Çürümüşlük

Bir milletin refah içinde mutlu yaşaması, ülkesinin kalkınmışlık ve gelişmişlik seviyesiyle doğru orantılıdır. Kalkınmanın temel taşlarını ise yetişmiş insan gücü oluşturur. Geri kalmışlık sonucu kaos yaşanan yerlerde ise cehalet tahakkümü bulunmaktadır.
Bu nedenledir ki, yüce dinimiz İslam’ın peygamberi “İlim Çin’de de olsa arayıp bulun” buyurmaktadır. Bunu bizden önce kavrayan gelişmiş ülkeler yaşam boyu eğitimi başlatmışlar. Biz de ise her değişen iktidar, hatta aynı iktidarın bakanları bile eğitimle oynamayı marifet saymışlardır.
Yaptıkları ile hedefledikleri, ülke gelişmesine katkı sağlayacak, birliğimize ve dirliğimize sahip çıkacak, geçmişini öğrenerek gelecek için hedeflerini belirleyecek, inanç ve geleneklerini öğrenen ilmi veriler doğrultusunda nesiller yetiştirmek değil de ideolojileri doğrultusunda hareketle bir yerlere varmaktır.
Tüm bu yapılanlar hiçbir ülkede uygulaması olmayan, ben bilir ve istediğim gibi yaparım mantığı ile hareket ederek, bir yerlerin isteğini gerçekleştirme ve seçmene selam verme adına yapılan uygulamalardır.
Yapılan bu uygulamanın en son örneği ise Başbakan’ın talimatıyla yapılan düzenleme olan 4+4+4 eğitim sistemidir. Bu sistem, öylesine çürümüşlüğün eseri ki bunda ne bilim adamları ne de alan uzmanlarının görüşünün olmadığı bir yöntemdir. Başbakan’ın isteği yerine gelsin diye bir kısım yandaş ve çıkarcıların şakşaklarıyla uygulamaya konan bir yöntemdir.
Yayınlanan istatistiklere bakıldığında sekizinci sınıftan mezun olan, ancak hiçbir orta öğretim kurumuna kaydını yaptırmayan öğrenci sayısı 49 bin 449 kişiyi bulmuştur. Bunların 12 bin 172’sini erkek, 37 bin 277’sini kız öğrenciler oluşturmaktadır. Bu sistemden önce yapılan uygulamalarda ise orta öğretime gitmeyen kız öğrenci sayısı 16 bin 137 olarak verilmektedir. Bu da göstermektedir ki, eskiden “Haydi kızlar okula” kampanyası yerine, şimdi de  “Haydi kızlar kocaya” kampanyaları başlatılmıştır.
Diğer bir yönüyle ise Milli Eğitim Bakanlığı’nın geçen yıl mayısta yayınladığı bir genelgeye göre, 12 yıllık eğitimi tamamlamayanların diploma alamayacağı göz önüne alındığında 50 bine yakın ilköğretimi bitirmiş öğrencinin diploma alması mümkün gözükmemektedir. Nitekim bu çocukların diploma almadıkları da ortaya çıkmıştır.
Yarınlarda mili ekonomiye katkı sağlama adına bu kişilerin herhangi bir yerde işe girmeleri veya kendi işlerini kurmalar için diploma yerine nasıl bir belge kullanmaları gerektiği hiç düşünüldü mü? Düşünülseydi hiç böyle uygulama yapılır mıydı? Bırakın iş kurup bir yerlerde çalışmayı bu insanlarımız sürücü belgesi dahi alamayacaklardır.
Bu şekilde olanlar kahvehane köşelerinde pinekleyip, aile üzerinden geçimini temin eden birer asalak olacaklardır. Bunun da vereceği sıkıntı sonucu kimyaları bozulup, yakalandıkları hastalık sonucu hırsızlık veya kapkaça itilmiş başkalarına zarar veren canavarlara dönüşeceklerdir.
Hâlbuki eğitimin amacı sağlıklı, saygılı, hoşgörülü, vatanını ve milletini seven, bilgili ve topluma faydalı fertler yetiştirmektir. Yoksa ben bilir, bildiğimi de yaparım teorisinden hareketle olaylara ideolojik gözlüklerin arkasından bakarak, dindar nesil yetiştireceğim diye bir kısmı dağda, bir kısmı sokaklarda ne olacağı belirsiz ve geleceği karartılmış insanlar yetiştirmek değildir.
Bu durumda yarınlarda bir yerlere el açan, devlet ve millet olmaktan kurtulamayız. Bu ise bizi bağımsız bir ülke olma yerine birilerine uşaklık yapan müstemleke bir devlet haline getirir ki, bu da beş bin yıllık bir tarihi olan Türk milletini çürümüş ve kokmuş olarak tarihin tozlu sayfalarında yok olanların yanında yerini aldırır.

Yazarın Diğer Yazıları