Dershaneler ve sınavlar kalkıyor mu?

Başbakan Seul yolculuğunda bir hayalini açıklıyor. Yüksek öğretime giriş sınavlarının kalkacağını ve dershanelerin kapanacağını ifade ederek gündemi bir anda değiştiriyor. Bu hayalin yalnızca Başbakana ait olmayıp, velisiyle öğrencisiyle tüm Türk halkının hayali olduğudur. Ancak unutulmamalı ki her hayal de gerçek olmuyor.
Bu hayalin açıklamasına göre lise bitirmek için olgunluk sınavı öngören yeni sistemde, üniversiteye yerleşmede ortaöğretim başarı puanı ve olgunluk sınavının ortalaması belirleyici olacakmış. Diğer bir ifadeyle sınıf geçmedeki not ortalaması ile lise bitirmede yapılan tüm sınıfların müfredatını kapsayan sınavda alınan not ortalaması alınacakmış.
Yine bu hayalde belirtilen sistemde orta öğretimde başlayan ilgi ve yeteneğe göre seçmeli derslerle, lisede öğrenciler mesleki ve teknik eğitime yönlendirilebilecek. Bu durumda hesap edilemeyenler ise her öğrencinin ilgi ve yeteneğine göre ders konulabilecek mi? Konulsa bile bunun için fiziki yapımız ve öğretmen durumumuz yeterli mi? Ayrıca ilgi ve yetenekler böyle tespit edilip yönlendirme liseden itibaren yapılacaksa niçin kesintili eğitime ihtiyaç duyulduğudur.
Ülkemizde duyulan okul ihtiyacını azaltmak üzere özel okullar teşvik edilecek veya özel okullardan eğitim hizmeti satın alınacakmış. Görülen o ki bugün yüzde ellinin altında kapasiteyle çalışan ve zarar eden okullara geçmişte yapamadıkları ödemeleri yaparak özelleşmenin önü açılacak ve yeni yandaşlar zenginleştirilecektir. Halkın bilmediği bir başka konu ise üniversite sınavlarında görüldüğü üzere, özel okulların başarı oranlarının çok düşük olması sonucu oralarda okuyan çocukların perişanlığıdır. Bu da gösteriyor ki amacı para olan bu kuruluşların istenilen kalitede öğrenci yetiştirmediği gerçeğidir.
Yapılacak sınavlarda her öğrenciye bir kod numarası verilip, bu kod numaralarını ne öğrenci ne de öğretmenin bileceğidir. Bu durumda öğretmen okuduğu yazılı kâğıdının hangi öğrenciye ait olduğunu bilmeden okuyacakmış. Hangi hatalardan ne kadar puan kırılacağını ise Bakanlık belirleyecekmiş. Söylemek isteyip de söyleyemeyerek, eğip büktükleri sözün özü ise, ey öğretmen; biz sana güvenmiyoruzdur. Bu nedenle de gerekli olan tedbirlerimizi alıyoruz. Bak halkım rüşvetçileri devre dışı bırakıyoruz hiç haksızlık olmayacak mesajı vermektir.
Lise sürecinde öğrenciler her yıl merkezi sistemde bir ya da iki kez sınava tabi tutulacakmış. Her öğrenci kendi okulunda sınava girip herkese aynı sorular sorulacakmış. Öğrenciler soruları “Akıllı tablet” kullanarak cevaplayacakmış. Yani sınav sistemi devam edecek. Bununla birlikte “Akıllı tabletin” ne kadar önemli olduğu vurgulanarak yapılacak harcamaların haklılığı beyinlere nakşedilmiş olacak.
Tüm bunlarla ilgili kendilerince bir kısım kıstaslar da belirlemişler. Belli büyüklükteki dershaneler özel okullara dönüştürülecek. Küçük dershaneler merdiven altına itilecek. Özel okullar için dershanelerde müstakil bina şartı aranacakmış. Bunun için dershane sahiplerine arsa tahsisi ve bir kısım teşvikler getirilecekmiş. Ayrıca bankalardan özel kredi sağlanarak, belli kesim daha da zenginleştirilirken rakipleri ortadan kaldırılacak.
Dershanelerde çalışan öğretmenler hizmet içi kursa alınacakmış. 2014 yılına kadar dershanelerin %70’inde dönüşüm sağlanacakmış. Görev bekleyen öğretmenler özele yönlendirilmiş olacak. Devlet okulları kendi haline terk edilerek, öğrencilerin özelde okumaları teşvik edilecek.
Elbette dershaneler kapatılmalıdır. Dünyada sadece bizde olan bu yanlışlığa bir an önce son verilmelidir. Halkımız kaz yerine konularak yoldurulmamalıdır. Ancak eğitimde çözüm, tüccar mantığıyla olmamalıdır.
Özel okullara gelince onlar da elbette olmalı. Hatta devlet okullarıyla özel okullar kalite yönünden rekabet halinde de olmalı. İmkânı olanlar özel okullarda da okumalı. Burada tekrar soruyorum dünyadaki özel okullardaki işleyiş bizdeki gibi mi? Devletten beslenerek kişilerin zengin olması için mi kurulmuş, o da iyi araştırılmalı.
Yapılan bu açıklamaların, kesintisizden kesintiliye giderken dillendirilmesi ayrışan kamuoyunu yatıştırmasına yönelik bir değerlendirme olmasın. Diğer bir yönüyle Seul’da Obama’ya verilen söz doğrultusunda ruhban okulunun açılışına ve türetilen etnik grupların kendi dillerinde eğitim yapmalarının önünün açılması taktiğinin bir parçası olmasın.
Bilindiği üzere bir birini destekleyenler paylaşmayı da bilmeli diyenlerle bir paylaşma. Her yıl aylar öncesinden başlayan 23 Nisan Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı’nın kutlanması hazırlıklarından söz edilmediğine göre, bayramın es geçilmesi için bir saptırma olmasın. Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler...

Yazarın Diğer Yazıları