Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Çözüm sürecinin terörü taşıdığı yer!

CK Yürütme Konseyi Eş başkanlığı, 6/7 Ekim olaylarında sokakları kan gölüne çeviren teröristlerle ilgili tahkikatlara yönelik olarak şu açıklamayı yapmıştır: “AKP, ayaklanmadan sonra halkımızın iradesini kırmak için tutuklama siyasetine yönelmiştir. Halkımız buna sessiz kalmayacak, direniş geliştirecektir.”

Bu zalim ve ahlaksız yaklaşımın sonucunda bölgede aşağıdaki olaylar gerçekleşmiştir.
Bitlis merkez İlçesi Aşağıölek Köyü Arasunitepe mevkisinde kaçırılan geçici köy korucusu Nihat Çaprak, Bitlis Merkez ilçe Geçitbaşı Köyü mülkî sınırları içerisinde, bir elektrik direğine bağlanarak, baş ve vücudunun değişik bölgelerine ateş edilmek suretiyle şehit edilmiştir.
Tunceli’de Pülümür Vadisi içinde PKK mezarlığı yaptırılmış ve bu mezarlığın açılması için tören düzenlenmeye kalkışılmıştır.
Kars Valiliği, bölgedeki hidroelektrik santrallerine 6 kez saldırı ve tehdit gerçekleştirildiğini bildirdi. Açıklamada, “Baskınlar sonucunda 2 adet araç ve santrallerin sistem odalarının yakıldığı” ifade edildi.
Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü binasına yüzleri kapalı bir grup tarafından molotof bombası atıldı.
Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun kaos içinde olduğu bir dönemde Tunceli’de Pülümür Vadisi içinde PKK mezarlığı yaptırılması ve bugünlerde açılmaya kalkılması başlı başına bir provokasyondur.
Kağızman İlçesi’ndeki santrale ağır silahlarla saldıran 4 PKK’lı terörist, jandarmanın ’teslim ol’ çağrısına ateşle karşılık verince, çıkan çatışmada 3’ü ölü ele geçirildi.
6-7 Ekim’den sonra peş peşe işlenen cinayetler ve faili meçhullerin ardından üç gün önce Hakkâri’de Mehmetçiklere hain bir pusu kuruldu. Yüksekova’da caddede sivil ve silahsız olarak bulunan üç Mehmetçik arkalarından yaklaşan PKK’lı teröristler tarafından şehit ediliyorlar.
Bölgede bazı kasabalarda askerler, üniformalarıyla gezemez hale geldiler. Sivil elbiselerle kent merkezlerine çıkan askerler ise kalleşçe suikasta uğramaktadır.
Dahası PKK’nın Kandil Dağı’ndaki yöneticilerinden Murat Karayılan şehirlerin değil, mahallelerin ele geçirilmesi talimatını veriyor. Bu talimatın ardından 21 Ekim günü yüzleri kapalı 150-200 kişilik YDG-H üyesi, yayınladıkları bildiride Cizre’nin Nur ve Sur mahallelerinin, halkın tüm ihtiyaçlarını kendi örgütleyeceği ve kendi karşılayacağı mahalleler ilan edildiği, Ayn el-Arap’taki direnişin örnek alınması isteniyor. Kürtlerin Suriye’de elde etiği kazanımların ’Kuzey Kürdistan’diye söz ettikleri Güneydoğu’da da örnek alınması isteniyor. Bildiride, “Bize bu serhildanlarla sağlanan kazanımlar Kuzey Kürdistan’da yeni süreç başlatmıştır. Toplumun kendine özgü alanlarını oluşturmuştur” deniliyor.
Türkiye’nin sokaklarını kana ve gözyaşına boğan bu çeteler Kandil’den gelen talimatların gereği olarak özerklik ilan ediyor.
Çözüm süreci öncesinde çarpışmalar ve ölmeler dağlarda gerçekleşirdi. Çözüm sürecinde kentte sivil ve silahsız insanlara karşı terörist eylemler gerçekleştiriliyor.
Terör, çözüm sürecinde dağlardan daha çok kentlerde kurumsallaşmış ve yaygınlaşmıştır.
Bugün bölgede PKK’lı olmayan vatandaşların seyahat özgürlüğü kalmamıştır. PKK, silah ve şiddetle bölge insanını susturmuştur.
PKK silahla, baskı ve zulümle halkı ayaklandırmak amacındadır.
“Çözüm süreci”  derken Doğu ve Güneydoğu’nun yaklaşık % 25-30’unu teşkil eden Arap ve Türk nüfusu yok sayılmıştır.
Kimseye sormadan ve sonucunu hesaba katmadan Mardin ve Şanlıurfa “büyükşehir statüsü” ne sokulmuştur. Böylece bölgedeki Arap ve Türk nüfusun tehcir fermanı imzalanmıştır.
Böylece hali vakti yerinde olan Kürt olmayan nüfus, mallarını mülklerini satıp Batı’ya göçmeye başlıyor. Mardin’in HDP’nin eline geçtikten sonra Arap nüfus tacize uğruyor.
6/7 Ekim olaylarına kadar güvenlik güçleri örgütün her tür eylemlerine AKP’nin talimatlarıyla ses çıkart(a)mıyordu. Süreci bozarım korkusu polise, askere, jandarmaya, valilere ve belediye başkanlarına işlerini yaptırmıyordu... Bu yüzden sadece dağlar değil, bölgedeki bazı şehirler de PKK’nın fiili denetimi altına girmiştir. Bütün bunlardan AKP iktidarı doğrudan sorumludur.

Yazarın Diğer Yazıları