Çiçek gibi cumhurbaşkanı!

21. yüzyılın en büyük maden faciasının ardından iktidar odakları arasındaki savrulmanın Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine de yansıyacağı görülüyor! Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresi dahi “Köşk’e çıksın, partinin başında kalsın” ikilemi yaşıyor! Erdoğan sonrasını hedef alan çatışma sadece parti içinde kalmıyor, muhalefeti dahi girdaba sürüklüyor! CHP’de Faruk Loğoğlu’nun kendi partisine rağmen, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu eleştirip Tayyip Erdoğan’ın safında yer alması, Devlet Bahçeli’nin ise madenlerden sorumlu Enerji Bakanı Taner Yıldız’a teşekkür etmesi ülkemizdeki siyasetin fıtratına uymayan gelişmeler!
Dış politika da seçim atmosferinden etkileniyor. Yandaş medya Almanya düşmanlığını manşetlerine taşıyor. Sorun yalnızca Erdoğan’ın Köln mitinginde “trafiğin sıkışması” ile sınırlı değil, devlet söylem değiştirdi; İsrail’le ilişkiler iyileştirilirken Almanya “büyük şeytan” olarak ilan ediliyor! Devletin içinden de çatırtılar yükseliyor! Dışişleri Bakanlığı’ndaki dinleme skandalında ortaya dökülen konuşma metinlerinde devlet krizi yaşandığı vurgulanıyordu! Hükümetin yasal yetkilerini artırdığı MİT, fiilen devletin diğer istihbarat kurumlarını kontrolüne alırken, hükümet sözcüsü medyada TSK’yı yıpratmaya yönelik haberler 8 sütuna manşet kullanıyor. ABD-Türkiye ortaklığı ile Suriye’ye gönderilen MİT TIR’larını durduran 13 Jandarma personelinin müebbet hapis istemiyle yargılandığını hatırlatalım! 
Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Gül ile arasının eskisi gibi olmadığı artık bir sır değil! Erdoğan’ın sosyal medyayı yasaklaması ve her eylemli tepkinin ardında “dış güçleri” işaret eden söylemini Gül, “Üçüncü Dünya ülkesi değiliz” şeklinde eleştirmişti. Dışarıda, bunun sadece iç politika hamlesi olarak görülmediğini kaydetmek gerekiyor. Hatta Gül’ün, planlı Çin ziyaretine gazeteci çağırmaktan vazgeçmesi, “Cumhurbaşkanının da kaseti var” diyen Erdoğan’ın aleyhine konuşmaktan çekinmesine bağlanıyor. Doğrusu yanlışı bir yana, başkent kulisleri Cumhurbaşkanı ve Başbakanın arasının iyice açıldığı, Gül’ün ayrı bir siyasi oluşuma yöneldiği iddialarıyla çalkalanıyor. 
Erdoğan, Köşk adaylığı konusunda nihai sözünü anketlere göre söyleyecektir! Soma’nın ‘negatif’ etkisi kırılmadan da anketlerdeki puanı yükselmeyecektir. Eğer birkaç hafta sonra oyunun yüzde 50’yi aşamadığını yani birinci turda seçilemeyeceğini öngörürse durum değişir ve kamuoyunu ters köşeye yatırarak bir başkasını aday gösterebilir. Kendisi de 3 dönem şartını “bizi bırakma” mitingleri eşliğinde değiştirip başkanlığını sürdürür! AKP seçmenine en sempatik gelen aday ise mevcut Cumhurbaşkanı’dır. Ancak Efkan-Hakan ikilisinin Gül’ü istemediği, yanlarına Beşir Atalay’ı da aldığı konuşulmaktadır. Muhtemel adaylardan Ahmet Davutoğlu dış politikadaki başarısızlığı ve Bülent Arınç özgül ağırlığını koruyamadığı için yarıştaki ağırlığını epeyce yitirmiştir. Mehmet Ali Şahin veya diğer başkan yardımcılarının veyahut bir kadın adayın da parti tabanında benimsenmesi zor görülmektedir.
Aslında iktidar partisinin elindeki en önemli kozlardan birisi Cemil Çiçek’tir! Her ne kadar yeni anayasa çalışmalarında başarısız olsa da CHP ve MHP hatta BDP milletvekilleri üzerinde bir ağırlığı vardır. Protokolde ‘1 Numaralı’ plakanın sahibi Çiçek’in siyasetin doğası gereği devletin ‘1 Numaralı’ koltuğuna oturmak istediği de öteden beri bilinmektedir. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili sarf ettiği “ters köşe olabilirsiniz” sözlerini Radikal’den Ömer Şahin’e değerlendiren Çiçek, “Günü gelsin. Ramazan ayı gelmeden nafile oruç tutarım da Ramazan orucu tutmam” cevabını vermişti. Bu arada Cumhurbaşkanlığı adaylık başvurusunun Ramazan’ın ikinci günü (29 Haziran) başlayacağını 3 Temmuz’da sona ereceğini de hatırlatalım!
Belki bu ihtimal dolayısıyla Çiçek’in adı yıpratılmak istenmektedir. Hükümete yakın gazetecilerden Abdulkadir Selvi köşesinde, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in çatı aday turuna çıkan Devlet Bahçeli’ye Abdullah Gül ve Cemil Çiçek’i önerdiği kulis bilgisini yazdı. Selvi,  “Bir bölen’in AK Parti içine atmak istediği fitne olarak gördüm” diyor. Ancak Çiçek’in muhalefetin de desteğini alacak bir aday olması Erdoğan sonrasını tanzim etmek isteyenlerin işine gelmiyor. Adı AKP tabanının sevmediği Demirel’in ağzından açıklanınca da aday olarak haliyle değersizleşiyor!
Cemil Çiçek, bugünkü sistemi, “GDO’su bozuk bir demokrasi oyunu sahneye konuluyor. Böyle bir sistemin dünyada örneği yok... Yetkili ama hiçbir sorumluluğu olmayan bir cumhurbaşkanı. Buna karşın halkın seçtiği, parlamentonun çoğunluğunu almış bir başbakan olacak. Yetkili ve sorumsuz bir cumhurbaşkanı ile etkili bir başbakan arasındaki ilişki nasıl olacak”  diyerek sorguluyor. Sistemin sorunlarını yakından bilen biri olarak Çiçek’in kendi partisinde karşılığı nasıldır bilmem ama muhalefetin de destekleyebileceği bir aday olarak öne çıkabilir!

 

Yazarın Diğer Yazıları