CHP'nin kendi belediye başkanlarını tasfiye planı

Aynı gün gerçekleşen iki halk iradesinden söz edeceğim. İlkinin sonucu kolay alındı. İleri teknoloji kullanıldığı için kimin kazandığı çabuk belli oldu. O Ses Türkiye'den bahsettiğimi anlamışsınızdır. "Basit bir yarışma" deyip, geçmeyin. Bana CHP'deki durumu hatırlatıyor. Geçen yıl Dodan'la kazanılan birincilik bu sene de tekrarlanmak istendi. "Mezhep müzikleri" ön plana çıkarıldı. Türkiye'nin böylesi ortamında işin nereye gidebileceği hesaplanmadı. Birileri Gökhan Özoğuz'un iyi niyetini istismara kalktılar.

Son anda vatandaşın sağduyusu galebe çaldı ve Lütfiye Özipek adlı yarışmacı -üstelik bayan- şampiyon oldu. Biraz müzik bilgisi olanlar, bu kızın müthiş ses ve yorumunun hakkını verdiler. En güzel özelliklerinden biri her şarkıya ahenk katmasıydı. Bir yerde de Hadise'nin dileği gerçekleşti; "erkek egemenliği yıkıldı".

Sapmalar önlenmeli

En önemli tespitim ise bazı kafalar için olacak. İcra edilen müzik, tüm toplumu kucaklamalı. Sadece belli bir kesime hitap ediyorsa, yanlışlık var demektir. Bu yolda ısrar rap zorlamasından çok daha tehlikeli. Yarışma süreceğine göre organizasyona önemli görevler düşmekte. Birtakım "örtülü denetimler" şart oldu. Ben bunları yazayım da, Acun Medya dikkate alır ya da almaz, onların bileceği şey.

Her türlü ritüel, kendine özel mekanlarda sergilenmeli. Televizyonda değil. Doğru olan budur.

Öbür seçim

CHP Olağan Kongresi tamamladı. Genel başkanlığı ilk gün perçinleyen Kemal Kılıçdaroğlu, bizzat oluşturduğu çarşaf listesinde önemli delikler gördü. Başta paraşütle milletvekili yapıp, önemli görevler verdiği iki önemli isme epey çizik atıldı. Sezgin Tanrıkulu ile Mehmet Bekaroğlu öncelikli, toplam 9 "Kılıçdaroğlu yaması"nın tutmadığı anlaşıldı. Haluk Koç ve Selin Sayek Böke'nin topladığı müthiş oylar ise, CHP Genel Başkanı'na uyarı niteliğindedir.

Ya hedefteki başkanlar?

Gelelim Ana Muhalefet Partisindeki 2019 hazırlıklarına. Tamamen gözlemlerime dayanarak önemli açıklamalarda bulunmak istiyorum. CHP'yi yönetenler son andaki protest oyları görmezlerse ilçelerdeki durum parlak değil. Özellikle İstanbul'da birtakım CHP'li belediye başkanlarının yeniden aday gösterilmemesi planları hazır. Eğer bunu uygulamaya sokarlarsa, partinin ne hale geleceğini görmekten acizler. Kılıçdaroğlu ve ekibine tavsiyem bu yoldan vaz geçmeleri. Yoksa, tarihe "partiyi batırdı da gitti" şeklinde geçecektir. Bıraktık "megakenti alacağız" hayalini, kimi ilçeleri elleriyle Ak Parti'ye ikram etmiş olacaklar.

O günler

Yaşar Usluer dostumun yolladığı bir mesajı yayınlamak istiyorum. Aradan bir aya yakın süre geçse de hâlâ güncel. Yarın da geçerli olacak:

"12 Eylül öncesi biz -Adalet Partisi- mahalle delegelerini bile sandıklarda üyelerin oy kullanımıyla belirlerdik. Bu delegeler ilçe yönetimlerini seçerdi. İlçe yönetimine talip olan başkan adayları bu seçilmiş delegelerin içinden, yönetime girecekleri ve il yönetimini belirleyecek delegeleri yazardı.

İl yönetimine aday olan başkan adayları da, il delegelerinin arasından il yönetimini ve genel merkez delegelerini yazardı. Yani mahalle delegeleri ilçe, il ve genel merkez için yine seçimle gelirlerdi. Bundan ayrı, belediye başkan adayları, belediye meclis ve il genel meclisi adaylarını da üye veya delege bazında ön seçimle belirlerdik. 12 Eylül sonrası aynı sistemi devam ettirmek istedik. 1-2 dönem başardık ama Özal/ANAP ilçe, il, genel merkez delegelerini, belediye başkanı, milletvekili, belediye meclisi ve il genel meclisi adaylarını masa başında seçtiği için mahallelere kurduğumuz sandıklarda oy kullanacak üye bulamadık. Arabayla bile getiremedik. 'Özal/ANAP masa başında seçiyor, siz de aynı yolu tercih edin' dediler. Adalet/demokrasi böyle bozuldu. CHP, 'belediye ve milletvekili seçimlerinde kimi illerde ön seçim yapıyoruz' dese bile bu gerçek değil. Her şeyi belirleyecek delegeleri masa başında yazıyorlar. Maddi açıdan güçlü olanın delegesi de çok güçlü oluyor. İstediğini seçtiriyorlar.

İstanbul İl Başkanının seçimi de masa başı delegelerinin oylarıyla gerçekleşti. 'Mahalle bazında üyelerle delege seçimi yaptık' dense de bunun gerçek olmadığı ortada. Gelenler bir etnik grubun üyeleri. Verdikleri oyların da kime gittiği belli."

...

Usluer'e ÖZEL NOT: Geçenlerde sözünü ettiği Ünlü Baba'nın ismi Çayırovalı Osman'dır. Yeri geldi, bilgilendirmek istedim.

...

GANİ MÜJDE'yi atlamayayım: Gelen yoğun mesajlar arasında bir tanesi çok önemli. Fener-Balat hattından bahsederken "Beni oralarda tekrar yaşattığın için sağ ol" deyişi içimi ısıttı. Bugünün Mizah Ustası o zamanlar Küçük Gani idi. Yani gerçek hemşerimdir. Yine de öyle...

Yazarın Diğer Yazıları