Demokrat Parti

Türk siyasi hayatının en önemli partilerinden birisi olmuştur. 1950-1960 yılları arasında kesintisiz 10 yıl ülkeyi yönetmiştir. Rahmetli Atatürk'ün bakanı, başbakanı ve İş Bankası'nın kurucusu Celal Bayar tarafından 1946 yılında kurulmuştur. 1960 askeri darbesiyle iktidardan düşmüş ve kapatılmıştır. Daha sonra Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi adıyla benzer felsefeyle siyasi hayatına devam etmiştir. 1992 yılında Demokrat Parti adıyla yeni bir parti kurulsa da bir varlık gösterememiştir. 2005 yılında, Turgut Özal'ın kurduğu ANAP ve 2007 yılında Süleyman Demirel'in kurduğu ve Demokrat Parti'nin devamı olduğu düşünülen Doğru Yol Partisi'yle birleşerek tekrar Demokrat Parti adını almıştır.

***

Son on yıl içinde yönetimi birçok kez değişmesine rağmen bir türlü varlık gösterememiştir. Bu makaleyi kaleme almamızın nedeni, Demokrat Partinin 26 Şubat'ta yapacağı kongrede bizim yakinen tanıdığımız Prof. Dr. Çınar Özen'in genel başkanlığa aday olmasıdır. Prensip olarak bu tür yazılar yazmıyorum ama bu geleneğimi bozmamın önemli nedenleri vardır. Sayın Çınar Özen, alışık olmadığımız kalitede ve özelliklere sahip genç bir politikacıdır. Uzun yıllar birlikte çalıştık, son derece bilgili, görgülü, kibar, efendi ve yurtsever birisidir. Yurt içi ve dışında, çok iyi bir eğitim almış, İngilizce ve Fransızcayı çok iyi bilir. Mütevazı, becerikli ve yüksek kalitede birisidir. Türk siyasi hayatına kalite getirebilecek ve sınıf atlatacak bir değerdir. Günümüzde bu kalitede insan sayısı gittikçe azalmaktadır. Kaliteli insanlar genel olarak siyasetten uzak durmaya özen gösterirken Çınar Özen'in cesaret gösterip riski göze alarak aday olması takdire şayandır. Zira, AKP iktidarı son 15 yıldır, siyasetin önünü kapadı, kimi siyasi parti ve politikacıları ya kendine benzetti ya da doğrudan kendine kattı. Ya AKP'ye katılırsın ya da yok olursun derecesine getirildi. Türkiye'de siyaset yapmak zor ve riskli hale geldi. Oysa ki demokrasilerin temelinde çok partili siyasi hayat vardır. Hukukun üstünlüğü, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerin korunduğu bir rejimdir. AKP felsefesine ve uygulamalarına muhalif olan insanlar AKP basını ve yandaşları tarafından düşman ilan edilmekte ve korku salınmaktadır. İktidar muhalifleri arasında, korku ve endişe ülke geneline yayılmıştır. Bu endişeler de yersiz değildir, zira, yaklaşık 110.000 devlet çalışanının işten atılması memurlar ve aileleri arasında ciddi korku ve endişelere neden olmuştur. Şüphesiz, FETÖ/PYD/PKK militanları devlet tarafından beslenmemelidir. Hak ettikleri muameleye tabi olmaları gerekir. Ama bu cezalandırmaların özenli, dikkatli ve hakkaniyetli olması gerekir. Masum insanların adaletin varlığına inanmaları gerekir. Korku ve endişe içinde olmamaları gerekir. İktidarın ve yargının adaletine güvenmesi gerekir.

***

 Ülkede bir panik havası var, sanat, edebiyat, kültür ve bilim gibi kavramlar artık konuşulmuyor. Böyle bir ortamda kaliteli ve gelecek vaat eden genç bir insanın elini taşın altına koyması ve huzurunu bozması takdire şayan ve desteklenmesi gereken bir harekettir. Bu nedenle Prof. Dr. Çınar Özen'i takdir ediyor ve kutluyorum. AKP'ye oy verenlerin önemli bir kısmı, yetenekli ve ciddi bir lider olmadığı için çaresizlikten oy verdiklerini söylüyorlar, Çınar Özen, bu boşluğu dolduracak kalitede birisidir. Demokrat Parti eski başarılı günlerine dönebilir. Yerimiz dar olduğu için Çınar Özen'in plan ve projelerinden bahsedemedik, ama son derece önemli plan ve projeleri var, demokrat, çağdaş, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygılı bir Türkiye için bir şans olduğuna inanıyorum. Çınar Özen ve arkadaşlarına başarılar diler bu cesaretlerinden dolayı bir kez daha kutlarım.

Yazarın Diğer Yazıları