Emekli maaşı ile yaşama mucizesi

Emekli maaşı ile yaşama mucizesi
Yılların emeklerine karşılık aldıkları cüzi maaşlarla hayata tutunmaya çalışan emekliler aç kalmadıklarına şükrediyor

Vay benim emeklerIm!

Haber: Salim Yavaşoğlu

Maaşların üçte biri 
faturalara gidiyor

Türkiye’deki 11 milyon emeklinin 8 milyonu aldıkları 1000 TL’nin altında maaşla açlık sınırının altında yaşama mücadelesi veriyor. Emeklilerin maaşlarının üçte biri elektrik, su, doğal gaz, telefon gibi faturaları ödemeye gidiyor. Emekliler kahvaltıda zeytini sayarak yiyor, sofralarından makarna eksik olmuyor.

Tek lüksleri akraba düğünlerine gitmek

Pek çoğu ayda bir defa bir kilo kıyma alabiliyor. Mecbur olmadıkça bulunduğu semtten dışarı adım atmıyor ve gideceği yere yaya gidiyor. Giyim, kuşamı en ucuz yerden temin ediyor. Tek eğlenceleri eş, dost ve akraba düğünleri oluyor. Büyük bir masraf çıkınca bankadan ihtiyaç kredisi çekiyor. 

Türkiye’de emekli maaşları ile yaşamak adeta mucize. Zeytini sayarak yiyorlar, çorba, pilav ve makarnaya talim ediyorlar. Yaşadıkları semtlerden dışarı çıkmıyorlar.

Emeklilerin maaşlarının üçte biri elektrik, su, doğal gaz, telefon gibi faturaları ödemeye gidiyor.  Emekliler kahvaltıda zeytini sayarak yiyor. Öğlen, akşam yemeklerinde çorba, pilav ve makarna gibi yiyeceklere talim ediyor. Ayda bir defa et alıyor, o da bir kilo kıyma.  Bulunduğu semtten dışarı adım atmıyor ve gideceği yerlere yaya gidiyor. Giyim, kuşamı en ucuz yerlerden temin ediyor. Tek eğlenceleri eş, dost ve akraba düğünleri oluyor. Büyük bir masraf çıktığında bankadan ihtiyaç kredisi çekiyor. Kredi faiz kıskacına yakalanan emekli bir daha da bu tuzaktan kurtulamıyor. Kredi taksit borcu bittiğinde tekrar kredi çekmek zorunda kalıyor. Bu kısır döngü böyle devam ediyor. Türkiye’deki 11 milyon emeklinin 8 milyonunun maaşı bin liranın altında.

Geçim diye bir şey yok

Türkiye’de emeklilerin nasıl yaşadığını öğrenmek için Paşabahçe Tekel Fabrikası’ndan 1995 yılında emekli olan Salim Yılmaz ile görüştük. Salim Yılmaz Beykoz Paşabahçe sırtlarında Sazlıdere’deki kendi evinde eşi Güler Yılmaz ile birlikte yaşıyor. Yakında oturan kızlarının çocuğuna bakıyorlar. Salim Yılmaz’ın 1383 lira olan maaşı 250 liralık intibak zammı ile 1633 liraya yükselmiş. Nasıl geçindiklerini sorduğumuzda “Ne geçimi, geçim diye bir şey yok. Hayat pahalı, bu şekilde yaşamak bitik bir yaşamak. Vatandaş inim, inim inliyor. Bir pazara gidiyorsun domatesi, biberi 60-70 liradan aşağı dönemiyorsun” yanıtını verdi.

Dolaşıp eve geliyorum

Salim Yılmaz, aybaşını zor getirdiklerini belirterek, “Ortada geçinme diye bir şey yok. Gezme yok, bir şey yok. Sabah kalkıp çarşıya iniyorum, dolaşıp eve geliyorum. Her şeyden feragat ediyorsun. Bazen kahvede bir çay içiyorum. Bazı emekliler hiç kahveye de gitmiyor. Yediğimiz içtiğimiz çorba. Kahvaltıda 2-3 dilim ekmek, peynir ve zeytin yiyoruz. Paşabahçe merkezine 2 kilometre uzak olan evimden çarşıya yürüyerek gidiyorum. Ama baypas olduğumdan beri yokuşu çıkamadığım için dönüşte 6 lira vererek taksiye biniyorum. Eşim evde toruna bakıyor. Genelde aşağı inmiyor, sadece gerektiği zaman aşağı iniyor” dedi. Yılmaz, kışın mecburen doğal gazı yaktıklarını söyleyerek, “Kış günleri 250-300 lira doğal gaz ödüyoruz. Elektrik aylık 115 lira. Baypas olduğum için su indirimli. Ama ayda 40-50 lira su parası geliyor. Benim ve eşimin birer cep telefonu var. 23’er liradan 46 lira telefona ödüyoruz. Ev telefonunu ise kapattırdım. Bu faturaların aylık toplamı 511 bin lira. Yani maaşın üçte biri faturalara gidiyor. Ben 5 yıldır araştırıyorum. Evi güneş enerjisine döndüreceğim. Elektrik faturası ödemekten bıktım çünkü. PERPA’da bir adamla konuştum, pazarlık halindeyim. Herkese de tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu.

