Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

"Cumhuriyet"

Atatürk’ü her anışımda birbiriyle zıt iki düşünce kaplıyor içimi... Biri fani olan ölümlü Atatürk, bir diğeri ise fikirlerin, ideallerin, aydınlık yarınların yol göstericisi olan izinden yürümeye yemin ettiğimiz ölümsüz Atatürk... Her 10 Kasım’da bu ideallerin peşine takıldığımı daha güçlü idrak ediyor, bize bıraktığı ölümsüz emanetleri taşıyabilmenin sorumluluğu ve gururuyla güçleniyorum.
Laik, inkılapçı, milliyetçi böylesi özel bir insanın beynimize ve yüreğimize mıh gibi çivilediği en önemli emaneti de Türkün Mucizesi Cumhuriyet’tir. Bu önemli değeri hakkıyla korumak içinse bu sürece nasıl gelindiğini iyi bilmek gerekir. Mustafa Kemal’i doğru değerlendirebilmek ve tarihi doğru anlamak için bu şarttır. İşte buradan yola çıkarak Atatürk ile ilgili birçok bilinen, bilinmeyen ya da yazılanların yanında o dönemi birinci ağızlardan duyan yakın tarihimizi en iyi anlatan, tüm çalışmaları bilgi belge ve kaynakçalara dayanarak aktaran Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü, araştırmacı usta yazar Turgut Özakman’ın müthiş bir çalışmasını sizler için sütunuma taşıdım.
“Şu Çılgın Türkler”  ve  “Diriliş” in ardından  “Cumhuriyet” de diğerleri gibi kitapçı raflarının baş köşesine kuruldu.
“Emperyalizmi, paralı askerlerini, işbirlikçilerini yenmek bu hayasızca akının kökünü kazımak kurtuluşun sadece bir parçasıydı. Gerçek kurtuluş için Batı ülkeleri ile baş edebilecek kadar güçlü olmak yoksulluğu, ilkelliği, gericiliği, çağ dışılığı, bilgisizliği yenmek, aklı özgür kılmak, aydınlanmayı yaşamak, bağnazlığa son vermek, hoşgörüyü yerleştirmek, kadın-erkek eşitliğini sağlamak, yüzde doksan üçü okur-yazar olmayan halkı bilgilendirmek, eğitmek, yurttaş olmalarını sağlamak, millet olmak, sanayileşmek, salgın hastalıkları kırmak gerekiyordu. Bunlar ancak barış döneminde başarılabilirdi. Mudanya Antlaşması ile Lozan Antlaşması görüşmeleri sırasında müttefiklerin tutumları, davranışları, oyunları, tuzakları, üslupları unutulmaması gereken olaylardır. Lozan bu yüzden eşi bulunmayan uzun ve çok çetin bir boğuşma halinde geçmiştir. Kuvay-i Milliye ruhu ile emperyalizm, Çanakkale’den, Anadolu’dan sonra Lozan’da da karşılaşmış ve galip gelmiştir.”
Ardından gelen bir sürü entrika, hainlikler, karşı devrimin oluşmaya başlaması ve Cumhuriyet’in ilanına kadar olan süreci mutlaka okumalısınız.
Neden mi okunmalı?
Tarihimizi doğru bilip doğru aktarmak için.  “Cumhuriyet”  kitabı dönemin zorluklarının emek, gerçek sevgi ve vefa dolu ruhunu yansıtmış. İşte bu yüzden okunmalı.
O altın kuşağın iki gücü vardı sadece: Akıl ve yurtseverlik. Bu iki güçle yola çıktılar, mucizeler yarattılar.
Ve Atatürk şöyle sesleniyordu Cumhuriyeti emanet edeceği genç nesle:
“Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler geleceğimizin gülü, yıldızı, talih ışığısınız. Memleketi asıl aydınlığa sizler boğacaksınız. Ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Kızlarım, çocuklarım, sizlerden çok şeyler bekliyoruz.”
Durdu, sordu:  “Çok çalışacaksınız değil mi?”  Çocuklar avaz avaz bağırdılar:  “Söz!”
 “Arkadaşlarımla birlikte ne yaptıksa sizler için yaptık. Sizin mutluluğunuz, onurunuz için yaptık. Başınız dik gezin, kimsenin kulu kölesi olmayın diye yaptık. Bir daha bu acı günleri yaşamayın diye yaptık. Ödülümüz sizin temiz, güzel sevginizdir.”
Fevzi Paşa’nın gözleri yaşardı.

Yazarın Diğer Yazıları