Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI

Adnan İSLAMOĞULLARI

Devlet Bahçeli için disiplin suçu nedir?

"Bu seçime başlarken tek bir hedefimiz vardı. Zonguldak'ın 2 milletvekili yoktu 1,5 milletvekili vardı. Biz bunu 2 yaptık. Geriye dönüp baktığımızda biz şunu da yapsaydık, şu eli de sıksaydık, şu kalbi kırmasaydık demeyecektik. Ve bunların hepsini yaptık. Her eli sıktık, her kapıyı çaldık herkesle konuştuk kendimizi anlattık partileri anlattık yapabileceğimiz şeyleri anlattık. CHP'nin programını anlattık. Adaylarımızı karşılaştırdığımızda CHP'nin bu şehir için en iyi aday listesine sahip olduğunu hâlâ söyleyebilirim..."

Yukarıdaki cümleler 18 Nisan 2015 tarihinde Hürriyet Gazetesi'ne röportaj veren Erkan Haberal'a ait.

Zonguldak'ta her eli sıktıklarını, her kapıyı çaldıklarını, herkesle konuşup kendilerini ve yapabilecek her şeyi anlattıklarını, CHP'nin programını anlattıklarını, adayları karşılaştırdıklarında Zonguldak'ta en iyi listenin CHP listesi olduğunu ifâde ediyor...

Kimdir Erkan Haberal?

Milliyetçi Hareket Partisi MYK Üyesi... Yakasında üç hilâlli MHP rozeti taşıyor... Haberi okuyunca tereddüt ettim, acaba Erkan Haberal yakasında MHP rozeti taşıdığı hâlde nasıl CHP için çalışabiliyor diye! Yanlış mı okuyorum diye tekrar baktım, hayır bir yanlışlık yoktu, seçimlerde CHP'ye nasıl çalıştığını anlatıyordu ballandıra ballandıra... Google'da birkaç sâhife daha okuyunca Zonguldak İnanış Gazetesi'nde 25 Ocak 2016 tarihli Çetin Özdemir imzalı bir yazı dikkatimi çekti. Haberin başlığı 'Erkan Haberal Zonguldak'ın 6. Milletvekili.'

Baktım, MHP'nin Zonguldak milletvekili yoktu...

Yazar, 12 Haziran 2011 Milletvekili genel seçimleri döneminde "CHP'nin maddi ve manevi bütün yükünü Erkan Haberal'ın karşıladığını" ifâde ediyordu... Yazının devamında şöyle yazıyor Zonguldak İnanış Gazetesi'nde 25 Ocak 2016 tarihinde Çetin Özdemir: 

"O seçim sürecinde yani 2 aylık süreçte Erkan Haberal'ın talimatları ile tüm ekip dağ bayır gezdiler tek tek oy istediler. Sabahın 7'sinden akşamın alaca karanlığına kadar kapı kapı dolaştılar..."

Yazısının bir bölümünde MHP MYK üyesi Erkan Haberal'ın 'Koyu bir MHP'li ve ülkücü' olduğuna da dikkat çektikten sonra, romantik bir saptamada bulunuyor yazar ve "Herkes tarafından da biliniyordu onun iyi bir MHP'li olduğu, Devlet Bahçeli'ye çok yakın olduğu. Ona rağmen, o seçim sürecinde gitmediği köy, mahalle kalmadı, çalmadığı kapı bırakmadı. Herkes yoruldu, o yorulmadı. Seçim sonuçları açıklanıncaya kadar her oyu takip etti. Babasına ve dolayısıyla CHP'ye oy isterken, ceketinin yakasında 3 hilal olan vatandaşları görünce de ona "bu sefer CHP'ye ver" demedi" diyor yazar... Ne kadar etkileyici değil mi?!

Erkan Haberal'ın babası için seçim çalışması yapması kadar normal ne olabilir ve tabii olarak mesele Erkan Haberal'ın babası için seçim çalışması yapması değildir. Burada bir tek mesele vardır ki o da şudur:

Yakasında üç hilâlli rozet taşıyan, Devlet Bahçeli'ye yakınlığıyla bilinen, MHP MYK üyesi olan Erkan Haberal'ın MHP'nin de girdiği seçimlerde, CHP milletvekili adayı babası için, yani CHP için seçim çalışması yapmak üzere Zonguldak'a gitmeden evvel Devlet Bahçeli'ye giderek, "Sayın Genel Başkanım, babam CHP'den milletvekili adayı ve ben de babam için çalışmak üzere Zonguldak'a seçim mahalline gidiyorum, bu sebeple MYK üyeliğinden istifamı kabul ediniz, bu sıfatla CHP için çalışmam siyaseten ahlâklı bir davranış olmaz..." demiş midir?

Veya...

Bu veya buna benzer bir jesti Erkan Haberal yapmadığı hâlde Zonguldak'a gittikten ve CHP için çalıştıktan sonra, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli MHP MYK üyesi Erkan Haberal ile ilgili, yakasındaki MHP rozeti ve MYK üyeliği sıfatı ile CHP için seçim çalışmaları yaptığı gerekçesiyle 'disiplin soruşturması' açtırmış mıdır, 'ihraç istemiyle' ve 'tedbirli' olarak disiplin kuruluna sevk etmiş midir?

Hayır! Bu ikisi de olmamıştır...

Ne Erkan Haberal MYK üyeliğinden istifasını istemiştir ne de Devlet Bahçeli bir disiplin soruşturmasına gerek duymuştur konuyla ilgili...

Demek ki neymiş?!

Devlet Bahçeli ve şürekâsının meselesi, bırakınız kimin daha evvel hangi partiden geldiği, paralel mi, dikey mi, teğet mi, ajan mı, proje mi olduğu değilmiş!

Devlet Bahçeli ve şürekâsının meselesi, bahse konu olan kişinin Genel Başkan adayı olup olmadığıymış!

Genel Başkan adayı değilseniz, kongre falan istemiyorsanız, tüzükteki o 'ayıplı madde'nin değişmesini istemiyorsanız, her türlü MHP sıfatıyla, yakanızdaki üç hilâlli rozetinizle istediğiniz her parti için seçim çalışması bile yapabilirsiniz ve bu bir disiplin soruşturması konusu değildir!

Eğer Genel Başkan adayı iseniz, yandı gülüm keten helvası!

Ne paralelliğiniz kalır, ne dikeyliğiniz, ne teğetliğiniz, ne ajanlığınız, ne projeliğiniz, ne hainliğiniz!

Bunu nasıl açıklayacaksınız?

Koltuk sevdâsı ile mi?

Sanmıyorum, ancak ve ancak 'vazife aşkı'yla izah edilebilir bir durumdur bu!

Nasıl bir vazifedir ki bu, kongre korkusu dağları aşar...

Nasıl bir vazife olduğunu da artık kendileri açıklasınlar, vazife onların, vazife aşkı onların!..

Yazarın Diğer Yazıları