Aylık kahvaltı 248 lira

Yılmaz, nasıl beslendiklerini ise şöyle anlattı: “ Sabah kahvaltısında eşimle birlikte 2’şer 3’er dilim ekmek yiyoruz. Yani bir ekmek. Fiyatı 1 lira 25 kuruş. 150 gram peynir tüketiyoruz. Peynirin kilosu 20 lira. 150 gramı 3 lira. Kişi başına 9-10 tane zeytin yiyoruz. Zeytinin kilosu 22 lira. Yarım kilo zeytin alıyorum, bir hafta yetmiyor. 100 gram zeytin 2 lira 20 kuruş. İkişer çay içiyoruz. Çay hariç sabah kahvaltısı 6 lira 45 kuruş. Ayda 195 lira yapıyor. Ayda 2 kilo çay alıyorum. 20’şerden 40 lira. Şekeri var. Şekerin kilosu 3 lira 25 kuruş. Ayda 4 kilo şeker gidiyor, 13 lira. Çay,şeker, peynir, zeytin ekmek aylık kahvaltı gideri 248 lira.”

Pazara ayda 400 lira

Yılmaz, öğlen yemeğinde genelde çorba, pilav ve makarna gibi yiyecekler yediklerini belirterek, “Akşam gene çorba, pilav ve makarna. Et eve ayda bir sefer giriyor. Ayda 1 kilo kıyma alıyoruz. Azar, azar yemeklere koyuyoruz, köfte yapıyor. Sebze, meyveyi pazardan alıyoruz. 2 kilo domates alıyorum, bir hafta yetmiyor. Haftada iki kere pazara gidiyorum. 50’şerden 100 lira. Ayda 400 lira pazara gidiyor. Market alışverişleri var. Temizlik malzemesi, pirinç, fasulye, nohut. Ayda 100 liradan fazla da buraya gidiyor. Eşim günde 1 pakete yakın sigara içiyor. Başka da masrafı yok. Taksi paralarını da eklediğimde ay sonunda elde para kalmıyor” açıklamasını yaptı.

Sürekli ihtiyaç kredisi

Yılmaz, maaş aldığı bankanın kendisine zorla kredi kartı verdiğini anlatarak,  şöyle konuştu: “Ama kullanmıyorum. Sadece buzdolabı gibi ev aleti aldığımda mecburen bir kere kullanıyorum. Bankadan sürekli ihtiyaç kredisi çekiyorum. Bir kere çektin mi bir daha kurtulamıyorsun. Ayda 200 lira ödüyorum. O bitince tekrar çekiyorum. Cebimde aylık olarak 50 lira ile dolaşıyorum. Paşabahçe’den dışarı çıkmıyoruz. Senede bir kere 10 günlüğüne memleketimiz Ordu’nun Mesudiye ilçesine gidiyoruz.”

 

Bizlerin eğlencesi akraba düğünleri

Yılmaz, eğlence ve kültür sanat faaliyetlerini sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Düğünler oluyor. mecburen gideceksin değil mi? Eş, dost, konu, komşu yakan akraba düğünleri. Bir çeyrek altın taksan 100 lira. (Şu anda çeyrek altın 170 lira-çoktan beri almamış.) Eğlence, meğlence yok. ne eğlencesi? Ayda 45-50 lira gazete vesaire masrafımız var. Sağa sola, komşuya gitmek öldü. Elin boş gidilmiyor. Bütün bağlar koptu. Zaten iktidarın istediği de bu. İnsanlar arasındaki yakın bağların kopmasını istiyorlar. Bu da oldu.” Yılmaz, giyim-kuşam ihtiyaçlarını en ucuzu neredeyse oradan karşıladıklarını anlatarak, “Giyim-kuşam, iç çamaşırı, ayakkabı hem hanımın hem benim senelik 500 lira. Genelde Mahmutpaşa’daki toptancılardan alıyoruz. Emekliye çeşitli vaatlerde bulunan siyasiler önce emekliler geçinebilecekleri gerçek rakamları bulsunlar. Ona göre vaatlerini yapsınlar. Kira veren var, vermeyen var. Kira veren emeklinin zaten hiç yaşama şansı yok. Ben kira veriyor olsam her gün adam vurmam lazım” şeklinde konuştu.

Hastalık endişesi

Yılmaz, eşi veya kendisi hastalanacak diye endişelendiğini belirterek, “Hastan olsa cebinde onu acilen hastaneye  götürecek taksi paran olmayabiliyor. Özele gitsen gidemiyorsun. Bende hem şeker hem de tansiyon var. Sürekli ilaç kullanmak zorundayım. İlaç yazdırıyoruz. Hem eczaneye fark ödüyoruz hem de maaşımızdan kesiliyor. Emeklilerin durumu çok zor” diyerek sözlerini tamamladı.

 

3-006.jpg