Çöken Orta Doğu politikası

Geçen hafta kaybettiğimiz Türk Milliyetçilerinin ağabeyi Sami Yavrucuk’u saygı ve rahmetle anıyoruz. Sami Bey ile birlikte acı ve ızdıraplarla dolu bir tarih kesiti de göçüp gidiverdi. Toplantılarda gür sesi ile İstiklal Marşını okumasını hiç unutamayız. Rahmetli, Türk aydınlarının kuruluşu olan Aydınlar Ocağı’nın üyesi idi. Sami ağabeyin vefatı ile bir dev çınar devrilmiş oldu. Her sene Ramazan ayında okutulan ve gelenek haline gelen mevlitte bir sayfayı aşan rahmetli listesine en son eklenen kendisi oldu. Mevlit ile cenazesinin kaldırılması aynı güne isabet etti. Kalbi ve beyni Türklük ve Türk Dünyası için çarpan bu idealist Türkçüyü unutabilmek kolay olmayacaktır. 
Orta Doğu yine barut fıçısı haline geldi. Türkiye Orta Doğu’nun hangi ülkesinde başarılı bir politika izleyebildi? Libya’dan Mısır’a, Suriye’den Irak’a kadar çelişkilerle dolu, mevsimlik değişen politikalar ile ülkemiz ciddiyetini, güvenilirliğini ve dostlarını kaybetti. Geleneksel dış politika değerlerimiz alt-üst edilerek mezhepler üstü kalma geleneğimiz yara aldı. Üzerinde Selefilik gölgeli Sünnilik öne çıktı. Sanki Dış İşleri yerine fanatik sözde İslamcı bir derneğin faaliyet programı uygulanıyor. Suudi, Katar ve Kuveyt ile BOP’ta görev arkadaşı olmak bize itibar kaybettirdi. Çok iddialı laflar eden yetkililer hep açık düştüler. “Orta Doğu’da bizden izinsiz yaprak kıpırdamaz” diyenler Filistin-İsrail ilişkilerinde Mısır’ı arabulucu olarak karşılarında buldular. İşgal edilen Musul Konsolosluğumuz’daki görevliler hâlâ bırakılmadı. ABD destekli İsrail, Gazze’de orantısız güç kullanıyor, adeta soykırım yapıyor. Fosfor ve çivili bombalar kullanarak Dünya ile alay ediyor. Biz ise bağırma çağırma ve  “one minute”  şovlarına devam ediyoruz. Dış politikada ciddi konuları, iç politikada ayağa düşürme ve malzeme olarak kullanma yanlışımız var.
Suriye’de Esad yönetiminin çok kısa sürede gideceğine inanarak ABD’den daha fazla Esad yönetimine düşman olduk. ABD bile bizi uyardı. Orta Doğu’da lider Türkiye lafı ile alay ediliyor. Ancak Türkiye’de hür basın olmadığı ve izinli habercilik yapıldığı için bunlar yazılamıyor. Bir dönem Kaddafi için söylenen sözler bizim için söylenebiliyor. Türkiye’ye Barzani ile zoraki nikâh kıydıranlar, Kürdistan parçalarını birleştirerek devletleşme yolunda ilerliyor. Kürdistan’ı bize kurduruyorlar. Barzani ise, yurdunu malını kaybeden ve zoraki göçe konu olan Türkmenler’i Erbil’e almıyor. Yüzyıllardır Türk şehri olan Kerkük el değiştiriyor. Kerbela’da IŞİD tarafından sivil Türkmenler topluca şehit ediliyor. Türkiye seyrediyor. Bağdat’la ilişkilerini bozan Türkiye, İsrail’e ihraç edilen petrolden alınan komisyona milli menfaatlerini terk ediyor. Türkmen bizimkilere yabancı. Oysa Rusya, Ukrayna’da Rus nüfusun bulunduğu yerleri koruyor ve Ukrayna’dan ayrı özerk yönetimler peşine düşüyor. Rus nüfusa sahip çıkıyor. Suriye’de Esad’ı desteklerken, muhaliflerle ilişki kuruyor ve Moskova’da toplantı düzenliyor. İran da aynı diplomasiyi kullanıyor. Biz ise tersini yapıyoruz. 
Yeni Türkiye tezgahı altında ufalanmak, devlet egemenliğini paylaştırmak ve çok parçalı bir devlet ve federasyon olmak yolunda çabalıyoruz. Milli kimliksiz, Türksüz bir anayasa peşinde koşarak, milli kimliği basit bir etnik grup görerek Türk Dünyası için ümit olmaktan çıkıyoruz. Milli devlet ve Cumhuriyetten intikam almaya çalışıyoruz.
Gazze’deki olayların temelinde Hamas-El Fetih ittifakını çökertmek, Hamas’ı zayıflatmak ve İsrail’in genişleme planlarını uygulamak var. Irkçı ve insanlık dışı savaş yöntemleri ile de olsa, adamlar milli menfaatlerini koruyorlar. Türkiye’ye ise; milli menfaatleri unutturulmuş. Kıbrıs’ta geri adımlar atmaya, KKTC’yi yok farzetmeye, ırkçı terör örgütünü Kürtlerin temsilcisi sayarak PKK’ya ve gerçek dışı soykırımı iddialarıyla Türkiye’den taviz bekleyen Ermenistan’a yeni yeni açılımlar peşindeyiz. Bu tavizler için cesur adamlar aranıyor ve bulunuyor. 
İsrail’e karşı klasik Orta Doğu Arap söylemlerini dile getirmek yerine, İsrail’in İran’a karşı güvenliğini sağlayan Malatya Kürecik radar üssüne hakim olalım. Birbiri peşine yapılan askeri antlaşmaları iptal edelim. Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesini İsrail’e veren antlaşmayı ortadan kaldıralım. Amerikan Yahudi Komitesi’nden alınan cesaret madalyasını geri verelim. Eğer bir yerlerden izin alınabilirse!..

Yazarın Diğer Yazıları