Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

DEAŞ'la mücadele bahane

Rakka operasyonunda oynanan tiyatro, gerçeğin görülmesini bir kere daha teyit etmiş, artık bu konuda gizli, saklı veya şüpheli bir durum kalmamıştır. Bizim de bundan sonra ona göre bir politika uygulamamızın zamanı gelmiştir.

DEAŞ bir ABD ürünü

ABD'nin DEAŞ'la mücadele için PYD/YPG/PKK'yla iş birliğinde ısrar etmesi, DEAŞ'ı kendi politikaları istikametinde kullanmak istemesinden kaynaklandığı hususunda hiçbir şüphe bırakmamıştır. Dolayısıyla DEAŞ'ı Orta Doğu politikalarını gerçekleştirmek ve bölgeyi yeniden şekillendirmek maksadıyla kendisinin ortaya çıkarttığını söylemek, artık bir iddia olmaktan çıkmıştır.

Bu durumu, gerek kendisinin, gerekse koalisyon güçlerinin yaptığı mücadeledeki isteksizliğinden ve göstermelik mücadele içinde olmasından anlamak da mümkündür. Bunun en son örneği, PYD/YPG/PKK'nın öncülüğünde gerçekleştirilen Rakka operasyonunda oynanan tiyatrodur.

Rakka'da doğru dürüst bir operasyon/mücadele olmamış, esasını YPG'nin teşkil ettiği SDG, DEAŞ'la bir anlaşma yaparak onların bölgeden güvenli bir şekilde tahliyesine imkân sağlamıştır. Bu tahliyenin ABD'nin gözetiminde yapılması, esas konunun DEAŞ'la mücadele olmadığını da açıkça göstermiştir. ABD bunun bir sır olmadığını açıklamış, yerel bir soruna yerel bir çözüm olarak görmüş, onu ortağı olarak nitelendirmiş ve SDG/PYD/YPG/PKK'nın bu kararını/tercihini saygıyla karşıladığını beyan etmiştir.

Hedef kesinlikle bir Kürt devleti

Suriye'de küresel güçlerin vekâleten yürüttükleri bir savaş vardır. Türkiye'yle ABD'nin Suriye başta olmak üzere bölgedeki menfaatleri örtüşmemektedir. ABD'nin politikası, son tahlilde bir Kürdistan kurulması ve bunun Akdeniz'e açılmasıdır. Ortada dönen bütün oyun bunun üzerinedir.

İsrail'in politikasında da bir fark yoktur. İsrail, İran'ı kendisine düşman olarak görmektedir. Suriye'yle İran ise müttefiktir. İsrail, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurulmasından yanadır. ABD ve İsrail'in politikaları burada örtüşmektedir. İsrail güvenlik, ABD ise ikinci bir İsrail peşindedir.

Rusya bu bölgede özellikle Suriye üzerinden etkinliğini devam ettirirken, ABD'nin müttefiki durumundaki PYD/YPG/PKK'yı da ihmal etmemeye çalışmaktadır. 22 Kasım'da Rusya Soçi'de, Suriye'nin siyasi geleceğinin şekillendirilmesinde tüm etnik gruplar arasında diyalog için düzenlenecek olan Suriye Halkları Kongresi'nin nasıl şekilleneceğine ilişkin toplantı önem arz etmektedir.

PYD/YPG/PKK, ABD'nin koruması altında

PYD/YPG'nin Suriye'deki amacı, DEAŞ'e karşı mücadele etmek değil, sahada gayrimeşru oldubittiler yaratmak, toprak işgal etmek ve buralardaki demografik yapıyı değiştirmektir.

SDG/PYD/YPG/PKK, ABD'yle sadece DEAŞ'la sözde mücadele kapsamında müttefik olmayıp aynı zamanda onun koruması altındadır. Türkiye'den korkan YPG de, ABD askerinin Suriye'de olmasını, DEAŞ'la mücadelenin sona ermesinden sonra da kalmasını istemektedir. ABD de, SDG çatısı altındaki herkesi koruyacağını açıklamıştır. Bu durum "DEAŞ'la mücadele eden tüm ortaklarımızı her kim olursa olsun koruruz" sözleriyle de teyit edilmiştir.

Diğer taraftan da ABD liderliğindeki IŞİD'e Karşı Uluslararası Koalisyon'un Sözcüsü Albay Ryan Dillon "Türkiye, Afrin'e operasyon yaparsa, PYD'yi koruruz" diyerek Türkiye'yi vurmakla tehdit etmiştir.

Bu durum ABD'nin PDY'yi uzun vadeli amaçları için  kullanmaya niyetli olduğunu ve kendi emperyalist politikaları için Türkiye'yi satabileceğini göstermektedir.

Mülteciler artık geri dönmeli

Suriye'de DEAŞ tehdidi, ABD'nin bölgede kalması için bir kısmına dokunulmazsa, ortadan kalkmak üzeredir. Güvenlik konusunda da mesafe alınırsa Türkiye'deki mülteciler ülkelerine dönebilir. Halen, kısıtlı sayıda da olsa dönüşler yapılmaktadır.

İdlib'de esas amaç Kürt koridorunun önünü kesmek ve bir güvenlikli bölge yaratmaktır. Orada güvenlik sağlandıktan sonra, bir başlangıç olarak, Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin bir bölümü oraya gönderilebilir. Tabii Türkiye'deki yönetimin başka bir amacı yoksa!

Yazarın Diğer Yazıları