"Çocuk" Bakanlığı kurulamaz mıydı!

Yazıda isim kullanmayacağım çünkü işin sonunda adı dolaşıma sokulan o küçücük, savunmasız bebek dışında kimseye bir şey olmayacağını öngörecek kadar tecrübe edindik artık bu ülkede.

***

Biri var; "baba" olduğu iddiasında...

Biri var; "anne" olduğu iddiasında...

Bir de "üvey baba" var, hikâyenin "iddia olunan sapığı" o da...

***

"Baba" olduğu iddiasındaki kişi, zamanında, "anne" olduğu iddiasındaki kişiden -çok affedersiniz- çocuk yapmayı becermiş ama evlenmeyi becerememiş. Bu nedenle "imam nikahlı eski eş(!)" diye anılıyor "anne" olduğu iddiasındaki kişi...

Gel zaman git zaman...

"İmam nikahlı eski eş", başka biriyle evlenmiş -o da imam nikahıyla mı, resmi nikahla mı bildirilmiyor konuya dair paylaşımlarda-.

İddialar doğruysa, "anne" olduğu iddiasındaki kişinin evlendiği "iddia olunan sapık" kişi, 2,5 yaşındaki üvey oğlunu taciz ediyor, "baba" olduğu iddiasındaki kişiyi de tacizlerini daha ileri götürmekle tehdit ediyormuş.

***

"Baba" olduğu iddiasındaki kişi, "anne" olduğu iddiasındaki kişi ve "iddia olunan sapık"la mesajlaşmalarını yayımladı sosyal medyada;

Allah düşmanımın başına vermesin...

İğrenç, rezil, korkunç...

"İddia olunan sapık" üvey oğluna dair fantezilerini paylaşıyor "baba" olduğu iddiasındaki kişiyle;

Kusunç!

***

"Baba" olduğu iddiasındaki kişi durumu bütün mercilerle paylaştığını ve fakat kimsenin kılını kıpırdatmadığını, mahkemenin de 90 gün sonraya gün verdiğini söylüyor;

İddialar doğruysa değil 90 gün, "iddia olunan sapık"la aynı çatı altında geçirdiği 9 saniye bile "hayati tehdit" o bebek için oysa...

***

Kamuoyu tepkisinin odağında "anne" olduğu iddiasındaki kişi var; oğlunu nasıl o sapığın elinde bırakır diye...

Olay, "baba" olduğunu iddia eden kişinin yansıttığı gibiyse, doğru da... Lanet olsun öyle anneye, anneliğe... "Devlet" bir gün bile bırakmamalı o biçareyi onun elinde...

Gelin görün ki, yüzeysel olarak bakınca "oğlunu kurtarmak için mücadele eden, feryat eden acılı baba" gibi görünen "baba" olduğu iddiasındaki kişinin de bir duyarlılık abidesi olduğunu söylemek zor bence...

Evladının bütün kimlik bilgilerini afişe ederken duyurmazdı "tacize uğradığını" o sabinin geleceğini azıcık düşün(ebil)se!

-Polis bir de- böyle yaparak başka sapıklara adres gösterdiğini, evladını doğal hedef haline getirdiğini, bugün pervasızca yaydığı her bir bilginin yarın o çocuğun hayatını cehenneme çeviren birer tuğlaya dönüşeceğini hesap ederdi!

***

Gelelim, "iddialar yalansa" kısmına...

O zaman da lanet olsun öyle babaya öyle babalığa...

***

Her durumda...

Ya annesinden, ya babasından ya da her ikisinden birden korunmaya muhtaç bir bebek var ortada...

Ve korumaya dönük en ufak çaba yok görebildiğimiz kadarıyla...

Keza; Orhan Bursalı dün Cumhuriyet'te sayıları açıkladı, binlerce "kayıp çocuk"...

Dilendirilenler, hırsızlık, yankesicilik, torbacılık ve hatta cinayet için kullanılanlar...

Fuhuş yaptırılanlar, mal gibi elden ele satılanlar...

Sokağa atılanlar...

Evinde bile güvende olmayanlar...

-Bir çocuk öylesi bir nefreti hak edecek ne yapmış olabilir- akıl almaz bir hunharlıkla katledilenler...

Bu tablo da en az Çin Seddi'nin nerede olduğunu bilmeyen üniversite mezunları kadar ciddi(!) bir memleket meselesi değil mi!

***

Diyeceğim şu ki;

Apayrı politikalar geliştirilmeye muhtaç haldeki "kadın"ı "Aile Bakanlığı"nın içinde eritmek, "Aile"yi de alakasız şekilde "Çalışma Bakanlığı"na iliştirmek yerine, "aile" kurumunun "dokunulmazlığını" kaldıracak, içinde olup bitenler yüzleşip, mücadele iradesi gösterebilecek bir yapılanmaya gidilemez miydi?

Ve bu bağlamda, mesela bir "Çocuk Bakanlığı" kurulamaz mıydı!

Çok mu zordu?

Değmez miydi?

***

Ya Gargamel'e benzetselerdi...

-------

Çin, Winnie the Pooh'tan sonra serinin yeni uyarlaması olan Christopher Robin filminin gösterimini de yasaklamış.

Sebep:

"Winnie ile Devlet Başkanı Şi Cinping arasındaki fiziksel benzerlik"miş.

Ne alakası var acaba?

Bence, Şi'den ziyade "Benim dünyalar sevimlisi Winnie'me hakarettir" diye, Winnie'nin yaratıcısı AA. Milne'nin tepki göstermesi gerekirdi bu benzetmeye!

İddia o ki, Şi, Çinli muhaliflerin -Çin'de bile "muhalif" diye bir organizma yaşayabiliyormuş demek ki- hükümeti eleştirirken Winnie figürleri kullanmasından rahatsız olmuş...

Bir insan, Winnie kadar tontiş, minnoş, şekerpare bir karakter üzerinden ne kadar kötü gösterilebilir ki;

Şi, yasaklamak yerine Winnie'ye benzetildiğine şükretmeliydi; ya muhalifler onu Gargamel'le, Yosamite Sam'le, Shredder'la, Avarel'le filan özdeşleştirseydi!

***

Ya ne olacağıdı!

----

TSK'da kripto FETÖ'cülerin görevlerini korurken, FETÖ'ye direnenlerin ise tasfiye edildiğini ileri süren Yeni Şafak'taki "meçhul muhabir/editör" kardeş bir gün "büyük resmi" anlatabilme cesareti de gösterebilirse, herkes "FETÖ'ye ne istedilerse veren" ve uluslararası alanda -suç ortaklarını itirafları halinde olabilecekleri düşününce- ipleri bir anlamda "FETÖ"cülerin elinde olan iktidarlardan başka türlüsünün beklenemeyeceğini idrak eder herhalde!

***

GÜNÜN SÖZÜ

----

Hatay'da zeytin ve ceviz, Malatya'da tütün, kayısı ekmek yasak. Düşman olsa halkına bunu yapmaz. Zeytin ülkesinde ithalata, tütün ülkesinde uzun Marlboro'ya devam. Yerli ve millî olmak da bunu gerektirir. Erk Acarer

Yazarın Diğer Yazıları