Davutoğlu niçin düşürüldü

Davutoğlu, apar topar bir şekilde başbakanlıktan ve AKP genel başkanlığından alındı. Bu olağan dışı bir davranıştır. Ancak basın bu olağanüstülüğe genelde yüzeysel baktı ve işin özüne girmedi. Davutoğlu, seçim kaybetmedi, halk ona karşı ayaklanmadı, kendisi ve yönetimi hırsızlık ve yolsuzluk gibi bir skandala bulaşmadı, ülkeye ihanet yapmadı. Seçimde verdiği sözleri yerine getirdi. Tayyip Erdoğan'a, parti yönetimine ve AKP tabanına hep saygılı davrandı. Peki daha ne yapsın adam. Basına ve Erdoğan yandaşlarına göre Anayasa ve başkanlık sistemine mesafeli durduğu için görevden alındı. Öyle yazıyorlar ve suçluyorlar. Bu kısmen doğru ama asıl gerekçe bu değil. Önce şunu belirtelim; Davutoğlu'na yapılan bu hareket insani, ahlaki ve hukuki değildir. Davutoğlu terbiyeli ve gururlu bir adam olduğu için çekilmiştir. İşin ilginç yanı hiçbir partili çıkıp da ne oluyor kardeşim ayıptır demedi. AKP kadrosundan ve AKP seçmeninden kahraman çıkmaz. Hiçbir yetkili bu karara itiraz etmemiştir. Bir doğa kuralıdır. Köylüden, eziklerden, hainlerden, eğitimsiz ve hırsızlardan kahraman olmaz, bu sıfatları taşıyanlar sadece sahte kahramanlar üretir. Türk kamuoyu AKP içinden güçlü bir ses beklemektedir. Tek adam tahakkümü önce onları vurur, zaten de vurmaya başladı, sonra da ülkeyi vurur, zaten çoktan beri vurmaktadır. AKP yönetimindeki yurt sever namuslu ve ahlaklı insanları göreve çağırıyoruz. Erdoğan kutsal biri değildir.

 

Ülke ve halkın çıkarlarını, yaşadığı tehlikeleri, parçalanmasını görüyorsunuzdur. Ülkenin geldiği aşama ve yaşadığı çıkmaz çok tehlikeli bir boyut kazandı. Herkes birbirlerinden nefret ediyor ve şüpheyle bakıyor. Ülkede hukuk, adalet ve eşitlik kalmadı. Halkın devlete olan güveni bozuldu ve gelecek kaygısı yaşamaktadır. İç barış kalmadı dışta herkesle kavga halindeyiz. AKP yönetimi ve AKP tabanı efsunlanmış gibi, görmüyor ve duymuyor. Türkiye'nin bu çıkmazdan mevcut muhalefetle çıkamayacağı anlaşıldı. Bizim gibi, iktidar hırsı olmayan, sadece ülke kaygısı taşıyan insanlar çok endişelenmektedir. AKP içindeki yurt seven ahlaklı insanları göreve çağırıyoruz. Yiğitçe bu yanlış gidişi yüksek sesle kamuoyuna duyurmalarını bekliyoruz. Kamuoyu, Abdullah Gül ve Bülent Arınç gibi öne çıkan muhalif isimlerin samimi olmadığına inanıyor ve bunların yeni bir menfaat için pusuya yattıklarını düşünüyor. Bunların muhalefeti yurt severlikten ve ülke çıkarından değil kişisel ikballerinden kaynaklanmaktadır. Ülke geneli buna AKP'ye oy veren birçok kesim de dahil olmak üzere yeni bir ses ve çıkış beklemektedir. Yoksa ülke bir felakete sürüklenecektir. Erdoğan ve yakın adamlarına birinin dur demesi gerekir. 

Altı milyar Euro'luk konuşma

Bilindiği gibi 18 Mart'ta Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Türkiye üzerinden Avrupa Birliği üyesi ülkelere kaçak yoldan ulaşan mültecilerin Türkiye'ye iadesi ve karşılığında da Türk vatandaşlarına vizesiz Avrupa seyahati ve 6 milyar Euro'luk destek sözü vermişlerdir. Biz bu konuyla ilgili iki makale yazdık ve bizi okuyanlar bilirler Avrupa Birliği Türkiye'ye vize vermez ve bu altı milyar Euro'yu da burnumuzdan getirir diye yazdık ve söyledik. AB, vize vermemek için bahaneler ararken Tayyip Erdoğan her zaman ki gibi imdada yetişti ve terörle ilgili yasa ve tutum değişikliği isteyen AB'ye demediğini bırakmadı. Aslında söylediği şeyler doğru ve Türkiye'nin çıkarlarına uygun ama bu şekilde dile getirilmez. Taraftarlarımı yanımda tutayım diye, oy toplamak için ülkenin başını belaya sokmanın yanlış olduğunu belirtelim.

Dışişleri bakanlığı bu konuyu usulüne uygun bir şekilde karşı tarafla müzakere eder ve bir orta yol bulunur. Ama adeta Erdoğan'ın acelesi var, AB ile Mart'ta yapılan anlaşmada Erdoğan geri plana itildi ve AB muhatap olarak Davutoğlu'nu tercih etti, vize anlaşması ve altı milyar Euro'luk yardım Davutoğlu'nun bir başarısı olarak nitelendirildi, Erdoğan sanki bu başarıdan intikam alıyor. Türkiye'nin lehine olan bir anlaşmayı sabote etmek doğru bir yaklaşım değildir. Bir devlet başkanına yakışmaz.

Yazarın Diğer Yazıları