Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN

Ahmet B. ERCİLASUN

Demokratik özerklik sadece bir uğraktır

                Tırnak içinde verdiğim şu alıntıyı herkes dikkatle okumalıdır:

                "Emekçilerin ve halkların eşit ve özgürce yaşadığı demokratik bir cumhuriyete ulaşma yolunda Kürt halkının kendi deneyimlerinden hareketle geliştirdiği demokratik özerklik hedefini Kürt sorununun çözümünde önemli bir uğrak olarak değerlendiren partimiz, Türkiye'nin demokratikleşmesi, halkların özgür ve gönüllü birliği için demokratik özerklik anlayışının sunduğu imkânların bütün ülkede yaşam bulması için mücadele eder."

                Olayları takip eden okuyucular yukarıdaki alıntının HDP'ye ait olduğunu anlamışlardır. Evet, HDP'ye ait. Ama herhangi bir HDP'linin söylediği veya yazdığı bir cümle değil. Doğrudan doğruya parti programından bir cümle. "Kürt sorununda barış, eşitlik ve demokratik çözüm için mücadele" başlıklı bölümün son paragrafı.

                Hani bir zamanlar birileri demokrasi bizim için bir tramvaydır, diyordu ya. Yukarıdaki cümle de ona ne kadar çok benziyor değil mi? Demek ki "demokratik özerklik" neymiş? "Kürt sorununun çözümünde önemli bir uğrak". Hâlâ bilmiş edalarla HDP'nin Türkiyelileştiğinden bahsedenler bu "uğrak"tan sonra hangi uğrakların hedef olarak belirlendiğini HDP yetkililerinden hiç sormuşlar mı acaba? "Kardeşim, demokratik özerklikten sonraki uğrağınız nedir acaba?" diye sormuşlar mı?

                Herkes genel ağa (internete) girip HDP programını okuyabilir. Şimdi programın "yerinde ve yerelde yönetim, demokratik özerklik" başlıklı bölümündeki maddelerden bazı alıntılar yapalım ve ilk uğrakta ne istediklerine bir bakalım:

                "Özerk meclislere dayalı idari yapı... bütçesini  halkın belirlediği yerel yönetim... kamusal alanda ana dilinin kullanımı, çok dilli belediyecilik... yerel kaynakların adil ve etkin kullanımını sağlamak... "

                Demek ki uğraklardan biri olarak belirledikleri demokratik özerklik uğrağında "özerk meclis" istiyorlar, kendi bütçelerini belirlemek istiyorlar, kendi kaynaklarını kendileri kullanmak istiyorlar, kamu alanlarında ve belediyelerde Kürtçe kullanılmasını istiyorlar.

                Fakat iş bunlarla bitmiyor. Maddelerden hemen sonra gelen paragrafta bakın daha neler istiyorlar:

                "Partimiz için sağlık, eğitim, çevre, kültür, ulaştırma, bayındırlık, tarım, trafik ve güvenlik hizmetleri hakkındaki kararların alınmasında ve yürütülmesinde asli yetkili yerel yönetimlerdir. Merkezi vesayeti ortadan kaldırmak ve yetkinin yerele azami ölçüde devri için valilerin seçilmesini; yerellerin kendilerini, topraklarını, bölgelerini ve kaynaklarını etkileyen gelişmeler üzerinde söz ve karar sahibi olmalarını sağlamak demokratik bir hedeftir."

                Her hâlde anlaşılıyor ama ben yine biraz açayım. Valilerini kendileri seçmek istiyorlar, topraklarını, bölgelerini ve kaynaklarını kendileri idare etmek istiyorlar. Sağlığı, eğitimi, kültürü, ulaştırmayı ve güvenliği... hepsini onlar idare edecek. Eh daha ilk uğrakta neredeyse ayrı devlet istiyorlar. Ve bazıları hâlâ HDP'nin Türkiyelileştiğinden bahsediyor. Ve birileri de çözüm süreci adı altında yıllarca bunlarla görüşmelerde bulunmuş. İmralı ile Kandil arasında bunları ara bulucu olarak görevlendirmiş. Ve başka birileri de bunlarla gizli görüşmeyelim de TBMM'de görüşelim diyor.

                Her şey bu kadar açık. Talepler bu kadar açık. Ve siz hâlâ çözüm süreci diyorsunuz; hâlâ "uygun ortam olursa çözüm sürecini buzdolabından çıkarırız" diyorsunuz. Ne yani? Silahları bırakırlarsa bu talepleri yerine getirmeye hazır mısınız? 

       

Yazarın Diğer Yazıları