Denizin bittiği yer

Nereden nereye? DEP Milletvekili Orhan Doğan'ın televizyon programında hafızalara çakılmış o ezik duruşundan buraya... O alaycı gülüşlere ve "Sol tarafımızı flu görüyoruz" şeklinde aşağılayıcı göndermelere...

2012 yazı... Devlet Bahçeli yine bir Salı mesaisinde tribünlere sesleniyor: "Kandile bayrak dikilmeli..." Derhal kafa bulan ve bir anlamda meydan okuyan cevap geliyor BDP'li Hasip Kaplan'dan: "Kerkük'e pasaportla gidemeyenler, Kandil'e bayrak dikmek istiyorlar. Üç yol var, Zağros, Botan ve havadan. Önden buyursunlar... "

Bakıyorlar bu MHP birçok özelliğini yitirmiş, kum torbasına vurur gibi vuruyorlar... Bahçeli "BDP'lilerin dokunulmazlıkları kaldırılsın" deyince yine başlıyorlar dalga geçmeye... BDP'nin Eş Başkanı Selahattin Demirtaş twitter hesabından şu mesajı paylaşıyor: "BDP'nin kuruluşu 2008, 2+8=10. Benim yaşım 40, 40x10=400. Senin yaşın 64. 64+400=464. 100 de benden. Ekle, etti mi 564. İşte fezleke sayımız."

MHP'ye karşı dilleri çok uzamaya başlamıştı ve çünkü görüyorlardı MHP'nin kimliğinden ve karakterinden kopup gidenleri... Rahatlık o yüzdendi...

2010 yılı... Meclis kürsüsünde Bahçeli var... O esnada kameralar Tayyip Erdoğan'ı gösteriyor... Erdoğan sinirle bir şeyler mırıldanıyor... Bu olaydan üç gün sonra TV8'de Erkan Tan'ın programına çıkan dönemin MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı, görüntüleri uzmanlara izlettiklerini, Başbakan Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı'na sinkaflı küfür ettiğini açıklıyor... Sonuç? Erdoğan inkâr etme ihtiyacı bile hissetmiyor...

***

Caydırıcılığın nerede, kimin elinde, hangi politikalar sonucu kaybedildiği sorgulanmıyordu bile... Medyada "İyi ki Bahçeli var" güzellemelerinin yapıldığı, onun 'sokağa fırlamak için fırsat kollayan ülkücüleri sokaktan alıkoyan millî sigorta' şeklinde övüldüğü sürecin bir sonucu olacaktı elbette...

'Kaba, zonta, yontulmamış' tipler ıslah ediliyordu 'dışarı'dan bakanlara göre... Bunlar yazılıp çizilirken, memnuniyetten midir bilinmez hiçbirine cevap bile verilmiyordu... Devlet Bahçeli'ye 'gaz verme lobisi' ülkücüyü 'sokak' edebiyatıyla 'kasları aklından çok çalışan' kötü bir imaja hapsediyordu... Bu aşağılama öylesine artmıştı ki, ülkücülerin en tabii demokratik tepki haklarını kullanmaları bile 'şüphe' ve 'provokasyon' endişesiyle 'içeriden' bastırılıyordu...

Ülkücü hareketin caydırıcılığı öylesine yok olacaktı ki, o tuhaf konuşmalı Bakan bile "Sen ancak Erciyes'te ulumayı bilirsin, Meclis'te erkek değil, ürkeksin" diye hava basacaktı... Kimisi daha da ileri gidecek defalarca 'salyalı' diyecekti...

Bugün alaylı nazarlara konu olan duvar dibi fotoğrafı göstere göstere geldi aslında... İçeriden ve dışarıdan aşağılana aşağılana, örselene örselene bugünlere sürüklenen hareket için hiçbir şey sürpriz olmadı maalesef...

Herkes görüyordu bu gidişi ve dünden kalan ne kadar kompleks varsa rahatlıkla dışa vurulabiliyordu... Dün herhangi bir semt ocak başkanına söyleyemeyeceği sözleri artık MHP Genel Başkanı'na söyleyebilecek cesareti nereden alıyordu Sırrı? Hatırlayalım, ne demişti: "Elinde iple dolaşıp Öcalan'ı as diyen Bahçeli, sen bu saatten sonra assan assan Sayın Öcalan'ın paltosunu vestiyere asarsın."

***

Şimdi MHP'yi yönetenler, bu tarihî çöküşü ve silikleşmeyi kırk yiğit hikâyeleriyle, klavyeden savurdukları ve ancak anaokulu düzeyinde tüketilebilecek olan aslan-papağan masallarıyla bastırmaya çalışsınlar bakalım...

Tarih, 'seçim kayıpları'nı affeder belki ama 'duruş kayıpları'nı nasıl affedecek? Bu yönetim, telafisi bir sonraki seçimde mümkün olabilen seçim kayıplarının sorumlusu olarak kalmamış, sayıca çok azken bile hem saygınlık hem de caydırıcılık içeren ülkücünün 'racon'unu da bozmuştur...

O notu düşelim yine: Artık bu işin hatırı matırı kalmamıştır... Başarısızlık karşısında öfkesinin kırk sekiz saat sürdüğüne inanılan ülkücüler için görünmez vâdelere 'zafer senetleri'nin yazıldığı bu düzen hükmünü yitirmiştir... "Milliyetçi hareket son sözünü söylememiştir" gibi söylene söylene ciddiyeti yok edilmiş ve bugün anlamsızlaşmış üç-beş sloganla hayatiyetini devam ettirmeye çalışan yapı için deniz çoktan bitmiştir..

Yazarın Diğer Yazıları