Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Dedemin İnsanları 'bir dönemin insanlarını anlatmış'

Türk sinemasının varlığına son derece önem veren, özellikle de yerli yapımların başarısından daima keyif duyan biri olarak, sinemamızdaki son birkaç yılda izlenen hızlı değişim ve gelişim ben ve benim gibi çocukluğunda sinema kültürüyle büyümüş, hatta sinema-kolik denebilecek izleyici kitlesini çok sevindiriyor.

Sempatisini saklı tutanlar bir yana, sempatisi hiç olmayanların bile dikkatini çeken “yerli yapımlar”, baştan eleştirmek amacıyla giden izleyiciyi bile şaşırtacak düzeyde... Hal böyle olunca Türk sinemasında alışılagelmiş kalıplarla devam eden bir dönemin kapanıp yeni bir dönemin açıldığını, senaryoların, film tekniklerinin ve rejinin dünya sinema sektörüyle aynı kulvarda yarıştığını görüyoruz.

Açıklanan istatistiklere göre 2008 yılında 51 film gösterime çıkmış, 2009’da ise bu sayı ekonomik kriz şartlarına rağmen 70 film olmuş. 2010 yılında ise 66 yerli yapımı 22 milyon kişi izlemiş. Bu yıl ise sene başından bu yana 41 film gösterime girmiş ve 13 milyon bilet satılmış. Tabii bu noktada demin de söylediğim gibi güçlü senaryoların, profesyonel oyuncu kadrosunun ve başarılı yönetmenlerin payı çok büyük. Birkaç isim vermek gerekirse; Ferzan Özpetek, Serdar Akar, Nuri Bilge Ceylan, Çağan Irmak benim favori yönetmenlerim. Bunun yanı sıra türkücü kimliği ile tanıdığımız ve sektörde hızlı çıkış yapan ve yönünü sinemaya çeviren Mahsun Kırmızıgül’ü de başarılı yönetmenler kategorisine ekleyebiliriz.

Özellikle de Çağan Irmak imzalı filmleri kaçırmamaya çalışıyorum. “Babam ve Oğlum” filminde izlediğim Çağan Irmak “Dedemin İnsanları”nda da aşağı yukarı yine aynı kadro ile çalışmış. “Babam ve Oğlum” dan sonra “Ulak”, “Issız Adam”, “Karanlıktakiler” ile hak ettiği yeri sağlamlaştıran Irmak, “Dedemin İnsanları”nda Ege’de küçük bir kasabada yaşayan 10 yaşındaki Ozan ve dedesi aracılığıyla bir ailenin dramı ve o ailenin vatandaşı olduğu ülkenin geçirdiği büyük değişimleri filmine konu ediyor.
Filmin çekimleri mayıs ayında Girit’te başlamış. Gökçeada, Bodrum, Söke derken film temmuz ayında Milas’ta tamamlanmış. Güçlü senaryosu, çekim kalitesi ve görsel zenginlikleri ile film gerçekten izlenmeye değer. Ayrıca Aria’nın bestelediği ve İstanbul Senfoni Orkestrasının icra ettiği müziklerle kulaklara da hitap ediyor. Filmin konusu kısaca şöyle: 10 yaşındaki Ozan, Girit göçmeni olan dedesi Mehmet Bey nedeni ile arkadaşları arasında sorun yaşayıp dışlanmaktadır. Göçmen ailesi sebebiyle arkadaşları onunla alay etmektedir. Bunun yanı sıra dede Mehmet Beyse 7 yaşında topraklarından kopartılmış mübadele sonucu ailesi ile birlikte Girit’ten göçmüşlerdir. En büyük arzusu ölmeden bir kez daha doğduğu toprakları görebilmektir... Öteki olmanın sancısını Çağan Irmak ve muhteşem oyuncu kadrosu çok güzel anlatmışlar. İzlenmeye değer güçlü bir Türk filmi daha sinema severlerle buluştu.

Yazarın Diğer Yazıları