Çığ geliyor...

Ülkemizin geçirdiği sıkıntılı bu süreçte, ileri sürülen bir kısım fikirlerle ayrışmanın hızlandırılmaya çalıştırıldığı ve ötekileştirmelerin hız kazanması üzerine bizim de söyleyeceklerimiz var diyen öğretmenlerimiz, yurdun dört bir köşesinden Ankara’ya gelerek, Avrasya Eğitimciler Derneği’nin öncülüğünde 1-3 Şubat tarihleri arasında yaptıkları toplantıda istişarelerde bulunmuşlardır. Ayrıca bu vesileyle derneklerinin genel kurulunu da yapmışlardır.
Yapılan bu toplantıya derneğin de bağlı olduğu federasyonun Genel Başkanı olarak davetli olmam münasebetiyle, katılımcılarla görüşlerimi paylaşma fırsatı buldum. Konuşmama tarihte bir gezintiyle başlayarak, bin yıldır yaşadığımız bu topraklarda bugüne kadar yaşanmış önemli olaylarla ilgili örnekler verdim. Zaman zaman bir kısım güçler tarafından gelmiş olduğumuz Türkistan’a gerisin geriye nasıl ve niçin gönderilmeye çalışıldığımızı, bunları yapabilmek için, içimizdeki bir kısım hainlerin kullanışını ve özelliklede son zamanlarda Türküm demenin ırkçılık suçu olduğu yaftası boynumuza asılarak üzerimizde baskıların oluşturulduğunu anlattım. 
Devamla, adı Milli Eğitim Bakanlığı olan kuruluşun, millilikten nasıl uzaklaştırıldığını, uygulanan günlük politikalar ve ideolojik kararlarla oluşturulan eğitim anlayışları sonucu ülkemiz geleceğinin pek de parlak olmadığını söyleyerek; bu çıkmazdan kurtulmak adına, eğitimciler olarak bizlere büyük görevler düştüğünü, bize düşen bu sorumluluklardan kaçmamız durumunda geleceğimizin kararacağı nedeniyle, belki de varlığımızı birilerinin hâkimiyetine bırakmak zorunda kalacağımızı beyanla, bizden sonraki nesillere karşı vebal altında olduğumuzu söyleme fırsatı buldum.
Toplantıya konuk olarak katılan Gagavuz Türklerinden öğretim üyesi ve aynı zamanda dil bilimci olan Gülsüm Hanım, Moldova’daki konumları ile ilgili bilgilendirmede bulundu. Konuşmalarındaki, en can alıcı nokta ise “Bulgaristan’da yaşayan Gagavuz Türklerine baskı yapıldığı ve yok sayıldıkları”nın yanında, diğer bir sözü de “sizin komünistlerinizle bizim komünistlerimiz çok farklı” demesi oldu.
Ülkenin dört bir yanından toplantıya katılan temsilciler ise üniter yapının korunması ve Türkçenin güçlendirilerek var olması konusunda gerekenlerin mutlak yapılması için görüş birliğinde oldukları gerçeğini paylaştılar. Bunun içindir ki, Avrasya Eğitimciler Derneği’nin varlığının kendileri için bir ışık ve bir rehber olduğunu ifade ettiler.
Ayrıca küreselleşen dünyada sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerinin arttığı da ifade edilerek, Türklerin kendi aralarında oluşturduğu Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Federasyonu’nu oluşturmalarının da bir şans olduğunu, bu kuruluşumuzla, yıllardır ayrılık acısı çektiğimiz karındaşlarımızla da bir araya gelme şansını yakaladıklarını belirttiler.
Yapılan bu toplantının son günü derneğin genel kurulunu da yaparak varlık ve bütünlüklerini bir kez daha kamuoyuna ilan etmişlerdir. Görevi devralan Bahattin Ergezer Bey ise eğitimcilerin söylemlerinin tamamına katıldığını söyleyerek, dile getirilen konuların en güzelini yapma gayreti içerisinde olacakları sözünü vermiştir.
İdeoloji bezirgânları, bölücüler, duyarsızlar ve görevlendirilenler; unuttuğunuz ise kartopunun çığa dönüştüğüdür. O çığ ki düştüğü yerdeki taşı, çakılı, çalıyı ve çırpıyı sürükleyip bir yerde toplayarak oluşan o pisliğin üzerini örtüp gereken temizliği yapmasıdır. İşte 1-3 Şubat tarihinde Ankara’da toplanan bu grup büyüyerek o çığı oluşturmak üzeredir. Oluşmakta olan bu çığ ise ülkenin geleceğine konulan ipotek bariyerlerini yıkarak bir daha kullanılamaz şekilde bertaraf edecektir.
Güzeli, doğruyu öğreten ve peygamber mesleğini icra eden, ülkesini milletini sevip değerlerine bağlı olan tüm öğretmenleri bu güzel kuruluşa üye olmaya ve destek vermeye çağırıyorum. Şimdi bu görevi yapmayacaksan yarınlarda istesen de yapamayacağını bilmen gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları