalı. Tipik "siyasî İslâmcı" kafası. M. Bekâroğlu raporunun başlığı düşündürücü: "Tarihî Dönüm Noktasında CHP".

Raporda mantıksız ve manasız değerlendirmeler yer alıyor: "Kürtler" diye bir ayrıma gitmiş ve "Kürtler oy vermemekte" demiştir. Etnisite üzerinden yapılan, dilimlemeye yol açacak değerlendirmelerin yeri çöp sepetidir aslında. "Kürtler" derken, ne yapmak gerekir ki, oy alınsın?! HDP gibi mi olmalı? Kandil  icazet mi vermeli? Diğer etnisiteler ne olacak? Onlar hangi partiye oy atıyorlar? Her birini adlandırdığımız zaman her birinin kendi partisi olmalı, değil mi?! 

Sık sık bir üst kimlikten bahsedilir. Türkiye'de yaşayan herkesin bir çatı adından... Anayasa'da da açık açık yazılıdır (66. madde.) Bu çatıyı çökertmek M. Bekâroğlu ve gibilerinin yaptıkları. Aklına getirmek istemediği, partinin genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Tuncelili (Sen "Dersimli" de, istersen!) Kategorik baktığın zaman "Zaza" veya "Kürt" görmek gerekir.

Adamın yazdıklarına bakın: "Türkiye'de Türkler ve Kürtlerin iki halk olarak birlikte nasıl yaşayacaklarının formülünü bulmak zorundayız."

Bekâroğlu! Bekâroğlu! PKK, formülü bulmuş... Sana iş düşmüyor.

Tartışılabilir, dikkate alınabilir, tespitleri elbette olacaktır. O kadar çürük içine, inandırıcı olmak için, bir iki sağlam ceviz atmalı değil mi?! Diyor ki: "İmama karşı öğretmen anlayışı terk edilmelidir. Türkiye'de solculuğun aynı zamanda Batıcılık olduğu, dinden uzaklaşma olduğu algısı yıkılmalıdır. Bunun için İslâm'ın mülkiyet, adalet, kul hakkı, alın teri gibi ilkeleri öne çıkarılmalıdır."

Raporun özü: "Türklük"ten çık!

Gerisi "dolgu malzemesi". At gitsin!

 

Yazarın Diğer Yazıları