Demokrasinin nefes alışı

Türkiye tarihinin en kritik genel seçimini yaşadı. Ülke demokratikleşme, çözüm ve açılım safsataları ile bir yol ayrımına getirilmişti. Demokratikleşme adı altında muhafazakâr olduğu iddia edilen bir iktidar tarafından yerleşmiş gelenekler bir bir tahrip ediliyordu. Ya millî devlet yaşatılacak; millî kimlik korunacak; etniklik kapsamından çıkarılacak; Cumhuriyete sahip çıkılacak; Türk tarihine bir bütün olarak bakılacak; 1923 sonrası dışlanmayacak; ya da tersi olacaktı. Sandıktan çıkan sonuç bu ve benzeri çözülme ve bozulma süreçlerini şimdilik devre dışı bıraktı.

Bir ülkenin kuruluş amacı ve felsefesi, temel ilkeleri, ülkeyi yönetenlere karşı korunuyorsa o ülkede hayati sorunlar var demektir. Böyle bir yapıyı siyaseten istikrarlı görmek mümkün değildir. Millî kimliği etniklik kapsamında görmek, demokrasi içinde demokrasi karşıtlığı yapmak, anayasayı paspasa çevirmek, hukuk devletini yıpratmak, millî kurumlara kumpaslar kurmak hangi istikrara girer? 7 Haziran seçim sonuçları hem istikrarı, hem de istikrarsızlığı bünyesinde taşımaktadır. Siyasi partilerin tercihlerine göre bu yön kazanacaktır. Türkiye halkları iddiası aslında etnik ırkçılığa kendini siper eden aşırı solun tezi idi. Türkiye’de Türk’ü halklardan biri gibi gören bazı sağcılar da, aşırı solcularla birleşip kaynaştı. HDP de seçim başarısını solun zaferi olarak niteledi.

Yeni anayasa isimli millî devlet ve cumhuriyeti tasfiye planı, Müslüman azınlık yaratma ve devlete ortak arama sevdasıydı. Bizim kendimiz gibi gördüğümüz bazı etnik taassup odakları azınlık olmaya talip olmuşlardır.

Kanlı terör örgütünü terörist olarak görmeyen onunla içli dışlı olan bir siyasi parti Türkiye’de hukuk devletinin gerektiği gibi işleyemediğini göstermiştir. Üstelik bu parti %10 barajını yüzer-gezer ve emanet bazı oylarla ve sosyal medya aracılığıyla aşmıştır. Sayın Cumhurbaşkanına duyulan tepki ortak bir havuzda oyları birleştirmiştir. Son yıllarda uygulanan yanlış politikalar HDP’nin desteği olmuştur.

Azınlıklara mensup bazı milletvekilleri dün de TBMM’ye girmişlerdi. Bu defa MHP hariç üç partimizin Ermeni asıllı Türk milletvekilleri oldu. Ancak önemli olan bunların Ermeni oldukları değil, hayali ve sözde Ermeni soykırımı iddialarına arka çıkmalarıdır. Avrupa’da yaşamış, birçok yabancı dili ve Kürtçe’yi bildiği söylenen ancak Türkçe bilmeyen bir milletvekili HDP’den seçilmiştir. Bu örnek bize bir hatırlatma yaptı; 1876 Anayasasında II. Abdülhamid’in işareti ile milletvekillerinde aranan hususların başında Türkçe bilmeleri geliyordu.

Koalisyonun nasıl gerçekleşeceği bilinmez ama; eğer AKP başbakanlı bir koalisyon olacaksa, bu Ak Saray vesayetindeki yeni bir AKP hükümeti olabilir. Böyle bir iktidara taviz verilmemesi gereken şartlar kabul ettirilmeden destek vermek, ülkeyi değil; siyasetçinin kendini düşünmesidir. Partiler tabii ki iktidar olmak için vardırlar. Ancak, iktidar ortaklığı uğruna kendi kendilerini de inkâr etmemelidirler.

Siyasetçi metal yorgunluğuna benzer bir bezginliği ve projesizliği millî aydınlarla aşmak mecburiyetindedir. Aslında bu yorgunluk ve hedefsizlik bazı aydınlarda da vardır. Gurur ve kibirli olarak ve sosyal ilişkiye önem vermeyerek, halktan uzaklaşarak siyaset yapılamaz.

Türkiye’de klasik bir siyasi parti olmanın çok ötesinde millî devletin ve millî varlığımızın, demokratik parlamenter rejimin teminatı olan MHP, yurt dışı oylardaki gerileme ve İstanbul seçim sonuçları konularına odaklanmalıdır. Ankara’da %18 , İstanbul’da ise %2 artışla %10. Bu çelişki iyi yorumlanmalıdır. Mersin, Adana ve Manisa’da 3. sıraya düşüş de... Belediye seçimlerindeki zaferlerde emanet oylar unutulmamalıdır.

Paralel yapıların ortaya çıkışına önce destek olup, imkânlar sağlayıp sonra onlarla mücadele etmek ne ifade eder ki? Birlikte sivil darbeler yapacaksınız; daha sonra onlardan şikâyetçi olacaksınız, bu büyük bir çelişkidir. 

Seçim sonuçları artı ve eksileri ile demokrasiye nefes aldırmış, kazanılmış haklardan ve özgürlüklerden geriye dönülemeyeceğini, Türkiye’nin kolay kolay dönüştürülemeyeceğini ortaya çıkarmıştır. Türkiye Türkiye’dir, bunun eskisi ve yenisi olmaz.

Yazarın Diğer Yazıları