Çuval yarışı

Biz çocukken 23 Nisan veya 19 Mayıs gibi ulusal bayramlarda ‘çuval yarışı’ yaparlardı. Yetişkin ve gençler birer çuvalın içine girer ve koşmaya başlarlardı, yarışmanın galibine de küçük bir ödül verirlerdi. Bu yarışma özellikle çocuklara çok eğlenceli gelirdi. Çok sayıda yarışmacı yere düşerdi ve izleyiciler buna katılarak gülerlerdi. 2 Aralık 2013 tarihindeki yazımın başlığı “Hisseli devlet” idi. Devletin cemaat ve AKP arasında paylaşıldığını ve bunun normal olmadığını belirtmiştik. Ayrıca bu iki ortağın, kavgalarında barışmak zorunda olduklarını zira en sağlam ittifaklar suç ortaklığıdır, birbirlerini ihbar edemezler demiştik. Kavganın bir yerinden dönme ihtimallerinin hâlâ olduğunu belirtelim ama önceki savım şimdilik tutmayacak gibi gözükmektedir. Söz konusu makalemde şunu da belirterek altını çizmiştim. Devleti yöneten bu iki ortak, kavgaya devam edeceklerse eğer o zaman gidip başka yerde yapsınlar zira bunların kavgası Türklere ve Türkiye’ye zarar verir demiştik ve gerçekten de bugün zarar vermektedir. AKP ve cemaat birbirlerine çuval geçirmişler, aksak bir şekilde Türk milletinin sinirleri üzerinde engelli yarış yapmaktadırlar ve hiçte eğlenceli değil.
Bunların kavgası Türkler ve Türkiye’nin ulusal çıkarları için yapılan kavga değil, bunların kavgası iktidar ve benlik kavgasıdır. AKP ve cemaatçi olmayan insanlar kim haklı kim haksız ayırt edemez hale geldiler. Bu iki tarafın yandaşları kendilerinin haklı olduğunu söylemektedirler. Yardımcı olması için bu konuyu biraz irdelemek gerekiyor. Önce cemaatin tezleriyle ilgili kısmına bakarsak, cemaatin hırsızları yolsuzlukları ortaya çıkarması iyi bir şey ama, niçin on bir yıl sonra yaptılar. Devlet bankası olan Halkbank birkaç yıldır, ABD ve İsrail’in hedef tahtasıydı. Operasyona Halkbank’tan başlamalarını gerektirecek özel nedenleri mi vardı, zira AKP basını ve yöneticileri dış kaynaklı olduğunu ima ediyor. AKP tespit edilen hırsızlığı değil, şeklini tartışmak istiyor, bu normal bir davranış değildir. Devlet içinde devlet var demek başarısızlığın ve yanlış işler yapmanın itirafıdır. Devletin memurlarının bir kısmı cemaatçi, bir kısmı AKP’li diğerleri de normal devlet memuru anlamı çıkıyor, on bir yıldır iktidarda olan bir hükümetin şikayette bulunması doğru değildir ve kendilerinin bir hatasıdır.
Şimdi ne olacak? Yolsuzluklar, rüşvet, babalar ve oğulları. Basında çıkan haberlere göre babalar, oğullarının yaptıklarından haberdar. Diğer bir bakanın evine valizler gidip geliyor. Hiç kimseden ses çıkmıyor. Medeni ve demokrat bir ülkede veya etik değerlere sahip bütün ülke ve medeniyetlerde yolsuzluğa bulaşan bakanlar derhal istifa ettikleri gibi başbakanlar da istifa eder. Bu yüksek kalite ve değeri AKP’den beklemiyoruz ama en azından söz konusu bakanların soruşturulması ne zaman gerçekleşecek bunu duymak istiyoruz. Bu olayın çıkarılması, AKP’nin dediği gibi, kasıtlı olarak Cumhurbaşkanı seçimlerini etkilemek için olabilir, ama yolsuzluk olayını ortadan kaldırmaz. Biz yurttaş olarak, devleti ve milleti soyanların hükümet gücüyle aklanmasını görmek istemiyoruz.
AKP, kendisine karşı saldırı ve ihanet olarak gördüğü bu yolsuzluk olayını çıkaranlara karşı savunmada kaldı ve diğer saldırıları önlemek için de bürokraside ve özellikle de polis ve yargıda cadı avına çıktı.  Şimdi merak ettiğimiz şey; hükümetin cemaate karşı savunma pozisyonunu bırakarak onların iktidar maceralarını öğrenebilecek miyiz yoksa yurt sever bir iktidarı mı bekleyeceğiz. Halkbank’ın, devletin gizli veya açık finans operasyonlarını gerçekleştirdiği banka olduğu anlaşılıyor. Bu bir devlet sırrıdır. İki yıl önce bazı yargı mensupları Genelkurmay Başkanlığı’ndaki ülke güvenliğiyle ilgili devlet sırlarının olduğu kozmik odaya girdiler ve söylentiye göre devlet sırları ortalara saçıldı. Umarız bu kez de Halkbank’ın kozmik odasına girilerek devletin finans sırları ortalara saçılmaz.
AKP ve cemaate diyeceğimiz son söz; gidin biraz ötede oynayın, Türklerin ülkesinde değil.

Yazarın Diğer Yazıları