“Davutoğlu, elini yakamızdan çek”!

Türk dış politikasını, önce ekseninden kaydıran, sonra da çökerten Ahmet Davutoğlu, özellikle “Dış Türkler” diyebileceğimiz soydaşlarımız tarafından da benimsenmediği gibi sık sık şiddetle eleştiriliyor.
“Dış Türkler”i coşkuyla desteklememek elden gelmiyor.
Yakın geçmişte, Doğu Türkistanlıların ağır bir şekilde eleştirdiği, Kıbrıslı soydaşlarımızın çekindiği Davutoğlu’na bugünlerde, Irak’ın Kuzeyi’nden yani Türkmenlerden protestolar yağıyor.
Can havliyle, söylenenler her insanın yüreğini dağlayacak kadar anlam taşıyor.
‘Irak’a Özgürlük Operasyonu ve Kerkük’ kitabının yazarı Ali Kerküklü’nün feryatlarını sütunumuza  “aynen” almak da bize düşüyor:
“Irak’ta Türkmenlerin karşı karşıya kaldıkları Irak Şam İslam Devlet (IŞİD) terörüne seyirci kalan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu şimdi de IŞİD’i savunup Türkmenleri suçlu ilan etmeye başladı.
‘Türkmenleri IŞİD öldürmüyor, kendi içlerinde çatışıyorlar’ diyor. 
Davutoğlu, NTV’nin canlı yayınında Oğuz Haksever’in sorularını yanıtladı. Davutoğlu’na göre Türkmenleri Türkmenler öldürüyor:   ’yaşanan sadece bir IŞİD-Türkmen çatışması değildir. 
Maalesef Sünni Türkmenlerle Şii Türkmenler arasında fitne tohumları ki bunda Maliki hükümetinin Şii Türkmenler üzerinden Sünni Türkmenleri baskı altına alması çabası da var, Şii Türkmenlerin radikalleşmesi çabası da var. 
Araplar nasıl bölünüyorsa Türkmenler de maalesef bu şekilde bölündüler ve en büyük zararı kendilerine verdiler. 
IŞİD’e katılan kitlelerin ki Türkmenler ciddi çoğunluktadır’iddiasında bulunuyor.
Bu sözler Türkiye gibi köklü bir ülkeye yakışmıyor. 
Bunları da kesinlikle kabul etmiyoruz, ama gerçek o ki bu Türkiye bizim bildiğimiz Türkiye değildir. 
Herkes bilmelidir ki IŞİD’e gönderilen silahlarla hem Müslümanlar hem de Türkmenler öldürülüyor.
Türkiye’nin bölgede yanlış politika izlemesi Türkmenleri daha fazla hedef haline getirdi. Yeterince silah gücü bulunmayan Türkmenler, ölüm ve göç arasında kaldı. 
Stratejik kentlerde yaşayan Türkmenlerin bölgelerini terk etmek zorunda kalması, bu coğrafyada köklü jeopolitik ve demografik değişikliklere yol açtı.
Müslüman dünyada mezhep ayrımını asla önemsemeyen ve milli kimliğine sarılan tek topluluk Türklerdir. 
Irak’taki Türkmenler arasında da bugüne kadar mezhep ayrımcılığı olmadı. 
Bu yüzden Türkmenlerin Irak’ta bir mezhep savaşı içerisinde yer almaları da mümkün görülmüyor.
Irak’ta kendi arasında mezhep ayrımcılığı yapmadan yaşayan tek milletiz. 
Hükümet Orta Doğu’da “mezhepçi” bir politika izliyor, kimse heveslenmesin biz Türkmenler bu mezhep tuzağına düşmeyiz, fitne tohumlarını aramıza atanlar, bizi bölmek için yapıyor.
IŞİD, Türkmen kenti Telafer’e saldırdı. 
Nitekim şehirde katliam başladı. 
Başbakan Tayyip Erdoğan ise olayları izlemekle kalmadı aynı zamanda adeta onayladı: “Biliyorsunuz Telafer’de Türkmenlerin ağırlıklı olduğu bir yapı var. Türkmen kardeşlerimizin de yarıya yakını Sünni’dir. Yarıya yakını da Şia’dır.  
Yani Türklerin katledilmesinin nedeni, bir kısmının Şii olması... Oysa Kerkük’teki Irak Türkmen Cephesi’nin lideri Erşad Salihi bu ayrımı kesinlikle reddediyor:  “Bizim aramızda farklılık yok. Türkmenlerin içinde mezhep kavgası yok.” 
Dervişin fikri neyse zikri o dur! “
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptıkları karşısında şaşırmamak elden gelmiyor.
Ne var ki; bunca “kargaşası” ve “hataları” varken şimdi de Başbakanlığa soyunuyor olması Davutoğlu’nun ne denli bir “saplantı” içinde olduğunu adeta ispatlıyor.
Davutoğlu, AKP içinde de çok muhalifi olmasına rağmen şayet Başbakanlığa geçici de olsa getirilirse, bu kez Türkiye’nin iç ve dış politikasında, daha da “vahim” hatalar olacağı şimdiden dillendiriliyor.  
Davutoğlu; sürekli olarak ve ardı ardına yaptığı hatalarının, serinkanlı bir şekilde değerlendirmesini yapabilirse, belki de böylesine sorumluluk isteyen bir göreve talip olmaktan kendini koruması bekleniyor.
Ali Kerküklü’nün dediği gibi “Davutoğlu, elini yakamızdan çek”! feryadını bizim de kullanmamız gerekiyor.
“Davutoğlu, elini yakamızdan çek!”

 

Yazarın Diğer Yazıları