Davul-zurna eşliğinde dış politika

Bir ülkenin güvenliği, huzuru ve refahı ile doğrudan ilgili olan dış politika, prensip olarak kamuoyu önünde yapılmaz, planlanması ve uygulanmasında belli bir gizlilik vardır. Bu davranışın nedeni muhatap ülkeyi ve halklarını gereksiz yere huzursuz, taraf ve angaje olmalarını önlemektir. Zira halka mal olmuş bir dış politika konusu bir ulusal sorun haline gelir ve dış politikada bunun anlamı da sorunun çözümünün daha zor olacağıdır.
Sadece başbakan değil dışişleri bakanı da şovu seviyor. Bu ikili yetmiyormuş gibi danışmanlar ve hükümet için çalışan stratejik araştırma merkezlerinde çalışan uzmanlarda yazılı, görsel ve sesli basın yayın kuruluşlarında olmayı seviyorlar. Batılı ülkeler geleneğinde danışmanlar ve hükümete yakın çalışan araştırma merkezleri ile gazetecilerin yazıp konuştuklarını ciddiye alırlar ve Türkiye ile ilgili tavır ve politikalarını tanzim etmeye çalışırlar. Yanlış yönlendirilen bu ülkelerde bazen ülkeye gereksiz yere zarar verirler. AKP’nin on yıllık iktidarı boyunca bunu çok gördük. Örneğin sınır ötesi askeri hareket hakkında önce hükümete yakın gazeteciler ve araştırma merkezleri, peşinden de hükümetin ilgili ilgisiz birçok bakanı açıklama yaptı. Bu gereksiz açıklamalar Irak başta olmak üzere bölge içi ve bölge dışı birçok ülkeyi tedirgin etmiş ve karşı bir takım tedbirler almaya neden olmuştur. Yine Suriye ve İsrail ile ilgili açıklamalar ve tutumlar basın yayın kuruluşlarından eksik olmamaktadır.
AKP iktidarı kendine yakın basın yayın kuruluşları vasıtasıyla Türkiye’de hep olumlu hava yaratma becerisini ve dindarlık kisvesiyle de yaptıkları olumsuzlukları halk nezdinde vardır bir kerameti inancını yerleştirmişlerdir. Yaptıkları zamlar bile halkın önemli bir kesimi tarafından kutsal bir zam olarak nitelendirilmekte ve tepki verenleri yadırgamaktadırlar. Basın yayın kuruluşları Türk ekonomisinin mucizevi başarısını kutlarken devlet çalışanlarının maaşına 2002’den bu tarafa ciddi bir zammın yapılmadığını, orta ve küçük ticaret erbabının durumunun iyi olmadığı bilindiği halde bu ekonomik mutluluğun kaynağı gerçekten merak konusudur. Eğer hemen bunu yabancı basın yayın kuruluşları da yazıyor diyorsanız. Batılıları iyi tanıyanlar bize hak vereceklerdir, batılı genel yayın yönetmenleri ve patronlarını ikna etmek için bir iki reklam veya bedava seyahatlerle bunu sağlamak mümkündür. Çünkü bu tür haberler kendi ülkeleri ve halkları için bir olumsuzluk yaratmayacaktır, parayı alıp haberi yapabilirler.
AKP 2002’de iktidara geldiğinde Türkiye’nin kronikleşmiş birkaç ciddi dış politika sorunu vardı, bunlar Kıbrıs, Avrupa Birliği, Ermenistan sorunu ve PKK terör örgütüne verilen dış destek. Bu sorunlarda hangi noktaya geldiğimiz ve çözümünde ne kadar ilerleme sağlandığı herkesin malumudur. Yandaş basın ve kişilere baktığınızda başbakanın kutsal hareketleri sorunları çözmüştür. Bizler normal iki göz ve aklımızla baktığımızda göremiyoruz. Yandaşlar muhtemelen yandan bakıyorlar ve gönül gözleriyle görüyorlardır.
Başbakan 28-30 Eylül Makedonya gezisinde yine davul-zurna ile Cami ve Kuran kursu ziyaretleri yapmıştır. Hem Makedon halkı ve yöneticilerine hem de birçok ülkeye gereksiz korku ve endişe yaymıştır. Bu ziyaretleri biz de destekliyoruz; oralarda yaşayan Türk ve diğer Müslümanların bu ziyarete ihtiyacı olduğunu da biliyoruz ama tantana yapmadan hatta orada yaşayan insanlara bile zarar verecek bir şekilde abartarak değil dozunu iyi ayarlayarak yapmak gerekir. Başbakanın ziyaretinden sonra bu cami ve dini mekan yöneticileri ile cemaatinin yerel otoriteler tarafından hangi muameleye tabi olacakları ve onlara neye patlayacağını da hesap etmek gerekir. Zira Balkanlar kolay bir bölge değildir, bunu en iyi bilen milletlerden birinin de Türkler olması gerekir.  

Yazarın Diğer Yazıları