“Çözüm süreci” yasası bebek katiline af getirir!

“Çözüm süreci” yasası bebek katiline af getirir!
Eski Adalet Bakanı Hikmek Sami Türk, 22 Temmuz’da emniyet mensuplarına yönelik başlatılan operasyonun ikinci hedefinin hakim ve savcılar olduğunu söyledi

“Çözüm süreci” yasası bebek katiline af getirir!

Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk,17 ve 25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu’nun hakimin verdiği talimatla düzenlendiğine dikkat çekerek, burada görev alan polislerin gözaltına alınmalarını eleştirdi. Türk, “Hukuk çerçevesinde görevini yapanlara operasyon yapılması ciddi sıkıntılar doğuracaktır. Aslolan, hükümetin bu operasyonlarda iddialara hukuk önünde cevap vermesiydi” dedi. 

Türk, son günlerde gelişen olaylarla ilgili kendisine yönettiğimiz soruları şöyle cevaplandırdı:
* 17 ve 25 Aralık operasyonlarını gerçekleştiren emniyet mensuplarına yönelik olarak yapılan operasyonlar kamuoyunda çok tartışılıyor. Siz operasyonları nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Hukuk dışında ve insan hakları ile bağdaşmayan yöntemler kullanılıyor. Şüphesiz devletin görevlerinde biri suç işlenmesini önlemek, suçlularla mücadele etmek, suç işleyenleri yakalamaktır. Burada ise doğrudan doğruya bu işle görevli olan insanların da alışılmış usullerin dışındaki yöntemlerle bu çeşit bir kovuşturmaya maruz bırakılması son derece düşündürücüdür. Herkesin kişi güvenliği vardır. Uygulanan yöntemler kişi güvenliğine aykırıdır. Sorgulama süreleri anayasa ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) ile bellidir. Bunların dışına çıkıldığı halde hala sorgulanmayan ve ifadesi alınmayan görevliler vardı. Bunları bir hukuk devleti uygulaması olarak niteleyemeyiz. Hukuk devleti ilkesi son uygulamalarla çok ağır bir yara almış, çok ağır bir darbe yemiştir. 
* 17- 25 Aralık operasyonları karartılıyor mu?  
Operasyonların hedefinde 17 Aralık 2013 tarihinde Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonu olarak tarihe geçen olayda görev almış güvenlik güçleri mensuplarının şüphesiz savcıların kendilerine verdikleri talimat doğrultusunda görev yapan polislerin seçilmesi o bakımından da dikkat çeken bir durum. Devletin yapması gereken aslında 17 Aralık operasyonuyla ortaya konan iddiaların üzerine gitmektir. TBMM komisyon oluşturdu. Komisyonun ne zaman çalışmaya başlayacağı belli değil. Komisyon uzun bir süreçte kuruldu ama ne zaman çalışmaya başlayacağı belli değil. Önemli olan iddiaların üzerine gitmek. İktidarın yapması gereken o olaylardaki iddiaların hesabını vermektir. Bu hesabı vermedikçe iktidar aklanmaz. Adı geçen bakanlar aklanmış olmayacaktır. Bu nedenle bu yapılması gerekirken bu olayı ortaya çıkaranların, bu olayı ortaya çıkarmakta görev alanların üzerine gidiliyor. Adeta cezalandırılıyor. Yani görevini yapmış olmaktan dolayı polise ceza veriliyor. Bu nereye kadar gidecek, nereye kadar tırmanacak göreceğiz. Bu tırmanacak sanırım. 
* Emniyet mensuplarına yönelik 
operasyon yargıya da yansıyabilir mi? 
Polis Cumhuriyet Savcısı’nın emrindedir. Bu nedenle savcının suçlanması olayı var. Bu arada bu süreçte karar vermiş olan hakimlerin sorumlu tutulması söz konusu olabilir. O bakımdan bunun genişlemesi hiç şaşırtıcı olmayacaktır.  
* Hakim Bekir Altun, “Operasyonun altında benim imzam var” diyor ama operasyon yapılıyor?
Suç olan, hakim kararı olmadan dinlemektir. Eğer hakim dinleme kararı vermişse mutlaka CMUK’da öngörülen nedenlerin olması gerekir. Keyfi olarak bir kimsenin telefonların dinlenmesi iletişiminin tespit edilmesi kararı verilemez. Bir suç işlendiği konusunda ciddi şüphe var başka türlü delil elde etme olanağı yoksa son çare olarak iletişimin dinlenmesi tespiti yoluna gidilebilir. CMUK’da bunun usulü belirtilmiş. Bu çerçeve içerisinde karar vermiş bir hakimin sorumlu tutulması durumunda hiç kimse bu konuda karar veremez. Genel olarak suçla mücadele konusunda ciddi bir zafiyet yaratır. 
* Emniyet ve yargı mensuplarında yapılan operasyonlar görevlerini yapma noktasında bir güven bunalımı yaratır mı? 
Bir dinleme kararı verecek kanunun öngördüğü bir şey. Bu gibi durumlarda alınması gereken bir tedbir, önlem. Şimdi siz bundan dolayı insanları sorguya çeker cezalandırma yoluna giderseniz kimse görevini yapmaz. Görevini yaparken hiçbir güvencesi olmaz. Bu da bir sıkıntı yaratır. Suçlulukla mücadele eden devlet bir anlamda kendi önünü kesmiş olur. Suçlulukla mücadeleyi bir çıkmaza sokarsınız. Bir kişi, iki kişi yanlış karar verir. Burada dikkat çeken kitle halinde 150 polis birden. Böyle bir şey olabilir mi? 
Örgüt çok kolay. Türkiye’de en kolay ortaya atılan iddialardan biri. Örgüt nasıl kuruldu? En az iki veya daha çok kimsenin yasa dışı bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmiş olması gerekir. Öyle olaylara tanık olduk ki bir araya gelmesi söz konusu olmayan insanlar dahi aynı örgütün mensupları olarak nitelendirildi. Ümraniye’de, Balyoz’da benzeri olaylar yaşandı. 


