Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Dananın kuyruğunun kopacağı yer: İDLİB

               ABD ile Suriye'nin kuzeyinde ilişkilerin kopma noktasına Münbic ile gelinmişti. Sonunda Münbic meselesi Türkiye'nin istediği bir sürece sokuldu.

                ABD ile çok boyutlu, çok yönlü sorunlar devam etmekle birlikte Münbic yüzünden iki ülke arasındaki ilişkilere nokta konulmadığı gibi bu konuda işbirliği bile yapılıyor.

Rusya ile Suriye'nin kuzeyinde bu kez İdlib meselesi Türk/Rus ilişkilerinin test edileceği bir konuma sürüklenmiştir.

                Cevaplandırılması gereken soru şudur: İdlip özellikle Rusya ile dananın kuyruğunun kopacağı bir yer mi olacak yoksa ilişkilerin daha da derinleştirmesini mi sağlayacaktır?

***

                Uçak düşürme ve Rus büyükelçisinin öldürülmesine karşın son yıllarda Türk/Rus ilişkileri tarihinin en olumlu seyrini izliyor.

                Aralık 2016 sonunda Halep'ten yapılan tahliyeleri sırasında Türkiye ile Rusya arasında sessiz bir mutabakat sağlanmıştı. Böylece Halep'teki muhalifler Suriye rejiminin kontrolündeki bölgelerden geçirilip İdlib'e getirilmişti. Halep'in tahliyesi sonrası, Suriye'nin en büyük kenti Şam bütünüyle rejiminin eline geçmiş oldu.

Halep'ten muhaliflerin tahliyesi, gerçekte Türkiye ile Rusya arasında yapılan açıklanmamış bir anlaşma üzerine mümkün olmuştur.

Bu anlaşma gereği Halep karşılığında, Esat güçleri, İran ve Rusya İdlib'e müdahale etmeyecekti.

Aradan geçen iki yıllık süreç içinde Suriye rejimi birçok yerde büyük ölçüde denetimi sağladı. DAEŞ'in tehdit olmaktan çıkması, muhaliflerin en son Dera'dan çekilmesiyle de ülkenin stratejik noktaları üzerinde hâkimiyet tesis eden Şam rejimi dikkatlerini İdlib'e çevirmiş durumdadır.

Esat rejiminin İdlib'e müdahale hazırlıklarından bahsedildiğine göre Türkiye ile Rusya arasında yapılan anlaşmayı Rusya tek taraflı olarak tanımıyor demektir.

İdlib'e Rusya'nın desteğiyle Suriye güçleri Türkiye'ye rağmen müdahale ederse bölgede ciddi bir insanlık sorunu yaratılmış olur. İdlib'e müdahale iki buçuk milyon insanın hareketlenmesine neden olacaktır. Bu insanların sığınacağı tek ülke de Türkiye olacaktır. Diğer yandan Türkiye'ye müzahir birçok gurup bu müdahaleden zarar görecektir. Böyle bir müdahalenin sonuçları göç ve yıkımla sınırlı kalmaz.

 

Sonuçta Suriye rejimi Türkiye'ye karşı güney sınırlarında Rusya'nın da yardımıyla büyük bir askeri hazırlık ve kuşatma harekâtı yürütüyor.

Suriye'nin İdlib'e müdahalesine izin verilirse Esat'ın süreç içinde Türkiye'nin kontrolündeki Afrin, Bayır Bucak ve Fırat Kalkanı bölgelerine doğru hareketlenme olacaktır.

Bu müdahale şu veya bu biçimde Türkiye'yi de içine çeker. Çünkü İdlib'de yaşananlar her ülkeden daha çok Türkiye'yi ilgilendiriyor. İdlib Türkiye için bir "yakın tehdit" unsurudur.

Oyun içinde oyun!

İdlib, gelinen bu aşamada Türkiye için artık bir güvenlik sorunudur. Türkiye'nin kendisine karşı Suriye'nin kuzeyinde oynanan oyunu görüp Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtıyla gerekli tedbirleri alınca ABD bu kez bölgeyi Türk uçuşlarına tamamıyla kapatmaya hazırlanıyor.

Türkiye, Fırat'ın batısını da, doğusunu da terörden temizleyeceğini açıklayınca, ABD, PKK/YPG'yi şemsiyesi altına alacak daha ileri sayılacak bu adımı attı. Fırat'ın doğusuna "elektronik radar" sistemi kurarak, ivedilikle Türkiye'yi bu bölgeden uzak tutmaya çalışmaktadır.

ABD'nin PKK/PYD bölgesine kurduğu radar sisteminin hedefinde öncelikle Türkiye var. ABD için Esad rejimi sanıldığından daha az tehlike arz ediyor. Suriye'nin kuzeyiyle ilgili bütün planlar Esad rejimini değil, Ankara'yı hedef alarak yapılıyor.

                ABD ve müttefikleri kimyasal silahı bahane ederek Suriye'yi vurmaya hazırlanıyor. Rusya aksine kimyasal silahı Esat rejiminin değil muhaliflerin kullanacağını iddia ediyor. İdlib diken üstünde. Rusya bugüne kadarki en geniş savaş gemisi filosunu Suriye sularına ulaştırdığı haberleri geliyor.

                Öyle görülüyor ki İdlib dananın kuyruğunun kopacağı yerdir.

               

Yazarın Diğer Yazıları