Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Çocuklarımız Geleceğimiz...

Sevgili okuyucularım, bu hafta yüreğimdekileri hem bir yazar hem de eğitim çağında çocuğu olan bir anne olarak paylaşmak istedim. 2007-2008 Eğitim ve Öğretim Yılının startı verileli yaklaşık iki hafta oldu. İlköğretim ve liselerde okuyan 15 milyon öğrenci ile 600 bin öğretmenimiz 3 aylık yaz tatilinin ardından ders başı yaptılar. Böylece eğitim ve öğretim sektöründe hareketli bir sezona daha girildi. Tüm çocuklu ailelerde yaşanan okul telaşı doğal olarak bizim evde de yaşandı. Defter, kitap, yeni forma, servis aracı, etüt hazırlığı derken ilk iki haftayı geride bıraktık bile.
Ama önümüzde biz velileri kaygılandıran çok önemli şeyler var; neler mi bunlar; kaliteli eğitim, kaliteli bir gelecek ve çocuklarımızın güvenliği kaygısı... Bu endişeler ben ve benim gibi tüm annelerin, velilerin müşterek sorunu. Bu tür olayların hiç yaşanmadığı, çocuklarımızın gelecek kaygısı duymadığı bir geleceği özlüyorum.

Özellikle son yıllarda büyük kentlerde yaşanan okullardaki şiddet olayları ve zararlı madde alışkanlıkları, ailelilerin bu kaygılarını, endişelerini daha da artırıyor. Bizlerin çocukluğumuzda yararlanamadığımız bilgisayar, cep telefonu gibi teknolojik harikalar şimdiki gençlere yararları kadar zararlarını da beraberinde getiriyor.

Bizler fasulye sayıp iplere taktığımız harflerle hece kurmayı öğrenirken, bugünün çocukları tepegöz sistemlerle ve bilgisayarlarla eğitim alıyorlar. Teknoloji iyiye hizmet ettiğinde de şiddete dönüşüyor. Kendi çocukluğumuzla karşılaştırdığımızda hayatımızın en güzel günlerini geçirdiğimiz okullarımızda bugün gittikçe artan olayların yaşanıyor olması gerçekten düşündürücü. İşte bu yüzden çocuklarımızın bu nimetlerden ne kadar doğru yararlandığını izlemeliyiz. Gençler bilgisayar, televizyon, VCD, DVD derken okumak yerine eğlence ve görselliğe hatta bilgisayarlar aracılığıyla vurdulu -kırdılı oyunlara yöneliyorlar. Özellikle okullarda yaşanan sorunların başında internet kafelerin amacı dışında kullanılması ve çocukların okul saatlerinde bu yerlerde şiddet ve cinsel içerikli filmler izliyor olmaları geliyor. Her ne kadar tedbir alınsa da bir şekilde bu sektör dönüyor ve çocuklarımızı gitmelerini yasakladığımız internet kafelerde bugün mutlaka görüyoruz. 
Peki, ne yapmak lazım? İşte bu noktada hepimize görev düşüyor. Öncelikle çocuğa sunulan her şeyin, eğitimci, psikolog, dil bilimci, estetik görsel ve ahlaki açıdan iyice incelenmiş olması gerekmektedir. Öğretmen, öğrenci, veli ve okul idareleri arasında iyi ve sağlam ilişkiler kurulmalı ve bilgilendirme zinciriyle veliler uyarılmalıdır. Okul çevresinde okulla ilgisi olmayan işsiz, boşta gezen insanlar eğitim çevrelerinden uzaklaştırılmalı gerekirse emniyet birimlerinden yardım istenmelidir. “Aman okulumuzun adı kötüye çıkmasın” düşüncesiyle yanlışlar göz ardı edilmemelidir. Okul içi özel güvenlik sistemleri (özel güvenlik elemanı, kamera, alarm)  gibi pahalı da olsa okul-aile birliği katkısıyla mutlaka devreye sokulmalıdır. 

Amaç genç neslin kişilik ve yeteneklerini geliştirmek, onları topluma kazandırmaksa özellikle de şiddeti engellemekse. Bu noktada okumanın önemini ve gereksinimini göz ardı etmemek gerekir. Eğitim ve öğretim = bilgi destekli tırmanışta çocuklarla ilgili akademik çalışmalar yapılmalı. Önemli yazarlar yada gençliğin tercih ettiği yazarlarla söyleşi platformları hazırlanmalı. Sanatsal faaliyetler ön plana çıkarılmalı, ruhsal gelişim sanatla desteklenmelidir.  Spor faaliyetleri ve ekip sporları okullar arası yarışmalarla desteklenmeli, sporun ve spor disiplininin beden ve beyin gelişimi üzerindeki etkileri önemsenmelidir. Eğer ki, ilkelerine, ülkülerine ve vatanına sahip çıkacak gençler yetiştirmek istiyorsak, suyun akışını kontrol etmek gerekir. Bunlar tabiî ki hiç yapılmıyor değiller ama daha çok daha çok olması toplumun ve bir birey olarak benim de arzumdur.

Yazarın Diğer Yazıları