Devletin imkanlarıyla propaganda yapılmaz
Hikmet Sami Türk, üç adayla gireceğimiz cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin adaletsiz bir şekilde işlediğini söyledi. Türk, “Son derece eşitsiz şartlarda giden bir seçim süreci ile karşı karşıyayız. Bir tarafta devletin bütün olanaklarını kullanan cumhurbaşkanı adayı Başbakan var. Bu olanakları kullanmaya yurt dışında Almanya’da Köln’de yaptığı konuşmayla başlattı. Devletin olanaklarıyla gitti. Başbakan sıfatıyla, Başbakan olarak gitti. Yaptığı konuşma Başbakan olmaktan çok cumhurbaşkanı adayı olarak yaptığı konuşma. Cumhurbaşkanı adayı olarak konuştu. Arkasından Viyana’ya, Fransa’ya geçti. Henüz resmen propaganda dönemi başlamadan yaptı bunları” dedi.
Resmi propaganda dönemine çok kısa süre ayrıldığını belirten Türk, “O süreç içerisinde resmi araçları kullanması mümkün değil. Devlet olanaklarını kullanamayacak. 11 günlük süre içinde bir bakıma eşit kabul edileilir. Şu an hâlâ seçim kampanyası yapıyor. Açıkça yaptığı konuşmalar seçim konuşması. Devletin olanaklarını kullanıyor. Uçağını, makam aracını kullanıyor. Ayrıca basında seçim konuşmalarına yer veriyor. Basın da bakıyorsunuz başbakan konuşmaları onun yaptığı toplantılar, mitingler manşetlerden veriliyor. Onun yanında Ekmeleddin İhsanoğlu böyle değil. 12 partinin ortak adayı olan kişiden ne kadar söz ediliyor. Selahattin Demirtaş da öyle. Onların kampanyalarındaki haberlerle Başbakan’ın haberlerini karşılaştırdığınız zaman ortada çok büyük bir eşitsizlik var. Aynı eşitsizlik sözlü ve görüntülü basında da var” diye konuştu.


Sürecin amacı bebek katilini affetmek
“Sözde çözüm süreci yasası Meclis’ten geçti. Bu yasa ile ilgili olarak bir açılım süreci başlatılıyor. Bu süreci hukukçu ve siyasetçi kimliğinizle ayrı ayrı nasıl yorumlarsınız?” şeklindeki sorumuzu şöyle cevapladı. 
“Öcalan ile bir şekilde görüşmeler yürütülüyor. Öcalan İmralı’da görüşmeler yapılıyor. Öcalan devre dışı değil. O görüşmelerin yapılması için yetki veren bir kanun çıkarıldı. Bu çerçeve içerisinde işlenecek olan suçlar içinde peşin bir af çıkarıldı. Demek ki çözüm sürecinde öyle olasılıklar göz önüne alınıyor ki suç sayılabilecek konular dahi görüşülebilecek. Örneğin Türkiye’nin bölünmesi, parçalara ayrılması. Bir anlamda bölücü örgüt ile müzakere süreci bu. Peşin olarak bunu yapmayı suç olmaktan çıkarıyor. O bakımdan verilen yetki son derece kaygı ve endişe verici yetki. Böyle bir şey olamaz. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne aykırı, ulusal bütünlüğe aykırı hiçbir çözüm şekli kabul edilemez. Sanıyorum ki bunlar dahi göze alınmış durumdaki işlenen suçlar için peşin bir af hükmü konuyor. Hiç kimseye ceza verilemeyeceği belirtiliyor.” 
* İmralı’da bulunan teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın bu süreçteki 
rolü nedir? 
“Gerçekçi olmak gerekir süreç bu şekilde ilerleyecekse Öcalan’ın İmralı’da tutulması çok da mantıklı görünmüyor. O konuda sanıyorum onunu durumuyla ilgili bir değişiklik ihtiyacı var. Onun talebi de serbest bırakılmaktan çok bu görüşmeleri daha iyi yürütebileceği bir konuma getirilmek. Örneğin İmralı’dan alınıp başka bir yerde görüşmeleri götürmesine imkan tanımak.” 
* Bebek katili Öcalan 
ev hapsine çıkabilir mi? 
“Hem bu görüşmeleri yapacaksınız, bu görüşmelerin bir taleplerinden biri de sonunda Öcalan’a özgürlük. Sonunda bu noktaya gelinecektir, kimsenin şüphesi olmasın. Şimdilik Öcalan daha ihtiyatlı gidiyor. Görüşmeleri daha olumlu bir şekilde yürütebileceği bir konuma getirilmesini istiyor. Şimdilik talep bu. Onun serbest bırakılmasından affına kadar gidebilecek bir süreç.”
Necdet Pekmezci Röportaj