Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Darbeciler yargılanırken!

İmamlardan emir alarak darbe yapmaya kalkan komutan sıfatlı güruh yargılanıyor.

Yaptıkları alçaklığın farkında değillermiş gibi davranıyorlar.

Halkın ellerine verdiği silahı halka karşı kullanmanın hesabını verecek yerde pişkin pişkin olanı biteni geçiştirmeye çalışıyorlar.

Milletin merhametine devletin adaletine teslim olarak Türk Milletinden özür dileyecek yerde yüzsüz tavırlar sergiliyorlar.

  Görüntülerini inkâr ediyor!

Yaptıkları iş o kadar haince ve alçakçadır ki kendi görüntülerine bile sahip çıkma cesaretini kendinde bulamıyorlar!

Sivil imamlardan birisi, Akıncı Üssü'nde 15 Temmuz gecesi güvenlik kamerasından alınan fotoğraf ve görüntülerini inkâr ediyor.

Adam resmen 'görüntülerdeki ben, ben değilim' diyor.

Görüntülerini görünce "bana soruşturma sırasında bunlar gösterilmedi, bahsedilmedi" diyor.

Herhalde güvenlik kamerasındaki görüntüleri önceden kendisine gösterilseydi çok daha akla uygun bir gerekçe uydurabilirdi.

Adam sivil, adam dinin değil bir meczubun imamı ve adam Hava Kuvvetlerinin kalbine giriyor.

Asker kıyafetliler bu sivil adama selam duruyor ve ondan emir alıyorlar.

Film çekmeye gitmiş! 

Darbeci sivil, tam da 15 Temmuz günü orada ne işiniz vardı?

Sorusuna şu cevabı veriyor: 'Belgesel çekmek' görevim vardı diyor.

-"Bu belgesel için kimlerle görüştünüz? Gittiğiniz köyün adını söyler misiniz?"

Sorusuna ise "Hatırlamıyorum" diye cevap veriyor.

Görüntülerini "ben ben değilim" diğer hususları da "hatırlamıyorum" diyerek yapılan bir savunma tarihe geçecek niteliktedir.

Emri kimden aldığını hatırlayamıyor!

Adam pilot ama darbe girişimi sırasında yaptığı uçuşların emrini hatırlayamadığı bir harekât merkezinden aldığını söylüyor.

Cep telefonunun bir ara Gölbaşı ilçesinden sinyal verdiğine ilişkin iddianamede yer alan bilginin gerçeği yansıtmadığını öne sürüyor.

Sulh Ceza Hâkimliğinde kameraya alınan ifadeleri ile savcılık sorgusu sırasında el yazısıyla kaleme aldığı ifadelerinin "iradesi dışında alındığını" ileri sürerek söz konusu ifadeleri de reddediyor.

Kitap okumaya gitmiş!

Aynı adama "Akıncı Üssü'nde sabaha kadar ne yaptın?" sorusu yöneltiliyor.

O da "Hava aracında kitap okudum" cevabını veriyor.

Zamanı değerlendirmek için ancak bu kadar isabetli bir yer, zaman ve araç seçilebilir.

Bize düşen ancak böyle bir zekâyı (!) kutlamak olur!

Akıncı Üssü'nde görüntüleri ortaya çıkan bir başka kişiyse '15 Temmuz'da Akıncılar Üssü'ne' sahibi olduğu okulda okuyan öğrencinin, velisi olan albayı müsamereye davet etmeye gittiğini' söylüyor.

Öğrenci-veli ilişkisindeki mükemmellik de buna denir.

Adam pedagojinin zirvesinde dolaşıyor!

"Beşer nisyan ile maluldür" diyerek yaptıklarını unutmaya, kameradaki görüntülerini tasavvuf ehli tavrı içinde "bir ben var bende bir bende benden içeru" diyerek geçiştirmeye ve bulunduğu yer için de uygun bir hikaye uydurmaya darbe ahlakı denir.

Darbenin bir numarası!

Darbenin bir numarası olarak gösterilen -adı lazım değil- şahıs 'Akıncı Üssü'ne torunlarını görmeye' gittiğini anlatıyor.

Böyle bir günde torun görmeye gitmek çok kötü bir zamanlama yapmak anlamına gelir.

Yanlış yerde yanlış zamanda bulunmak yapılabilecek hataların en büyüğüdür.

Aynı adam "ölseydim de böyle bir suçlamaya muhatap olmasaydım" diyor.

Bu söz/sitem içtenliklidir.

Çünkü suçlama kendi devletine, milletine ve Meclisine ihanet suçlamasıdır.

Bu yönü itibarıyla ölümün de ötesinde ağırdır!

Ve bir değerlendirme!

Aynı zatın darbeyi kimin yaptığına yönelik soruya verdiği cevap dikkate değerdir.

Darbenin bir numarası olarak sunulan şahsın darbeyi kimin yaptığına yönelik soruya "Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bulunan FETÖ'cü bir grubun, başkalarının desteğiyle dış güçlerin de desteğiyle..." diyor.

Darbenin arkasında "Alman'ı da, İngiliz'i de, Amerikalı'sı da Rus'u da olabilir." değerlendirmesini yapıyor. 

Darbe yargılamalarının kısa özeti budur.

Yazarın Diğer Yazıları